Gazeteci İskender Bayhan, koronavirüsle mücadele gelinen aşamayı, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarını ve belediyelerin yardım kampanyalarının engellenmesini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
Birkaç gün içerisindeki açıklamalarda bizim yorumlarımızla genel olarak Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamalara baktığımızda aynı şeyleri söylemiyoruz. Avrupa ortalamalarına bakıldığında iyi gidiyoruz diye yorumluyorlar. 2017 yurttaşın şu ana kadar ölmüş olması engellenebilir miydi tartışmasından ziyade Avrupa ve dünya ortalamalarıyla karşılaştırıyorlar. Bakanlığın açıkladığı rakamlara ilişkin ciddi tartışmalar var. Sırf hükümeti eleştirmek için yapılan açıklamalar değil. Korkunç bir manipülasyonla yüz yüze olduğumuzu gösteren açıklamalar var. Salgının başından bu yana canını dişine takarak mücadele eden hekimler, sağlık emekçileri bu işin en ön cephesinde mücadele eden kişilerden gelen veriler ve değerlendirmeler. Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlar artık resmi rakamlar olmaktan öteye gitmiyor. İstatistikler açısından bile şundan eminiz, kendince bir norm ve öncelik belirlemiş Sağlık Bakanlığı ona göre açıklamalar yapıyor. Örneğin Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan “İstanbul'da 60 bin korona hastası olduğu tahmin ediliyor” diyor. Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlarla bizim gerçeği görme, öğrenme ve anlama şansı bulamayacağımız açık.
Bilim Kurulu da Sağlık Bakanlığının uyguladığı protokolü, yaklaşımı kabul etmiş durumda. İlerleyen zamanda buralardan çatlak sesler çıkacaktır ama bu rakamların güvenirliği açısından ciddi bir tartışmayla yüz yüze olduğumuz açık.
TEK ADAM REJİMİ NE KADAR GÜÇLENİRSE TABANDA DAYANIŞMA O KADAR GERİLİYOR
Nasıl ki salgına karşı mücadelede tepetaklak duruyorsa hükümetin yaklaşımları, politikaları aslında bu yardım kampanyaları konusunda da tepetaklak duruyor. Dayanışma kampanyası, bağış kampanyası yapınca bunu yerel yönetimler üzerinden yapmak daha mantıklıdır. Ama Türkiye’de hükümet kampanya yapıyor. Belediyelerin bu tip çalışmalarını da sekteye uğratacak veya yasaklayan bir tutum izliyor. Mesela aş evlerinin yardım hesaplarını bloke ediyor. Ekmek yardımlarını yasaklıyor. Bütün bunlar gelip hükümetin demokratik haklara taleplere yaklaşım konusundaki tek adam hükümetinin tepetaklak duruşundan kaynaklanıyor. Tek adam yönetimi ne kadar güçlenirse az çok demokratik az çok tabanda dayanışma da o kadar geriliyor. Hükümet olarak milyarlarca liralık devlet kasasının kaynağını tekellerin hizmetine sundunuz, küçük esnafa gücü olan ayakta kalsın dediniz, işçilere emekçilere de siz artık sürü bağışıklığı yaşayacaksınız dediniz bunlar yetmedi bir de belediyeler kampanya yapıyor diye bunu paralel devlet örgütlenmesi olarak görüyorsunuz. Bunu ancak sermayenin su katılmamış devlet anlayışını savunup onun dışındaki hiçbir demokratik katılımı kabul etmemenin ürünü olarak yapabilirsiniz. Yandaşı belediyeler yapınca “devletle bütünlük içinde” olacak ama muhalif belediyeler yapınca “paralel” olacak. Bunlar tek adam yönetimiyle korona döneminde bile hiç ara vermeden gerici faşist bir politik rejim kurma konusunda Erdoğan’ın hükümetin ve bugünkü sermaye kliğinin iktidardaki burjuva kliğin ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor.
EKMEK SİYASETİN TEMEL ARACI
Vatandaş “ekmeğin siyaseti olmaz” derken haklı bir tepki veriyor. Ekmeğe ihtiyaç duyan insanların çaresizliği üzerinden siyaset yapmayın anlamında söyleniyor olabilir. Yoksa ekmeğin siyaseti olmaz olur mu? Bütün siyasetin merkezinde ekmek duruyor. Yani geçim derdi, yaşam mücadelesi duruyor. Sağlıklı, insanca emeğini, alın terinin karşılığını alarak bütün bir sömürü ve baskı kuşatmasının dışında bir hayat özlemi duruyor. Böyle olunca ekmek siyasetin temel aracı haline geliyor.
İşçi sınıfının mücadelesinde atılan ve çok öne çıkan bir slogan vardır: İş ekmek özgürlük. Çünkü iş, ekmek ve özgürlük mücadelesi bugün işçi ve emekçilerin en önemli mücadelesi. Buradaki ekmek, emeğinin alın terinin karşılığını almak ve insanca yaşayabilecek bir geleceğe sahip olabilmeyi ifade ediyor. Ekmek mücadelesi siyasetin göbeğinde yer alır.
Ekmeğin yasaklandığı bir ülkede siyaset artık halk için yapılmıyor demektir. (WEB TV)