20 Nisan 2020 23:36

Van’da çalışan gazeteciler yaşadıklarını anlattı

Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına alırken, gazeteciler de haber peşinde koşmaya devam ediyor. Van'da çalışan gazeteciler pandemi döneminde Van'da yaşadıklarını anlattı.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Zelal Sahidenur SARİ
Van

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sürecinde çeşitli iş kollarında çalışarak sokağa çıkmak zorunda olanların arasında gazeteciler de var. Zaten oldukça zor koşullar altında çalışan yerel basındaki gazeteciler, şimdi de koronavirüs tehlikesiyle karşı karşıya. Van’da çalışan gazetecilerle salgın sürecini çalışma koşullarını ve aldıkları tedbirleri konuştuk.  

"İKTİDARIN YANINDAKİ GAZETECİLERE MASKE DAĞITILDI"

Mezopotamya Ajansı Muhabiri Cemil Uğur, sürecin ne kadar ciddi olduğunun farkında olduklarını vurgulayarak, “Türkiye’de tek el de toplanan yandaş medyaya karşı alternatif basın olarak, gizlenen her şeyi halka doğru ve teyitli bir şekilde vermeye çalışıyoruz.” dedi.

Özellikle bu süreçte ayrım yapanların daha iyi görülmesi gerektiğini söyleyen Uğur, “Halkın iradesini ipotek altına alan kayyum Van’da, geçtiğimiz günlerde gazetecilerin ofislerini dezenfekte ettiklerini ve gazetecilere maske dağıtıklarına dair bir haber servis etti. Fakat baktığımızda sadece iktidarın yanında olan gazetecilerin çalıştığı ofisler dezenfekte ediliyor, onlara maske dağıtılıyor. Aslında bu da şu anlamı taşıyor: Benim gibi düşünmüyorsan, gazeteci değilsin. Bizim onların yapacakları dezenfekteye de, dağıttıkları maskeye de ihtiyacımız yok.” dedi.

"İKTİDAR KİMİN YAŞAMASI GEREKTİĞİNE KARAR VERİYOR"

İktidarın söylemesiyle ya da tanımasıyla gazeteci olmadıklarını, bugün onlarca gazetecinin sırf gazeteci oldukları için cezaevinde olduğunu vurgulayan Uğur, “Virüs hiçbir ayrım yapmazken, iktidar kimin hayatının değerli olduğuna, kimin ölmesi, kimin yaşaması gerektiğine karar vermeyi kendisine bir hak olarak görüyor. Bunu kabul etmiyoruz ve her yerde içerideki arkadaşlarımızın sesi olacağız.” dedi.

"3 GÜN ÜST ÜSTE EMNİYETE ÇAĞRILDIM"

Bağımsız gazetecilik yapan Ruşen Takva kendisinin de Sağlık Bakanlığının ifade ettiği risk grubunda olduğunu belirterek, “Bu salgın döneminde mesleğimi yerine getirmeye çabalarken, bir yandan da kendimi korumak adına çaba sarf ediyorum. Bu çaba sadece birey olarak kendimi korumak değil, aynı zamanda sevdiklerimi ve aslında tüm toplum sağlığını güvence altına almak için verdiğim bireysel bir çaba. “ dedi.

Televizyonda durmadan ‘Evde kal’ çağrıları yapmalarına rağmen bu süreçte yazdığı haberler gerekçe gösterilerek 3 gün üst üste emniyete ifadeye çağırıldığını söyleyen Takva, “Hükümet yetkililerinin salgından korunmak adına 14 kuralı hatırlatarak evde kal çağrısı yapmaları bile, yazdığım haberler sebebiyle 3 gün boyunca her gün emniyete çağırılarak ifade vermemi engellemedi. Yani durum şu, ‘muhalif’ bir gazeteci iseniz, ‘halkın haber alma hakkı’nı savunuyorsanız veya tek bir bakış açısıyla yayın yapan medya içerisinde başka bir bakış açısı sunma ‘gafleti’ gösterirseniz, evde kalma arzunuzun bir kıymetiharbiyesi yok.” dedi.

"MESLEKTAŞLARIMIZ DÖRT DUVAR ARASINDA"

Jinnews Muhabiri Hikmet Tunç, koronavirüs sürecinde devlet tarafından alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu ve bu tedbirler içerisinde gazetecilerin çalışma koşullarına yönelik hiçbir adımın atılmadığını vurgulayarak “Zaten mevcut durumda basın ve ifade özgürlüğünün bir anlamının olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Muhaliflerin gözaltı tehdidiyle her an tutuklanma durumuyla karşı karşıya bırakıldığı bir konumdayız. Üstelik muhalif olduğu, gerçek bilgiyi paylaştığı, bunun mücadelesini yürüten birçok meslektaşımız dört duvar arasında hapsedilmiş durumda. Hepimiz çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. Belirsizlikler, bilinmezlikler, kaygıların yanı sıra evinde kalan, karantinada olan halka gerçek bilgiyi ulaştırmakla yükümlüyüz. Süreçle birlikte birçok arkadaşımız gibi zaman zaman evlerimizde, zaman zaman sokakta, toplu taşıma araçlarında, virüsün en fazla yayılma riski bulunan mekanlarda haber yapıyoruz.” dedi.

"TÜRKÇE BİLMEYEN İNSANLAR YAŞANANLARDAN HABERDAR OLMALI"

Amerika’nın Sesi, Kürtçe haber servisinde çalışan Arif Aslan, “Böyle bir süreçte gazetecilik mesleğinin de en az doktorluk kadar sürdürülmesi gereken önemli bir kamusal görev olduğunu düşünüyorum. Çünkü tüm insanların en hızlı şekilde her gelişmeden ve alınması gereken her önlem hakkında haberdar olması gerekiyor.” dedi.

Son süreçte Kürtçe haber yapan birçok yayın organının kapatıldığını söyleyen Aslan, “Türkçe bilmeyen insanların veya kendi dilinde haber dinlemek isteyen insanların da yaşananlardan haberdar olma hakkı vardır. Böylesi bir süreçte ana dilimde haber yazmak ve halka hizmet etmek benim için çok önemli ve değerlidir.” dedi.

"RESMİ KURUMLAR BİLGİ PAYLAŞMIYOR"

Aslan, ana dilinde haber yapmaya çalışırken çoğu zaman resmi kurumların bilgi paylaşmasının halk arasında belirsizliklere neden olduğunu anlattı. Geçtiğimiz günlerde Van M Tipi Cezaevinde tutsakların infaz yasasını protesto ettiği ve cezaevi çevresindeki yurttaşlar tarafından gönderilen videolarda slogan sesleri ve dumanların yükseldiği örneğini veren Aslan, “Cezaevi yönetimi Van Barosundan giden bir grup avukata bu durumu doğrularken, kısa bir süre sonra Van Cumhuriyet Başsavcılığı yaşanan tüm olayları yalanladı. Sonuç, cezaevinin önünde bekleyen tutsak yakınları ve neler olduğuna dair haber bekleyen kamuoyunun endişelerini daha da arttırdı.” dedi.

VANGÖLÜ GAZETECİLER CEMİYETİNE TEPKİ BÜYÜK

Bağımsız gazeteci Oktay Candemir, Van’daki gazetecilerin; yönetimi büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinin kayyumlarının basın danışmanlarından oluşan Vangölü Gazeteciler Cemiyeti’ne tepki gösterdi. Candemir “Vangölü Gazeteciler Cemiyeti bu süreçte bir dayanışma örneği göstermek yerine Van’daki gazetecilere sansür uygulayan bir konumdadır. Bugün bizi ideolojik gazeteci olarak adlandırdıkları için yaptıkları herhangi bir açıklamaya zaten bizi çağırmıyorlar.” dedi. 

Koronavirüs sürecinden önce de bu süreçte de salgın tedbirsizliklerinin yanı sıra polis şiddetine maruz kaldıklarını söyleyen Candemir, “Çoğu zaman habere gittiğimizde gözaltına alınıyorduk. Habere gitmemiz zor iken şimdi koronavirüs nedeniyle hiç gidemez olduk. Haber kaynaklarımız, görüşmek istediklerimiz zaten evden çıkmıyorlar. Bizde mevcut teknolojik koşulları değerlendiriyoruz.” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

DİSK'ten koronavirüs raporu: İşçilerin vaka sayısı Türkiye ortalamasının 3 katı

SONRAKİ HABER

Pervin Buldan: Yasayla tecavüzcüler, katiller, çeteler serbest bırakıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa