20 Nisan 2020 23:56

Heykeltıraş Uygur Orhan: Evim hep atölyeydi

Korona günlerinde evinde heykel yontmaya devam eden Uygur Orhan, “Okuyun, yazın, üretin” çağrısında bulundu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Ahmet AKARSU
Kayseri

Kayseri’de yaşayan Heykeltıraş Uygur Orhan ile korona günlerinde sanatsal çalışmalarını nasıl sürdürdüğünü konuştuk. Kayseri’nin birçok yerinde sanat atölyeleri yapan Orhan, kronik rahatsızlığından dolayı evden çıkmıyor. Evinde heykel yontmaya devam eden Orhan, “Okuyun, yazın, üretin” çağrısında bulunuyor.

Sevgili Uygur Orhan, nasılsınız? Korona günlerinde her şey yolunda mı? Sürece dair neler söylersiniz?

İyiyiz, iyi olmaya çalışıyoruz, iyi olacağız. Herkes iyidir umarım… Sokaklar, atölye odaları hep evimiz gibiydi. Şu korona günlerinde gerçekten evimize dönmek zorunda kaldık. Ben bu süreci bir başka iç dünyaya yönelmenin süreci olarak da değerlendiriyorum. Yaşamımız bazı alışkanlıklarımızı kısıtladı elbette. Ama kısıtlanmayan emekçiler çalışıyor, yurttaşlar yalnızlığa itiliyor, başının çaresine bakması isteniyor…   

Kayseri'de birçok yerde sanat atölyeleri yürüttünüz... Salgın sürecinde atölye çalışmaları nasıl gidiyor?

Salgından önce birçok yerde atölye yürütücülüğü yaptım… Çocuklarla birlikte çamurdan ürettik, şiirler yazdık, resimler yaptık… Evim hep atölyeydi. Salgınla birlikte evde geçirdiğim vakit de fazlalaştı. Evim tam bir atölye oldu. Her zaman üretmeye devam ediyorum. Gerçek bilginin pratikten doğduğunu bir kez daha belirteyim, devam hayata ve sanata…

Atölye evinizde neler yapıyorsunuz?

Atık kağıtlardan tel figürler, kilden tabletler ve masklar, büstler… Ağaç yakma ve pastel kazıma tekniği… Bir de bulduğumuz çakıl taşlarından doğanın nasıl form ürettiğini gördüm. Salgın sürecinde doğayla iç içeliğin nasıl yaratıcı bir iç ruh oluşturduğunu gördüm. Yüzyıllarca suyun ve rüzgarın yonttuğu cilaladığı çakıl taşları… Bu süreçte bu nesnelere yöneldim.

Eğitimci kimliğiniz sebebiyle ve atölyelerdeki çalışmalarınızdan kaynaklı birçok öğrenciniz var. Öğrencilerinize ve gençlere nasıl bir çağrı yaparsınız?

Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez… O yüzden öğrencilerime ve gençliğe bir yerlerden hayata sızmalarını, bir çatlak bulup oradan ışığa yönelmelerini isterim…  Bir kelime, bir fırça, bir çakıl taşı, bir roman paragrafı… Bu süreçte iç sesinizi dinleyin, okuyun, yazın. Kısacası üretin… Sözlerimi Can Yücel’in bir şiiriyle bitirmek istiyorum… “Üzümden şarap yapacaksın / Çakmak taşından ateş / Ve öpücüklerinden insan / Can yasası bu insanın / Savaşlara yoksulluklara ve bin bir belaya karşın / İlle de yaşayacaksın”

Sevgimle... 

ÖNCEKİ HABER

SES Malatya Şube Başkanı Doğan: 3 kişi için bir siperlik var, hangisi kullanacak?

SONRAKİ HABER

TTB: Özel hastaneler hekimleri ücretsiz izne çıkarıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa