İİSŞP Dönem Sözcüsü: 1 Mayıs öncesi hiçbir gerekçe ayrışmayı izah edemez
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sinan Ceviz, 1 mayıs’a giderken işçilerin taleplerini ve kutlama hazırlıklarını anlattı.
1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Bu yıl 1 Mayıs’a koronavirüs salgını gölgesinde gidiliyor. Salgın tüm ülkelerde yayılırken; Türkiye’de virüsten en çok etkilenenlerin başında ise üretim ve kar hırsı nedeniyle çalışmaya zorlanan işçi ve emekçiler geliyor. Bu yıl 1 Mayıs’a gidilen süreci, işçi ve emekçilerin yaşadığı sorunları, talepleri ve hazırlıkları İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sinan Ceviz ile değerlendirdik.
Sinan Ceviz’in değerlendirmelerinden öne çıkan bölümler şöyle:
Salgınla birlikte hemen her iş kolunda işçi sınıfının acil talepleri ortaklaşmış durumda. Öncelikli olarak can güvenliği istiyoruz, bu çok net. İşçiler ölmek istemiyor. Ücretli iznin sağlanmasını istiyoruz. Çalışması zorunlu iş yerlerinde güvenlik önlemlerinin sağlanması, çalışma sürelerinin düşürülmesi, taşeron sisteminin kaldırılması, işçiler arasında yaygın test uygulanması da öncelikli taleplerimiz arasında. Sağlık hizmetlerinin de herkesin ulaşabileceği şekilde ücretsiz olması gerekiyor. Temel ihtiyaç malzemeleri üzerindeki vergi uygulamalarının kaldırılması ve doğalgaz, elektrik su gibi temel ihtiyaçların ücretsiz sağlanması gerek. Bunlar tüm fabrikalardaki işçi arkadaşlarımızın temel talepleridir ve 1 Mayıs’a da bu taleplerle gidiyoruz.
İŞ YASASI İŞÇİLERİ KORUMUYOR
Mevcut iş yasası işçileri koruyabilir durumda değil. Normalde iş yasasında risk gördüğünüz koşullarda çalışmama hakkını kullanabilirsiniz diyor ancak milyonlarca işçi virüsün kol gezdiği fabrikalarda çalıştırılmaya devam ediyor. Mesela Tuzla tersanelerinde az sayıda kadrolu işçiler için tedbir alınıyor; ama taşeron işçilere servis bile verilmiyor. Taşeron işçiler minibüsle tersaneye gidiyor. Bu koşullar virüsün yayılmasına yol açıyor. Yine geçtiğimiz günlerde görmüştük, metro inşaatında çalışan işçilere ekmek arası ıspanak verilmesi... Bunlar taşeron sisteminin getirdiği şeyler. Bu yüzden taşeron sistemi kaldırılmalıdır.
HÜKÜMET TOPLU SÖZLEŞME HAKKINI ENGELLİYOR
Öne çıkan taleplerimizin bir diğeri ise sendikal hak ve özgürlükler... Türkiye’de sendikalaşma mücadelesine giren hemen her işçi işlerinden edildi. Dolayısıyla sendikal hak ve özgürlüklerin artırılmasıyla ilgili taleplerimiz bu dönemde daha da öne çıktı. Çünkü hükümetin açıkladığı son pakette sendikal çalışmaların askıya alındığını gördük. Toplu sözleşme engelleniyor. Sendinanın bir iş yerinde çalışan işçiyi koruyabilmesinin yegane yolu toplu sözleşmedir. Toplu sözleşme yapılamıyorsa zaten yasal düzlemde sendikal haklar engellenmiştir.
VERGİDE ADALET İSTİYORUZ
Bu dönemde haklılığımızı gösteren bir diğer nokta vergi adaletsizliği. Asgari ücretin üzerindeki vergi yükünün kaldırılması acil taleplerimizden biri. Bütün bilim insanları bağışıklık sisteminizin güçlü olması lazım diyor. Bu beslenme ile olur. Ve asgari ücretli aileler düzenli beslenemiyorlar. Dolayısıyla vergi adaletsizliğinin ortadan kaldırılması 1 Mayıs’ın en acil taleplerinden biridir.
Bütçenin eğitim ve sağlık hizletlerine aktarılması da yine acil taleplerimiz arasında.
Genellediğimizde asgari ücret tartışmaları döneminde “insanca yaşam, insanca yaşamaya yetecek ücret ve insanca çalışma istiyoruz” diye öne sürdüğümüz talepler bugünün de talepleridir.
PATRONLARA TEŞVİK, İŞÇİ SINIFINA SABIR, DUA...
Bu virüse karşı mücadelenin sınıfsal temelleri var. İktidar çeşitli paketler açıkladı. 100 milyar liralık paketten işçiye bir şey çıkmadı. Biner lira dağıtılacaktı, bu paranın yoksul işçi ve emekçilere ulaştırılmadığını gördük. Ertelemeli kredi denildi; başvuranların çoğuna çıkmadı, çıkanlara da miktar düşürülerek verildi. Yeni paketler açıklandı, bu paketlerde de hep sermaye kesimi desteklendi. Şehir hastanelerine, köprü ve otoyollara milyarlarca lira garanti verildi; bunları gördüğümüzde patronlara teşvik işçi sınıfına sabır ve dua...
İnsanlar evlerine gittiklerinde çocuklarını virüse karşı koruyamayacak bir tabloyla karşı karşıya. En son çıkan yasada 3 ay ücretsiz izin... Sen diyorsun ki patrona, fabrikada sıkıntı varsa işçiyi gönder evine; ben ona 1170 TL vereceğim diyorsun. Bu parayı da yine işsizlik fonundan verecekler. Yani işçilerin parası... Bu durumun kendisi adaletli değil. Burada işçi ve emekçiler korunmuyor.
Döviz dalgalanmaları oluyor; markete gittiğinizde her şey dalgalanıyor. İnsanların en çok en çok evine koyabildiği kuru fasulye, makarnanın bile fiyatı yükseliyor. Hükümet, bırakın bunların fiyatını geri çekmek, sabit bile tutamıyor. İnsanların memlekette maskeye ulaşmak bile rezaletin göstergesi. Önce maske fiyatları yükseldi, sonra ücretsiz verilecek denildi, şimdi maske alamıyor insanlar. Buna karşı sermayeye ciddi teşvikler sağlandı.
İşten atılmış milyonlarca insan işsizlik fonundan para alamıyor. Fonu kullanacaksan, bu şekilde kullan. Fonu işçiye değil, işverenlere teşvik olarak kullanıyorlar.
“GÜÇLÜ SES ÇIKARMAK İÇİN ORTAKLAŞMALIYIZ”
Buna tartışmanın olduğu, işçilerin acfil taleplerinin olduğu bir dönemde konfederasyonların ortak hareket etmesi gerekir. Hak-İş bir platform açıkladı, DİSK’in KESK, TTB ve TMMOB ile ortak yaptığı açıklamada da benzer yanlar var. 1 Mayıs gününde belli alanlarda sınırlı kutlamalar ve sosyal medya mitingleri var. Aynı zamanda ortak ses çıkarma da tartışılıyor. Tabi burada ortaklaşma sağlanamadığı koşullarda güçlenmemiz mümkün değil. Biz ortak bir bildiri hazırlanması ve iş yerlerinde bu bildirilerin okunması gerektiğini düşünüyoruz.
1 Mayıs’ı bugün işçilerin yaşadığı ortak problemlere karşı, ortak ses çıkarmanın bir vesilesi haline dönüştürmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla konfederasyonların da ortak hareketin zeminini hızla sağlaması gerekiyor. Bugün hiçbir gerekçe 1 Mayıs’la ilgili çalışmalarda ayrışmayı izah edemez. Ortaklaşmama bizim için anlaşılabilir bir durum değildir.
1 MAYIS ÇALIŞAN İŞ YERLERİNDE ÇEŞİTLİ BİÇİMLERDE KUTLANACAK
İşçiler iş yerlerine gidiyor, çalışma ve üretim sürüyor. Dolayısıyla en temel şey, iş yerinde 1 Mayıs kutlamalarını gerçekleştirmek. İş yeri kutlamalarıyla taleplerin dillendirilmesini önemli buluyoruz. İşçiler bir araya gelerek kendi taleplerini ifade etmelidir. Bu aynı zamanda ortak mücadele zemini haline de dönüştürülmeli. Önümüzdeki hafta da farklı iş yerlerinde iş yerleri kutlamaları düzenlenecek. Kimi yerde bildiri okunur, kimi yerde döviz kaldırılır, kimi yerlerde ortak sloganlar atılır. Sendikasız iş yerlerinde de arkadaşlarımız çeşitli biçimlerde taleplerini ifade etmelidir. (İstanbul/EVRENSEL)