23 Nisan 2020 08:18

Cengiz Bektaş’ı uğurlamanın acısı

"Tümümüz, bizimle kalmasını istemekteydik. Karşı çıktı. 'Çocuğa söz verdim. Bir çocuğa verdiğimiz sözü yerine getirmezsek, kime, kimlere verdiğimiz sözümüzün arkasında duracağız' dedi."

Fotoğraf: Kadir İncesu

Paylaş

Faik AKÇAY

20 Mart’ta aramızdan ayrılan Cengiz Bektaş bu ülkenin düşün, yazın, mimarlık, şiir dünyası için büyük bir kayıp.

Düşünen, sorgulayan, üreten bir insanın sonsuzluğa uğurlanması karşısında son derece üzgünüz. Sanırım kendisini tanıyan herkes bu üzüntüyü yaşadı.

TYS’nin iç ve dış kamuoyunda sesini duyurduğu, uluslararası üne kavuştuğu bir dönemdi.

Cengiz Bektaş’la bu süreçte tanışmıştık. Aramızda çıkarlara dayanmayan sıcak bir dostluk bağı gelişmişti. Cengiz Bektaş birçok insanla bu bağı kuran, alçak gönüllü, sevecen, saygılı bir insandı.

Türkiye Yazarlar Sendikası üyelerinden birkaç arkadaşla, 1979 yılında Hacıbektaş Şenlikleri’ne katılmıştık. Katılanlardan biri Cengiz Bektaş’tı. Değişik etkinliklerin bitiminde bir gün bizleri Hacıbektaş ilçesinin görülmesi gereken yerlerinden birine götürdüler.

Buraya gitmek için saat 11.00 sularında Hacıbektaş ilçesi meydanında bir araya geldik.

Cengiz Bektaş, boyacılık yapan bir çocuğa ayakkabılarını boyatmaya başladı. Boyacı çocukla aralarında iyi bir iletişim gelişti. Her düzeyde insanla, herkesle iletişim kurabilen bir yapısının olduğunu bu örnekle bir kez daha görmüştük. Arkadaşlarımız ve bizi taşıyacak araba kendisini beklemekteydik. Çocukla konuşmasını bitiremedi. Akşam saat 17.00’de çocuğun yanına gelme sözü vererek ayrıldı.

Gideceğimiz yere gittik. Gezdik. Bize tarihsel yapılarla, yapıların yapılış biçimleriyle (mimarisiyle) ilgili bilgiler vermekteydi. Bu konularda yetkindi. Yapılara, duvarlara daha farklı bir gözle bakabilmekte, özellikleriyle ilgili bilgiler vermekte, yorumlar yapmaktaydı.

 Gezimize piknik yapma boyutu da eklenmişti. Durumumuzdan çok mutluyduk. Yiyip içiyorduk.

Saat 16.00 sularında Cengiz Bektaş ayağa kalktı. “Ben gidiyorum” diye tutturdu. İlçeye 7-8 km. uzaklıktaydık. İçimizde bizi gezdiren araba dışında arabası olanlar da vardı. Birinden kendisini Hacıbektaş’a bırakmasını istedi.

Tümümüz, bizimle kalmasını istemekteydik. Karşı çıktı.

- Çocuğa söz verdim. Bir çocuğa verdiğimiz sözü yerine getirmezsek, kime, kimlere verdiğimiz sözümüzün arkasında duracağız, dedi. Bize söylenecek bir söz kalmamıştı.

Cengiz Bektaş, büyük, küçük ayrımı yapmadan herkese karşı verdiği sözü yerine getirmeye çalışan, dürüst, yardımsever bir insandı.

Bu davranışından dolayı kendisine çok saygı duymuştum.

Bizden ayrıldı. Boyacı çocuğa verdiği sözü tutarak, ilçeye döndü.

1999-2003 yıllara arasında TYS Genel Başkanı olarak görev yaptı.

Başkanlık yaptığı süreçte, Bakırköy, Bahçelievler, Güngören, Avcılar, Zeytinburnu, Esenler, Bağcılar ilçelerinde oturan yazar, şair arkadaşlar bir araya gelerek, TYS’nin Bakırköy Temsilciliğini kurmak istemiştik. Bir akşam 16 arkadaşla Bakırköy’de bir toplantı yapıldı. Her arkadaştan neden böyle bir istekte bulunduğu, neler yapmak istediği, ne görevler üstlenmeyi düşündüğü soruldu. Toplantıyı Cengi Bektaş yönetmekteydi. Kuruluş çalışmaları için 7 kişilik bir geçici yönetim oluşturulması düşüncesi ileri sürüldü. Bu görevi kimlerin üstlenmek istediği soruldu.

 Görev almak istemeyerek daha genç arkadaşların bu görevi üstlenmelerini istemiştim. Toplantıya ara verildi. Beni kolumda tutarak çektiği köşede: Sen olmazsan bu temsilciliği açamayacağız. Senin tecrübelerine ihtiyacımız var, dedi. Toplantı yeniden başladı. Beni bu kurula önerdi. Sesimi çıkaramadım. Bakırköy Belediyesi’nden çalışmalarımızı yürütmek için ofis alabilmek için, kurumu temsil edecek 3 kişiden biri olarak seçilmiştim.

Bakırköy Belediyesinden yer aldık. Çalışmalarımızı burada yürüttük. TYS Bakırköy Temsilciliği, kendi içinde, zaman zaman dışa açılan birçok etkinlik yaptı.

İran İslam Cumhuriyeti’ne Mimarlar Odası öncülüğünde, çoğunluğu mimarlardan oluşan bir grupla gezi yapılmıştı. Gezi izlenimlerini anlatma işini Cengiz Bektaş üstlenmişti. Dinleyiciler arasında geziye katılanlar, mimarlar da vardı. Gezilen, görülen yerleri, çektiği resimleri de kullanarak birçok insanın hiç göremediği yönlerinle, en ince ayrıntılarına dek anlattı. Bu olayları tarihsel bağlamına oturttu.

Ülkemizin, yakın coğrafyanın yetiştirdiği az sayıda seçkin insanlardan biriydi. Bilimde, kültürel alanda üretmeye çalıştı. Siyasal yaşamın kirliliğine bulaşmadı.

 Bu toprakların belleğinde yaşayacak. Anısına saygıyla.

ÖNCEKİ HABER

Beytüşşebap'ta içme suyuna yağmur suları karıştı 

SONRAKİ HABER

İskender Bayhan: Ulusal egemenlik bugün, tekelci burjuvazinin egemenliği durumunda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa