İskender Bayhan: Ulusal egemenlik bugün, tekelci burjuvazinin egemenliği durumunda
Gazeteci İskender Bayhan, 100 yıl sonra ulusal egemenlik tartışmalarını ve 1 Mayıs hazırlık sürecini Gündem Özel'de değerlendirdi.
Gazeteci İskender Bayhan, 23 Nisan vesilesiyle ulusal egemenlik tartışmalarını ve 1 Mayıs hazırlıklarını Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın değerlendirmesinden satır başları şöyle:
Ulusal egemenliğin 100 yıllık sınavı bir anlamda halkın egemenliği ile olan mesafesinin sınavıdır veya onun tarihidir. Bu özellikle AKP iktidarı döneminde ve son yıllarda tek adam tek parti yönetimine geçişle birlikte, belki de halkın egemenliğiyle olan cılız bağlarının bile tamamen rafa kalktığı dönemin bir özetidir. Bugün geldiğimiz noktada ulusal egemenlik, halkın egemenliği midir diye sorduğumuzda elimizde kocaman bir boşluk kalır. Arada büyük uçurumlar diyebileceğimiz bir mesafe kalır. Bugün açısından ulusal egemenlik tamamen Türkiye’de tekelci burjuvazinin çok küçük bir azınlığının temsilcisi olan bir kliğin egemenliği durumundadır ve halkın egemenliğine de en uzak mesafede durmaktadır.
ÇOCUK İŞÇİLERİN HALİNİ KONUŞMADAN O ÜLKEDE BAYRAM KONUŞMAK İKİ YÜZLÜLÜK OLUR
Çocuk haklarının ne durumda olduğu gerçeğini bize çalışan çocuklar ve hak ihlaline uğrayan çocukların hali anlatır. Hep güzellemeler yapılır 23 Nisan’da, çocuklar vali olur, belediye başkanı olur. Kafanızı camdan çıkarsanız çocuk işçilerin varlığını görürsünüz. Çocuk işçilerin durumunu konuşmadan o ülkede bayram yapıp yapamadıklarını konuşmak iki yüzlülük olur. İşsiz milyonların çocukları, çalışan işçi emekçi, asgari ücretle geçinmek zorunda kalan milyonların çocukları, nüfusunun yüzde 27’si çocuk olan bir toplumun çocuklarına baktığımızda çocukların yaşamı, eğitimi, sağlığı, çalışması gibi gerçekleri daha iyi görürüz. Türkiye bu açıdan kötü bir sınav veriyor. Boş hamasi nutuklarla bu işin üzeri örtülemeyecek kadar. Cumhuriyetin belki de en kötü sınav verdiği kesimlerden birisi de işçi ve emekçilerin çocuklarının oluşturduğu büyük kitledir.
1 MAYIS’TA SENDİKALI SENDİKASIZ HER FABRİKADA KUTLAMA
Salgın günlerinde karşılıyoruz 1 Mayıs’ı. Belki de ilk kez Türkiye’de çok yaygın kitlesel miting ve gösterilerin olmayacağı 1 Mayıs kutlayacağız. Bu sadece Türkiye için değil bütün dünya ülkelerinin bir çoğunda böyle olacak. Bu koşullar işçi ve emekçiler açısından çalışma ve yaşam koşullarının salgın vesilesiyle daha da ağırlaştığı kötüleştiği bir tablo var. Ama aynı zamanda bu koşullarda kitlesel 1 Mayıs kutlamak, yaygın gösteriler yapmak olanaklı değil.
Türk-İş, bu koşullara rağmen birlikte kutlanması çağrılarına yanıt vermedi ama ona rağmen, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB birlikte kutlama çağrısına olumlu yanıt verdi.
1 Mayıs’ta fabrikalar büyük oranda çalışacak. Zorunlu işkolları çalışacak. Buralarda işyeri kutlamalarının hazırlığı yapılıyor.
1 Mayıs günü de ülke genelinde, hem sağlık emekçileri hem çalışmak zorunda kalan işkollarındaki emekçiler hem de fabrikalara çalıştırılan işçileri alkışlamak üzere balkonlarda, camlarda olmak, 1 Mayıs marşını çalmak, 1 Mayıs sloganlarını haykırmak kararı var.
1 Mayıs aynı zamanda ücretli izin günü. Birçok özel sektör fabrikası buna uymasa da uyan fabrikalar açısından bir gün iki öncesinden bildiri okuma hazırlığı yapılıyor. Çalışacak işyerlerindeyse sendikalı sendikasız ayrımı gözetmeksizin birlikte enternasyonal marşını birlikte söylemek, o fabrikadaki taleplerini dile getirmek ve salgına ve sömürüye karşı bir tutum belirlemek üzere çağrılar yapılıyor.
İŞÇİ VE EMEKÇİLER KENETLENMEDEN HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİREMEZ
Salgın meselesinde de, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları içerisinde kendi deneyimlerinden gördükleri bir gerçek var: Birliklerini sağlamadan, kenetlenmeden, tek vücut olmadan hiçbir şey değiştiremezler. Ama bunu başardıklarında çok şey değiştirebilirler. Kutlama yaptıkları için ceza alacaklarsa da bu, birliğin karşısında duvara çarpıp dağılabilir.
Cezalara karşı alabilecekleri en büyük önlem ve tedbir güçlü bir birliktelik bir kenetlenme sağlamalarıdır. Bazı pratik mücadele günleri vardır ki o günlerde ceza değil her şeyi göze alıp bir sınıf olduğunu birlik halinde olduğunu, kardeş olduğunu, bir arada olduğunu göstermek gelecek açısından cezaya da değerdir. (WEB TV)