24 Nisan 2020 09:24
/
Güncelleme: 12:25

SES Anadolu Yakası Şube Yöneticisi yazdı: Korona günlükleri

Edibe AŞIK
SES Anadolu Yakası Şube Yöneticisi

Son bir aydır tüm dünyayı kasıp kavuran bir virüs salgınıyla yatıp kalkıyoruz. Hakkında çok az şey bildiğimiz bu virüsle ilgili bazen komplo teorilerine inanmak istiyoruz, bazen de bu işin şakası olmadığını düşünerek bilime sarılıyoruz. Öyle ya da böyle sonuçta açık veriler, vakalar ve kayıplar var.

Evet zor bir süreçten geçiyoruz, başta kabullenmek zor olsa da tüm dünyanın aynı durumu yaşadığını bilmek bir nebze de olsa durumu kolay kabullenmemizi sağlıyor. Ekranlardan ve yetkili ağızlardan “Erken önlem aldık” gibi açıklamalar yapılsa da maalesef erken ve gerekli önlemleri zamanında alamadık. Çevremizdeki tüm ülkelerde vaka sayıları hızla artarken dünya haritasında henüz bizim hiç vakamız yoktu ya da olmamasını umut ettik ve gerçeği bir kenara koyduk. Bu arada ülkeye giriş ve çıkışlar devam ediyordu, işin ciddiyeti anlaşıldığında zaten birçok umreci kafile evlerinde sevdikleri ile sarmaş dolaş olmuşlardı bile. Ardından gelen grupları öğrenci yurtlarına yerleştirmeler, izolasyondan kaçmalar derken bu günlere geldik. İstatistikler toplam vaka sayısının vefat sayısına bölümünde hep aynı değeri verse de yine de her gün bu istatistik verileri merak eder olduk.

Son bir ayın belki de en büyük skandalı, hafta sonu için açıklanan sokağa çıkma yasağının ardından yaşananlar oldu. Yasak kararının son iki saat kala açıklanması sonucunda insanlar panik halinde kendini sokaklara alışverişe attı. Herkes şaşkındı, belediye başkanları bile halkla birlikte öğrenmişti sokağa çıkma yasağını.

Bir anda büyük bir kaos yaşandı. Bir aylık önlemler bir saatte ziyan oldu, toplum olarak bir kısmımız sokağa attı kendini, diğerleri de alışverişe koşanları suçladı ne cehaletini bıraktı ne doymazlığını. Peki suçlu kimdi? Bence sadece sokağa çıkanlar değildi öncelikle. Elbette iki günde kimse açlıktan ölmezdi ama bazı evlerde bebekler vardı ve bez, mama gibi yaşamsal ihtiyaçları vardı. Diğerleri de sanırım gıda stoku yapmayan kişiler ve sigara bağımlılığı olan kişilerdi. Gerçekten de gecenin 11’inde marketlerin önü endişe uyandırıyordu. Sosyal izolasyon rafa kalkmış hatta sataşmalar, kavga videoları yayıldıkça evde kalanların kaygı ve stres kat sayıları da ister istemez artmıştı.

Mesele bağcıyı dövmek değil üzüm yemekti elbette, zaten yetersiz olan ve haftalar öncesinden alınması gereken önlemler alınmamıştı. Sokağa çıkma yasağı, yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde günler öncesinden açıklama yapılarak insanların galeyana gelme ihtimalini en aza indirebilirdi. Bu yönetim acziyeti, yasağın bitmesine 2 saat kala tiyatrolaştırılmıştı. Ama hiç kimse bu oyunu beğenmemişti.         

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et