28 Nisan 2020 16:01

İnfaz düzenlemesi adı altında “örtülü af yasası”

“Bu düzenlemeyi kesinlikle eşitliğe aykırı kadın ve çocuk haklarına açık bir saldırı olarak buluyor, kabul etmiyoruz.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu’ndan Rojda

Koronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerindeki doluluk oranının azaltılması ve mahkumların can güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda muhalefetin sınıfta kaldığını açıkça gözler önüne seren görüşmelerden sonra 330 milletvekilinin katılımıyla 279 kabul ve 51 ret oyu ile kabul edildi. Peki, bu kanun neler getiriyor? Anayasaya, eşitlik ilkesine uygun mu? Biz kadınlar açısından nasıl sonuçları var? Ve en önemlisi ne zamandır çıkarılması planlanan bir af için uydurulan bir kılıf mı?

“CAN GÜVENLİĞİNE, YAŞAM HAKKINA AYKIRI”

Bu sorulara cevap bulabilmek açısından yasanın içeriğine bakarsak Ceza İnfazı Kanunu başta olmak üzere 11 farklı kanunda değişiklik içeren bir düzenleme. Düzenlemede toplum vicdanını yaralayan cinsel suçlar, kasten adam öldürme, uyuşturucu madde suçu, kadına karşı suçlar ve terör suçları kapsam dışı tutulmuş. Her şeyden önce yapılan pandemi riskine karşı bir infaz düzenlemesiyse ve salgının suç seçmediği aşikarsa bazı suçların kapsam dışı tutulması Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine diğer maddelerdeki can güvenliğinin sağlanmasına ve yaşama hakkına aykırıdır. Elbette vicdanı olan her insan gibi kadına, çocuğa yönelik suçların zehir tacirlerinin suçlarıyla alakalı af ya da indirimi savunacak değiliz fakat terör suçu adı altında binlerce aydın gazeteci, yazar ve siyasetçinin ölüme terk edilmesi böyle bir risk varken kapsam dışı tutulması ne hukuken ne vicdanen kabul edilemez. Alaattin Çakıcı gibi bir suç makinesinin tahliyesi de bize bunun aslında isimleri önceden belirlenmiş bazı şahısları kurtarmaya yönelik bir af için kılıf olduğunu göstermiştir.

“BİZ BU DÜZENLEMEYİ KABUL ETMİYORUZ”

Olaya kadın ve çocuklar açısından bakacak olursak 6284 Sayılı İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için en ufak bir çaba harcanmıyor. Sözde kapsam dışı bırakılan kadına yönelik suçlarla cinsel istismar suçlarından yargılananların açık cezaevlerinde bulunmaları, açık cezaevindeki sürenin düzenlenmesi ve denetimli serbestlikle ilgili düzenlemelerle dolaylı olarak kapsama alındığını görüyoruz. Yasanın daha haftası dolmadan boy gösteren cinayet ve şiddet haberleriyle açıkça gösteriyor. Ayrıca medyada dolaşan ve cinsel istismarla ilgili olarak eklenmesi planlanan ve tepki aldığı için eklenemeyen metin ülkede kadının çocuğun ne denli değersizleştirildiği, güvencesinin bulunmadığını açıkça gözler önüne sermiştir. Yani bu yasa aslında birilerini kurtarmak adına bir yandan anayasasında basın ve düşünce özgürlüğü olan ülkemizde binlerce düşünce suçlusunu siyasetçiyi aydın ve yazarı ölüme terk eden diğer yandan kadın ve çocuk düşmanlarını, zehir tacirlerini adeta yarım bıraktıkları işi tamamlamak üzere üstümüze salan, ödüllendiren bir kılıftan başka bir şey değildir.

Biz Çukurova Kadın Topluluğu başta olmak üzere bütün kadın dayanışma toplulukları ve dayanışma gönüllüleri olarak bu düzenlemeyi kesinlikle eşitliğe aykırı kadın ve çocuk haklarına açık bir saldırı olarak buluyor, kabul etmiyoruz. Fakat ne olursa olsun başta 6284 sayılı kanun olmak üzere her yoldan kadın ve çocukların haklarını sonuna kadar savunacağımızı ve gerici zihniyetin karşısında duracağımızı da belirtiyoruz.

       

ÖNCEKİ HABER

Adalet Bakanı Gül: 4 ayrı cezaevinde 120 tutuklu ve hükümlüye Kovid-19 tanısı konuldu

SONRAKİ HABER

Cinsel saldırılar “Ak”lanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa