27 Nisan 2020 16:01

Cinsel saldırılar “Ak”lanıyor

Evde kalınan dönemde bile tepkilerin susmuyor oluşu bu mücadele ve kazanımların devamlılığının göstergesidir.

Fotoğraf:pngtree 

Paylaş

Suna Şahin

Hacettepe Üniversitesi

Mecliste kabul edilen infaz yasasının kapsadığı ve kapsam dışı bıraktığı suçlara bakıldığında ayrımcı ve adaletsiz bir yasa olduğu aşikar. Koronavirüsün yaygınlaşması gerekçe gösterilerek cezaevlerinde sözde sağlık önlemi altında yapılan bu düzenlemede cinayet, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, hırsızlık, uyuşturucu tacirliği gibi suçlardan hüküm giyen mahkumlar denetimli serbest bırakılırken aynı riske sahip olan siyasi mahkumların yasa kapsamı dışında bırakılması, bu yasanın aslında sağlık önlemi temelinde yapılmadığını göstermekte. Sağlık önlemi ancak durumu meşrulaştırmak için bulunmuş bir kılıf, bir bahane. Bu yasanın siyasi partilerin, çeşitli hukuk kurumlarının ve kamuoyunun itirazlarına rağmen yasalaştırılması da evde olunan döneme denk getirme güvencesinden gelmektedir. Dolayısıyla salgın dönemini fırsat haline getirip siyasi mahkumları cezaevinde tutarak üzerlerinde kurulmak istenen baskının önceliği, yasa ile affa uğrayacak katillerin, tecavüzcülerin tehdidinden daha ön plandadır.

EN ACI ÖRNEK CEYLAN

Günümüzde kadına şiddete, kadına ve çocuğa tecavüze henüz adil yargılama ve cezalandırma bile yapılmıyorken; bu yasayla suçluların serbest bırakılması, şiddetin, tacizin ve tecavüzün önüne geçmenin aksine önünü açmaktadır. Geçtiğimiz günlerde babası tarafından öldürülen 9 yaşındaki Ceylan Aslan bunun en yakın örneğidir. Boşanmak isteyen eşini bıçaklayan Müslüm Aslan bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra eve dönmesinin ardından kızı Ceylan Aslan’ı döverek öldürmüştü. Olayın yarattığı etkiyi yatıştırmak ve infaz yasasına büyüyen tepkileri kırmak adına babanın bu yasayla tahliye edilmediğine dair açıklamalar yapılsa da iki durumun temeli aynıdır. “O babanın” afla çıkmamış olması ne bu durumu masum ve kabul edilebilir kılar ne de buna benzer olayların cereyan etmediğininetmeyeceğinin garantisini verebilir. Çünkü bu düzenlemede kadın ve çocukları koruyacak herhangi bir önlem yoktur. Bu yasayla kendilerini öldürmeye teşebbüs etmiş, cinsel saldırılarına maruz kaldıkları insanlarla aynı evde yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar ve benzer tehditlerin de kendilerini bekliyor olması muhtemel sonuçtur.

Yasa içeriği bakımından da sonuçları bakımından da gerek mahkeme salonlarında gerek alanlarda ısrarlarımız sonucu elde ettiğimiz kazanımların salgını fırsat bilerek yok edilmeye çalışılması, olası mücadelelerin ve kazanımların önünü kapatma çabasındandır. Fakat evde kalınan dönemde bile tepkilerin susmuyor oluşu bu mücadele ve kazanımların devamlılığının göstergesidir.

 

ÖNCEKİ HABER

İnfaz düzenlemesi adı altında “örtülü af yasası”

SONRAKİ HABER

“Aşk olsun sana çocuk”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa