28 Nisan 2020 16:01

Kararlı bir mücadele, başka bir dünya özlemi

Denizlerin, uğruna mücadele ettikleri ve son ana kadar da bu mücadeleden geri adım atmadıkları dünyanın özlemi, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın özlemidir

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mesut BAYLAV

Adana

6 Mayıs 1972; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin üzerinden 48 yıl geçti. O günden sonra her 6 Mayıs gençler ve halklar açısından farklı bir anlam taşıdı, taşımaya da devam ediyor. Kuşkusuz Denizlerin yaşamını adadığı mücadelelerinin, içerisinde yaşadıkları dönemin tarihselliği ve bugünün güncelliği ile birlikte ele alındığı takdirde doğru kavranabileceği ve yol göstericiliğinin de buradan hareketle olacağını görmek gerekirken, bunun mücadelelerini canlı kılmanın büyük bir parçasını da ifade ettiğini söylemek mümkün. Tarihsel süreçte söyledikleri sözün, attıkları adımın nerede durduğu; mücadele içerisinden öğrenerek ve öğreterek çıkmaları üzerinden anlam kazanıyor.

72’den bu yana her 6 Mayıs farklı bir o kadar da benzer siyasi atmosferlerde gerçekleşti. Her sene anmalarda, eylemlerde yapılan konuşmalar bunun böyle olduğunun bir göstergesi. İşçilere, gençlere, kadınlara yönelik çeşitli saldırılar, emperyalist savaşlar ve bunlara karşı mücadele vurguları… Denizlerin kararlı bir mücadele mirası, bu vurgunun içerisinde hep en önde koşuyor.

GEÇMİŞTEN BUGÜNE

68 hareketinin en güçlü dayanak noktalarından birini emperyalizme karşı mücadele oluşturuyor. Dünyanın neredeyse her yerinde antiemperyalist mücadelenin son derece yaygın olduğu bir dönem Türkiye’de de halkın ihtiyaçları ile birleşen bir hatta ilerlemişti. Kuşkusuz emperyalistler ve yerli işbirlikçileri o zamandan bu zamana Dünya halklarına saldırılarını azaltmak bir yana gelinen noktada her yönden kuşatmaya çalışarak saldırılarını arttırmaya devam ediyor. Emperyalist çıkarlar uğruna dünyanın dört bir yanında süren savaşlar, halkların var olan haklarına yönelik bütünsel saldırılar... Elbette bunların karşısında ortaya çıkan mücadele arayışları ve kitlesel gösteriler… 2019’da dört bir yanda egemenlere karşı ortaya çıkan eylemler, dünya halklarının eskisi gibi yaşamak istemeyişi, emperyalistler açısından korku dolu günlerin habercisi olma eğilimini taşıyor.

BİLİM İÇİN EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELE

İçerisinden geçtiğimiz koronavirüs günleri yaşadığımız sömürü düzeninin çarklarının nasıl döndüğünü, bir avuç sermayedar ve onların koruyucuları dışında halkın sağlığının nasıl da ötelendiğini gösteren kırık bir ayna görevi gördü. Bilimin, egemen sınıfların elinde halk sağlığından öte bir ticarethane işlevi gördüğü, emperyalist devletler arası çekişme ve çelişkilerde bir tehdit ve rekabet unsuru olarak kullanıldığı gerçeğini ortaya çıkan salgın ile bir kez daha görmüş olduk. Salgına karşı aşı bulma çalışmalarında dahi emperyalist devletler arasındaki çekişmelerin vardığı boyut, bilimin halk için değil sermaye için; emperyalistlerin koz elde etme hamlesi olarak görüldüğünü gösteriyor. Deniz Gezmiş’in babasına yazdığı son mektupta kardeşine ithafen “Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir” dediği bilim için insanlığın emperyalizme karşı mücadele etmesi dünden çok daha yakıcı bir hal almıştır. Bugün Denizlerin bıraktığı mücadele mirasının bir yanının buraya ayak basması bir zorunluluktur.

SÖMÜRÜSÜZ BİR GELECEĞİN ÖZLEMİ

Halka bağlılık, halka güven, halk için halkla birlikte mücadele etmek Denizlerin mücadelesinin en önemli yanlarından bir diğerini oluşturmaktadır. Onlar halka tepeden bakan, halkı küçümseyen bir noktada hiçbir zaman olmamışlardır. Bugün, halkın geri sayılabilecek eğilimleri ile mücadele etmek yerine oraları küçümseyen ve sebeplerini kavrayıp mücadele ederek değiştirmenin, kazanmanın önemini anlamamak Denizlerin mücadele anlayışlarının yakınından geçmez. 68 gençliğinin işçi ve emekçilerin hak alma mücadelelerinde onlarla omuz omuza mücadele etmesi, üniversitelerde çeşitli talepler etrafından yükselen gösteriler, emperyalistlerin ülkeyi bir üs olarak kullanma hamlelerine gençliğin verdiği kitlesel cevaplar, 6.Filo askerlerinin Dolmabahçe’de denize dökülmesi… Cesaretleri ve mücadeleye bağlılıkları yaşamlarının her anında canlı bir şekilde görünmektedir. Bugün Türkiye gençliğinin de emekçilerinin de aklında yer eden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan portresi cesaret ve mücadeleye bağlılıklarıdır ve izi sürülmesi gereken nokta burasıdır. Saydığımız iki önemli özelliği son sözlerinde ifade ettikleri üzerinden anlam kazanıyor. İşçi sınıfının bilimsel ideolojisine bağlılık; Marksizm-Leninizme yapılan vurgu, uğruna mücadele ettikleri ve son ana kadar da bu mücadeleden geri adım atmadıkları dünyanın özlemi, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın özlemidir.

Emperyalist kapitalist sistemin çelişkileri günden güne kendisini yeniden üretirken bugün gün yüzüne çıkan, görünürlüğü artan ve acil talepler haline gelen sorunlar etrafından mücadeleyi büyütmek, bunun taşlarını örmek ve bunların sosyalizm mücadelesinin mihenk taşları olacağını görmek; işçilerin, emekçilerin, gençlerin insanca yaşanacak bir dünya talebinin güç kazanmasını sağlamak bizlere Denizlerden kalandır. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak bugün bizlere neler yapmamız gerektiğine dair yol açarsa anlamına ve amacına ulaşacaktır.

 

ÖNCEKİ HABER

Çocukları ancak birlikteliğimiz korur

SONRAKİ HABER

Paran kadar sağlık sistemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa