28 Nisan 2020 16:01

Paran kadar sağlık sistemi

Paran kadar sağlık sisteminin sonuçlarıyla baş başa bırakılan sağlık emekçileri için 1 Mayıs’lar dayanışma ve birlik günü olmasına ek emeğimize, yaşama hakkımıza sahip çıkmaktır da.

Fotoğraf: pxhere

Paylaş

Tıp öğrencisi

Çanakkale

Sağlığın tanımından başlayalım. DSÖ, sağlığı kişinin fiziksel, sosyal, psikolojik tam bir iyilik hali olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın bir eksik noktası kişiyi toplumdan bağımsız ve toplumu da kişilerden bağımsız düşünmesidir. Yani sağlığın tanımını bu parantezden sonra tekrar yapmak gerekirse: Sağlık, kişinin ve toplumun fiziksel, sosyal, psikolojik iyilik halidir. Toplumun tamamına eşit, ulaşılabilir, bilimsel ve koruyucu sağlık haktır. Sağlık haktır diyorsak sağlığın parasız olması gerektiğini söylemiş oluruz. Sağlık hizmeti sunumu dersek sağlığı metalaştırırız.

Hastaneler sağlık durumu bozulmuş kişilerin, sağlıklılık hallerine kavuşmak için veya sağlıklılık hallerinin devamı için başvurdukları yerlerdir. Günümüzde sağlık hizmeti sunan yerler olarak örgütlenmiştir hastaneler. Araştırma bilimsel yöntemler kullanılarak bir sorunun cevabının aranması, eğitim bilimsel metotlar ölçüsünde, planlı, programlı şekilde bilimsel bilginin edinilmesi, sunulması, istenen amaca ulaşılmasıdır.

Üniversiteler öğrencilerine bilimsel metotları ve o metotları kullanmayı öğreten, bilimsel bilginin geliştirilmesi için çalışan kurumlardır. Bu tanımları birleştirecek olursak: Üniversite Eğitim Araştırma Hastaneleri (EAH) tıp fakültesi öğrencilerinin tıp eğitimi aldıkları, araştırma yaptıkları, öğrendiklerini uyguladıkları, tanı ve tedavi süreçlerine (TTS) dâhil oldukları, uzmanlık eğitimi alan doktorlara eğitim, araştırma ve TTS’nin yürüttürüldüğü, akademisyen doktorların ise eğiticilik, araştırmacılık ve TTS’yi yürüttükleri kurumlardır. Bu süreçler esnasında bizler hayatlarımızın büyük bölümünü hastanede geçiriyoruz. Sağlık sisteminin görünen yüzleri olarak sistemin sorunlarını birebir yaşayan ve bu sorunlardan mustarip hastalarımızın da yanlış algıları sonucu maalesef bu sorunların kaynağı olarak nitelendirilebilmekteyiz. 

SAĞLIKTA METALAŞMA SÜRECİ

Tüm sağlık emekçileri emeklerinin karşılıklarını alamadıkları, aynı işi yapsalar bile farklı ücretler aldıkları performans sistemi sağlık emekçilerini ezmekte ve emeklerine yabancılaştırmada gün geçtikçe başarılı olmakta. Artık kendilerini devasa sağlık fabrikalarının makinesi olarak görmeye başlamaktadırlar. Bu fabrikanın sahibi olan patronun kâr hırsı için emeklerinin sömürülmesine, gerekirse ölmelerine bile göz yumulmaktadır.

Günden güne artan sağlık katkı payları nedeniyle insanlar sağlığa ulaşamaz noktaya gelmekte. Sağlığın metalaşma sürecinin hızlandırıldığı 80’lerden beri piyasalaşma kendisini hissettirmekte. Koruyucu sağlık hizmetleri ve birinci basamak yok edilmektedir. Piyasanın insafına terk edildikçe sağlık hak olmaktan çıkıp, alınıp satılabilen meta olmaya ve değerini de gün geçtikçe arttırmaya devam edecektir. Bunun en yakıcı örneği icra edilmiş bir özel hastanenin uzman ve pratisyen hekim kadrosunun taşınabilir mal olarak nitelendirilip açık arttırmaya çıkarılmasıdır. Üretim araçlarının özel mülkiyete geçtiği köleci toplumda alınıp satılan üreten sınıf yani köleler günümüze değin sadece üretim aracına bağlı oldukları zincirlerini uzatabilmişlerdir argümanına bir örnektir. Köle olduğumuz günlere göre şimdilerde daha özgür olsak bile aslında özgürlüğümüz köleler gibi mahzenlere kapatılmak yerine fabrikalara, iş yerlerine kapatılmak olmanın ötesine geçmemiştir. 

MALZEME EKSİKLİĞİ HER SANİYE ARTIYOR

Metalaşma sürecine girmiş olan sağlık, halkın sağlığı için değil kâr için örgütlenmekte. Kışkırtılan sağlık talebi ile sağlık emekçilerinin yoğunluktan tükendiklerini görüyoruz. Çünkü patron ne kadar çok hasta bakarsak o kadar kâr edeceğini biliyor. Bu yüzden biz hekimler ağır iş yüklerimiz altında bize başvuranların sağlıkları için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz fakat hastalarımıza öykü ve muayene için yeterince zaman ayıramadığımızdan bu açığı testlerle kapatmak zorunda bırakılıyoruz. Bu da gereksiz test istemelere ve hastaneye ve SGK’ya çıkan artan faturalara neden oluyor. Bazen hastalarımızın TTS’sini belirlemede anahtar olan bazı test kitleri, bazen ameliyat malzemeleri olmadığından başka merkezlere sevk edebiliyoruz. Sevk etmenin sakıncası yok, sorunumuz kitlerin, malzemelerin olmayışı. Paran kadar sağlık sistemlerinin yarattığı sorunlarla her gün karşılaşıyoruz. Malzeme eksiklerimiz her saniye artmakta ve sağlık hakkını tehlikeye atmaktadır. 

SAĞLIKÇILAR AÇISINDAN YAKLAŞAN 1 MAYIS

COVİD-19 salgını ile tüm sağlık birimlerinden gelen koruyucu donanım eksikliğine dair haberlere şahit olduk. İnsanların sağlığını korumada ve geliştirmede başarısızlığa uğrayan, paran kadar sağlık sistemi sağlık emekçilerini korumada da yetersizdir. Bu yetersizliğin kanıtları ise sağlık emekçileri arasında virüs bulaşı olmuş, hayatlarını kaybetmiş arkadaşlarımızın sayılarındadır. “İnsan hayatını sayılara indirgemek ne kadar insancadır?​” sorusu cevap beklemektedir.

Paran kadar sağlık sisteminin sonuçlarıyla baş başa bırakılan sağlık emekçileri için 1 Mayıs’lar dayanışma ve birlik günü olmasına ek emeğimize, yaşama hakkımıza sahip çıkmadır da. Virüs nedeniyle sosyal mesafenin korunduğu ve sosyal medya üzerinden dile gelecek olan 1 Mayıs’a yaklaşmaktayız. Virüse bağlı sokağa çıkma yasaklarına rağmen işçilerin sağlıkları hiçe sayılarak, daha uzun süre ve ağır şartlarda çalışmaya zorlanan emekçiler kâr için feda edilmektedirler. 2020 1 Mayıs’ı içerisinde olduğumuz krizin faturasının biz işçilere çıkarılması, artan işsizlik, çalışma ve yaşam koşullarının zorlaşması ile gelmekteydi fakat bunlara ek COVİD-19 ile esnek çalışmanın daha yaygınlaştırılması, ücretsiz izin uygulamaları, çalışma hakkı ve ortamı güvenliğinin azalması ile yaklaşmakta. Ve bununla birlikte emekçi sınıfın 1 Mayıs’ı artık daha da önem kazanmış durumda. Çalışma koşullarımızın, ücretlerimizin iyileştirilmesi için, demokrasi, adalet, özgürlük ve barış için, sınıfın talepleri için çalışmalarımızı bir güne endekslemeden arttırmalı ve 1 Mayıs için yoğunlaştırmalıyız.

 

ÖNCEKİ HABER

Kararlı bir mücadele, başka bir dünya özlemi

SONRAKİ HABER

HDP'li Toğrul, Çalışma Bakanı Selçuk'a Kovid-19 tespit edilen işçi sayısını sordu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa