Dar bir kroki: Freud
Dizinin kadrosu ve görüntü kalitesi çok başarılı. Berrak bir görüntü var karşımızda.
Görsel: Pixabay
Sigmund Freud, psikanalizin kurucusu ve döneminin sonrasında daha iyi anlaşılmaya başlanan biri. Dizinin Netflix’te yayınlandığından beri ilk 10’da olması Freud’un tanınmış ve ses getirmiş biri olmasıyla bağdaşıyor. Ayrıca diziye dair sürdürülen afişlerle haberdar etme ve Youtube gibi mecralarda reklam olarak karşımıza çıkan fragmanlar da diziye dair ilgi oluşturdu. Dizi bu sezon itibariyle histeri hastalığını konu alıyor bu da 2. sezonunun çekileceğini düşündürüyor. 2. sezonda başka bir hastalık ele alınabilir. Freud, heybesinde psikoloji, politika ve suç barındıran bir dizi. Olayların neden ve nasıl geliştiğini anlamak için ilk önce politik kısma değinmek gerekiyor. Bulunulan coğrafyanın Viyana olması önemli. Dönemin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içindeki ayrılıkların Macarlar tarafından statü kaybı korkusuna, savaşın insan psikolojisi üzerindeki etkilerine, aristokratlar arasındaki bayağı ilişkilere ve çıkarlar doğrultusunda insanlık dışı hareketlerin insanlar üzerindeki etkilerine yer veriyor. Olaylar gerçekte de var olan Macaristan krallığında önde gelen Szapary ailesi etrafında şekilleniyor. Karakterlerde karşımıza çıkan sorunlar aslında o dönemdeki toplumun çekişmelerini yansıtıyor.
BİRTAKIM OLUMSUZLUKLAR
Dizinin çoğu yerinde devreye giren fantastik ögeler gerçekliği zedeliyor. Özellikle hipnotize tekniğinin yoldan geçen birine dahi yapılabilirliği, medyumluk gibi olguların varlığı gerçek hayatla pek bağdaşmıyor. Aynı zamanda Freud’un özel hayatını çok az görüyoruz. En basit düzeyde diziye sorulan “Freud nasıl biridir?” sorusu cevapsız kalıyor. Oysaki onu merak edenler akademik hayatındaki başarılarını az çok araştırmış, bilmiş insanlar. Dolayısıyla histeriyle birlikte özel hayatına dair birkaç detay da diziyi daha çekici kılabilirdi. Freud ile ilk defa karşılaşacaklar içinse anlaşılması bakımından zayıf kalabilir çünkü Freud’un kuramları komplike bir şekilde sunuluyor. Örneğin psikoseksüel gelişim kuramı hakkında pek bilgisi olmayan biri Freud’un dizinin bir kısmında annesine olan ilgisini anlayamayabilir.
TEKNİK OLARAK FREUD
Dizinin kadrosu ve görüntü kalitesi çok başarılı. Berrak bir görüntü var karşımızda. Ayrıca sahnede Freud’dan daha çok gördüğümüz Fleur Salome (Ella Rumpf) karakteri çok iyi bir oyunculuk sergilemiş. Özellikle Szapary ailesinin önde gelenlerinden birini canlandıran Anja Kling’i izlerken profesyonel bir cani olduğunu düşünüyorsunuz. Freud’un yüzündeki donukluk ve asla durumlara göre değişmeyen mimiklerse diziye soğuk bir hava katıyor. Fleur ve annesi Sophia Szapary hipnoz tekniğini çok iyi kullanan karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle annenin bu tekniği silah olarak kullanması dikkat çekiyor. Polis müfettişini canlandıran Alfred Kiss (George Friedrich) savaşta oğlunu kaybetmiş aynı zamanda oğluyla aynı dönemde cepheye katılıp çok insan öldürmüş biri. Yaşadığı travmatik durumlar yüzünden eli kitleniyor ve Freud bu durumu hipnoz kullanarak çözüme kavuşturuyor. Dizinin asıl verdiği mesaj da bu zaten. Hipnoz yoluyla tedavi. Dizinin sonunda gördüğümüz koltuk figürü yine bilmeyenler için bir anlam ifade etmeyecek cinsten. Arkada böyle durumları açıklayacak bir seslendirmenin olması bir şeylerin anlaşılması bakımından daha verimli olabilirdi. Daha önce psikoloji-psikiyatri alanında çalışan hiçbir doktor hastalarını yatarak tedavi etmiyordu. Bugün psikologlarda rastladığımız uzanarak tedavi yönteminin temelleri buraya dayanıyor. Tüm bunlarla beraber hikayeliğin daha baskın sunulmasını önceki Freud hakkında çekilen dizi-filmlerden farklı bir şekil oluşturulmak istenmesine dayandırıyorum. Özgünlük buradan yakalanmak istenmiş olabilir.