28 Nisan 2020 16:01

Birlikteliğimizin günü 1 Mayıs!

Her gün İŞ-KUR’ un kapısının önü işsiz kalmış bir sürü işçi ile dolup taşıyor. Yoksulluk ve ailesine ekmek götürme derdi virüsün önüne geçiyor.

Goodfreepictures

Paylaş

İşsiz bir genç

Kayseri

Korona virüs sürecinde zorunlu ücretsiz izne çıkarılmış bir işçi-işsiz genç olarak, yaklaşan 1 Mayıs öncesi yaşadığım süreçten biraz bahsetmek istiyorum. Çalıştığım yerde salgının başladığından bu yana sağlığımızın korunmasına yönelik önlemlerin alınmamasından tüm çalışanlar olarak şikâyetçiydik. Bizlerin tepkisi üzerine eldiven, dezenfektan ve maske gibi temel önlem malzemelerini aldırmayı başardık. Bir süre bu şekilde çalışmaya devam ettik. Tabi salgının yayılması çalışanlar olarak her birimizde endişeye yol açsa da mecbur çalışmak zorunda olduğumuzu biliyorduk. Çünkü, hepimizin maddi durumu üç aşağı beş yukarı aynı. Hayatımızı devam ettirmek ve günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışmak zorundayız.

ZORLA ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARILDIM!

Süreç ilerledikçe ücretsiz mesai yapmaya başladık. Patron, çalışmak zorunda olduğumuzu bildiği için ücretsiz mesai yapmamıza ses çıkarmayacağımızı düşünüyordu. Bununla birlikte kimseyi işten çıkarmayacağını ve tedbirleri almaya devam edeceğini söylüyordu. Daha sonra ek ücret almadan mesai yapmak istemediğimi ve alınmış gibi gösterilen önlemlerin olduğu belgeye imza atmadığım için patron benimle konuşmak istedi. Konuşmada benimle artık çalışamayacaklarını ifade etti ve istifamı vermemi söyledi. Bende istifa etmeyeceğimi yasal hakkım olan mesai ücretimi istediğimi söyledim. Ayrıca alınmayan önlemleri alınmış gibi göstermenin de yasal olmadığını ifade ettim. İstifamı istemelerinin de sebebi işten çıkarmaların yasaklanmış olması ve beni işten çıkaramayacak olmalarından kaynaklanıyor. Bu yaşananlar sonunda ücretsiz izne çıkmak zorunda bırakıldım. Her ne kadar hükümet yetkilileri, bakanlar ve cumhurbaşkanı hiçbir vatandaşı mağdur etmeyeceğiz dese de işçilerin mağduriyeti ortada. Benim durumunda olan birçok işçi var. Her gün İŞ-KUR’ un kapısının önü işsiz kalmış bir sürü işçi ile dolup taşıyor. Ve bu insanların öncelikli derdi inanın virüs değil. Yoksulluk ve ailesine ekmek götürme derdi virüsün önüne geçiyor. Ülkemizde, salgından önce de işçilerin çalışma şartları ve hayat standartları oldukça kötüydü. Fakat ne kadar kötü şey başımıza gelirse gelsin bu kötülüklerden etkilenen işçiler oluyor. Zenginler ve patronlar parasını kazanıp yaşamlarına rahat rahat devam edebiliyorlar.

İŞÇİLERİN İNSANCA YAŞAMASI İÇİN

İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşırken, işçilerin kapitalist sistemde hiçbir zaman değerinin olmayacağını bir kez daha işçi sınıfı olarak pratikte yaşamız oluyoruz. İşten çıkarmaların, ücretsiz izne zorla ayırmaların ve işçilerin açlığa terk edildiği bu günlerden bir an önce kurtulmamız gerekmektedir. Ancak bu günlerden kurtulurken salgın öncesi hayatıma da dönmek istemiyorum. Çünkü önceki hayatımızda da yoksulluk ve işsizlik derdi vardı. İnsanca yaşayabileceğim bir toplum için kendi günümü, 1 Mayıs’ı sahipleniyorum. Bu gün işçilerin birlikteliğini güçlendirecek bir gündür. Yaşasın 1 Mayıs!

 

ÖNCEKİ HABER

Kısa filmciler, sinema sektörünün üvey evlatlarıdır!

SONRAKİ HABER

'Salgına karşı alınan önlemleri hemen gevşetmek tehlikeli olur’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa