İşçi hakları için bir başka deneyim
SSCB’nin yarattığı çalışma koşulları ile üretim, insanca yaşamı karşılayacak biçimde oluşturulmuştu.
Afiş: SSCB
Eren YÜCEBOY
İstanbul
Çin’de başlayıp bütün dünyaya yayılan koronavirüs salgını, en ileri kapitalist ülkelerde dahi, ciddi kayıplara sebep olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Devletlerin almış oldukları önlemlere baktığımız zaman, kapitalist devletlerce alınan önlemlerin işçi emekçilerin sağlığını düşünmek yerine, patronların çarkının dönmesine çabalayan önlemler olduğunu görüyoruz. Bunun karşısında işçi ve emekçilere dayatılansa; kapitalizmin çarkının dönmesi uğruna çalışmaya devam etmeleri. Bugün, işçiler açlık ve hastalık arasında bir seçim yapmak zorunda bırakılıyorlar.
Halka, bu durum, yaşamın olağan bir koşulu olarak dayatılıyor. Burjuva politikacıları, her gün yaptıkları açıklamalarla bu durumu bir taraftan normalleştirmeye çalışırlarken bir taraftan da işçi ve emekçilerin bu koşullardan başka bir koşulda yaşayamayacaklarını, bu durumun alternatifsiz olduğunu vurguluyorlar.
Ancak 1917’de gerçekleşen Ekim Devrimi, kapitalist sistemin alternatifsiz bir sistem olmadığını, mücadele ile neler kazanabileceğimizi, nasıl bir dünyada yaşayabileceğimizi bizlere göstermeye devam ediyor.
Söze, kapitalist üretim ile sosyalist üretim arasındaki temel bir farkı vurgulayarak başlamakta fayda var: Kapitalist üretimin amacı, burjuvazi için azami karın sağlanmasıdır. Kapitalist devletlerdeki yoksulluk, işsizlik gibi sorunların kaynağı, tam da burasıdır. Bunun karşısında, sosyalist üretimin en temel amacı ise, toplumun ihtiyaçlarının gözetilmesidir. Yani, kapitalizmde emekçiler üretim için varlarken, sosyalizmde üretim emekçiler için vardır. Ekim Devrimi sonrasındaki proletarya diktatörlüğünün yaratmış olduğu başlıca farklardan biri, buradadır.
“Yolunun herhangi bir noktasında bulunan bir yolcunun henüz doğru ya da yanlış yolda olduğunu söyleyemeyiz. Bu anda, tek bir şey sorma imkanı vardır: Nereden geliyor ve nereye gidiyor?” Bu önermeden yola çıkarak SSCB’deki çalışma koşullarını Çarlık Rusya’sındaki ve dönemin diğer kapitalist ülkelerindeki çalışma koşulları ile kıyaslayarak açıklayacağız.
Çarlık Rusya’sındaki kapitalizm, aynı anda, hem tarımsal üretime hem de sınai üretimine dayalı bir kapitalizmdi. Böylesi bir kapitalizmde, işçi ve köylüler en ağır çalışma koşullarına tabiiydiler. Güvenlik önlemlerinden yoksun bir şekilde çalıştırılan işçiler için çalışma saatleri, 10-12 saati buluyordu. Çalışma saatlerindeki bu durum bile, işçilerin mücadelesinin bir kazanımıydı.
HIZLA İYİLEŞEN ÇALIŞMA KOŞULLARI
Devrim 7 Kasım günü gerçekleşti. Bu tarihten itibaren Rusya’daki üretim işçilerin anayurdu olacak şekilde örgütlenecekti. 9 Kasım günü hükumet kuruldu ve 11 Kasım günü, Bolşevik Parti’nin 6. Kongresi’nde çalışma saatleri azami 8 saat olacak şekilde sınırlandırıldı. Böylelikle, SSCB, dünyada 8 saatlik çalışma sınırlamasını getiren ilk ülke olmuş oldu. 1936’da kabul edilen anayasa ile de bu kez çalışma saatleri 7 saat ile sınırlandırıldı. Aynı şekilde, dünyada bu sınırlandırmayı getiren ilk ülke de yine SSCB’ydi. Emek Yasası’na göre, her işçi 1 çalışma yılını (11 ay) doldurduktan sonra 28 günlük ücretli izin hakkı ediniyordu. Bu izin hakkını da işçiler gerçek anlamda bir tatil imkânı olarak değerlendirebiliyorlardı. Günümüzde bir yılın sonunda 2 haftalık izin alabilen bir işçi için tatil tanımı, yol parasını denkleştirebilip memlekete gitmekle sınırlıyken; SSCB’de işçiler sanatoryumlara gidip tatil haklarından faydalanabiliyorlardı. Sanatoryumlar, sağlık öncelikli dinlenme merkezleri olarak işlev görüyordu. Böylelikle işçiler 1 yıllık çalışmalarının yorgunluğu gerçek anlamda üzerlerinden atabilme imkânı bulabiliyorlardı.
Devrimin birinci yılında işçilerin ücretleri önceki yıla oranla 2 kat artmıştı. Ancak SSCB’de yaşam seviyesi yalnızca sahip olunabilen maddi ihtiyaçlar (yiyecek, içecek vb) ile belirlenmezdi. İşçiler aynı zamanda maddi olmayan (sağlık, eğitim, kültür vb) ihtiyaç maddelerine de ücretsiz bir şekilde erişebiliyorlardı.
İNSANCA YAŞAM, SOSYALİST ÜRETİM
Günümüzde işçilere yönelik saldırının bir boyutu da patronların başvurduğu ücretsiz izinlerdir. Bugün, bir işçinin sağlık hakkına erişiminden bahsetmek güç. Ancak, SSCB’de herhangi bir işçi hastalandığı takdirde bir klinikte tamamen ücretsiz bir şekilde tedavi olabilirdi. Üstelik tedavi süresince, klinikte kalacağından paraya ihtiyacı olmasa bile, ücretini almaya devam ederdi.
Kapitalizmde, işçiler “kalifiye” olmak için birbirleri ile çetin bir mücadeleye girişirler. Ancak “kalifiye” olmak bile sistemin izin verdiği düzeyde sınırlıdır. “Kalifiye” olabilen işçi, hala, her koşulda kendisinden çok patronuna zenginlik sağlamaya devam eder. Sosyalizmde ise, kalifiye olmak için bir mücadele gerekmez. Kalifiye olmak, işçiye, devleti tarafından garantilenmiş bir haktır zaten. Hatta ulusal bir görevdir de aynı zamanda. Kapitalizmin işçileri, kendi emeğine ve kendi emeğinin ürününe yabancılaştıran ve öteki insanlara yabancılaştıran bu süreç SSCB’de yaşanmıyordu.
Tartışmanın bizi getirdiği noktada, sonuç yerine denebilecek olan şey şudur: Kapitalizm alternatifi olmayan bir toplumsal sistem değildir. Aynı şekilde, kapitalizmin sömürüsü, kar uğruna işçilerin kurban edilmesi de insanlığın doğasını yansıtmamaktadır. SSCB deneyimi bizlere nasıl bir dünyanın mümkün olduğunu göstermiştir ve bugün hala göstermeye devam etmektedir. Bu deneyim, insanlığın arkasında, geçmişinde bırakmış olduğu bir deneyim de değildir üstelik. Önümüze ve geleceğimize ışık tutan bir deneyimdir bu deneyim. Bu deneyimi hayata geçirmek de geleceğimizi kendi ellerimize almak ve onun için mücadele etmekle mümkündür.
Kaynaklar
https://www.evrensel.net/haber/338443/sovyetlerde-isci-olmak-neden-guzeldi
https://www.evrensel.net/haber/370903/sovyetler-birliginde-calisma-saati-duzenlemeleri
https://www.evrensel.net/haber/337369/insanca-bir-yasam-icin-yine-ve-yeniden-sosyalizm
“SSCB’de Yaşam Koşulları”, Çeviri: Hüseyin Saydam, Aralık 1998, Özgürlük Dünyası
“Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Tarihi”, Hazırlayan: Olcay Geridönmez, 2018, Kor Kitap
“Politik Ekonomi Ders Kitabı Cilt:2”, SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi, İnter Yayınları