Güvenliğe öncelik veren reklamların arka planı
Televizyon veya telefon karşısında her gün karşımıza çıkan “iyi günler geri gelecek” reklamlarını hepiniz görmüşsünüzdür. Peki bu reklamlar sadece duygusal mesajlarıyla mı değerlendirilmeli?
Cemre KAVALA
Kocaeli
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ülkemizde de görülmeye başladığı günden beri “evde kal”, “fiziksel mesafeni koru”, “fiziksel izolasyona dikkat edelim” cümleleri hayatımızın rutini haline geldi. Çeşitli devlet kurumlarından şirketlere, firmalardan küçük esnafa kadar herkes bu çağrıları binlerce kez yineledi. Birçok marka da bu çağrılardan reklam yapmaktan geri durmadı. Bu yazıda biraz da bu markaların reklamlarını ve o reklamların arka planlarını inceleyeceğiz. İlk önce araba üretimi yapan Mercedes-Benz firmasına bakalım. Mercedes’in reklamı evin önündeki bir araba görüntüsüyle başlıyor. “Güvenliğe öncelik veren bir Mercedes daha.” sözünün arkasından bir siyah ekran beliriyor ve itfaiyecilere, eczacılara, kasiyerlere, kuryelere, güvenlik güçlerine ve tüm sağlık çalışanlarına bir teşekkür mesajı. Sorumluluk alanlara, evde kalanlara bir teşekkür mesajı daha. İnsanlara evde kal çağrısı yapıldığı bu günlerde zorunlu hizmet oldukları için çalışmak zorunda kalan bu iş kollarına teşekkür etmenin kötü bir yanı yok tabi ki de. Asıl bakmamız gereken yer bu reklamı yapan firmanın fabrikaları. Mercedes 23 Mart’ta üretime ara verdi, 20 Nisan’da üretim başladı. Üretime devam eden fabrikada işçiler arasında pozitif vakaların olduğu söyleniyor. İşçilerin hat başında, serviste, yemekhanede fiziksel mesafeyi koruma şansı yok. Korunmanın mümkün olmadığı ve pozitif vakaların olduğu bir durumda üretimin devam etmesine işçiler tarafından tepki gösterildi. İşçilerden biri “Bizler 6 ay dahi çalışmazsak Mercedes en fazla karından zarar eder. Ama bu karardan dolayı bizler ölümle sonuçlanan vakalar yaşayabiliriz.” dese de patronun çok umrunda değil. Reklamında “evde kalamayanlara” teşekkür eden Mercedes kendi işçilerinin de evde kalmasına izin vermiyor.
PATRONLARIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
Bir diğer reklam, Koç Holding’in reklamı. Reklamda “iyileşeceğiz” vurgusu baskın. İnsanların bir arada olduğu, havuzda, arabada, iş yerinde olduğu günlerden görüntüler geçiyor. Daha güzel günlerin geleceği, her şeyin şimdikinden daha iyi olacağı vurgulanıyor. Ancak o güzel günler nasıl gelecek? Koç Holdinge bağlı Arçelik firmasının reklamına da bakalım. 65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağına vurgu yapılıyor. “Önce büyükler” reklamın teması. Artık yaşlıların düşünülmesi gerektiği belirtiliyor. Servisle montaj hizmetinde önceliğin 65 yaş üstü müşterilerde olduğu, eğer isterlerse onların market alışverişlerini de yapacaklarını belirtiyor. Arka planına bakmadığımızda bu yardımsever tutumu gönlümüzü hoş ediyor. Ancak gerçekler öyle değil. Arçelik fabrikalarına dönüp bir bakalım. Gebze’de bulunan Arçelik LG fabrikasında pozitif vaka tespit edildiğinde üretime sadece iki gün ara verildi. Sadece testi pozitif çıkan işçilere 14 gün izin verildi. Bu aradan sonra ise üretim hız kesmeden devam etti. Üretim devam etmesi işçilerin endişesini her geçen gün arttırıyor. Çünkü fabrika içinde fiziksel mesafeyi koruyabilmek pek de mümkün değil. Ankara’da bulunan Arçelik fabrikasında da durum pek farklı değil. İşçiler hala üretimin devam etmesine, üstelik sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen devam etmesine tepkililer. Bir işçi “Bizim virüs tehlikemiz yok galiba, baksanıza un üretmekle bulaşık makinesi üretmek arasında bir öncelik farkı yok. Resmen üretim her şeye rağmen sürsün.” diyor. Hem de sokağa çıkma yasağına rağmen özel izinle üretime devam ediyor. Bir önceliği olmayan, temel ihtiyaç olmayan bulaşık makinesi salgın döneminde neden üretilir?
Sorumuzu sonra cevaplamak üzere bırakırken bir başka firmaya geçiyoruz; Gratis. Gratis’in yayınlanmış bir reklamı olmasa da girdiğimiz herhangi bir sitede sayfasının sağından solundan kendini belli edecek reklamları her yerde. Gratis 19 Mart’ta şubelerini kapattı ancak, internet üzerinden satış devam ettiği için depoları hala çalışıyor. Tuzla’da bulunan deposunda kısa çalışma ödeneğine geçtikleri için haftanın üç günü çalışsalar da virüs tehlikesi ile hala karşı karşıyalar. Üstelik 3 işçinin koronavirüs testinin pozitif çıkması endişeleri arttırıyor. Bu yaşananlara rağmen indirim reklamları her yerde gözümüze çarpıyor.
Mağazalar şubelerini kapatmış olsa da internetten satışları devam ediyor. İnternetten satışların oranı da her geçen gün artıyor. Bu satışların devamı en çok depo ve kargo çalışanlarını etkiliyor. Gün içinde daha fazla eşya ve insanla temas etmek zorunda kalan kargo çalışanları evde kalamayanlardan oluyor.
HAYAT EVE SIĞMIYOR
Belki gözümden kaçan, başka mesajlar veren pek çok reklam vardır. Ancak birkaç örnek bile bize sunulan o mutlu tablonun arkasındaki durumu gösteriyor. “Evde kal” çağrılarının işçiler açısından karşılık bulması mümkün değil. Çünkü patronlar sistemin çarklarını döndürebilmek için üretimi durdurmuyor. Üretim duran yerlerde de ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği ile yükü yine işçilerin sırtına bindiriyor. Ekonomik kriz salgınla beraber daha da derinleşirken hayat eve sığmıyor. Çünkü her gün kaynaması gereken bir tencereye, başımızı sokacak bir eve, karnımızı doyurabilmek için ekmeğe ihtiyacımız var. Evde daha fazla olmanın sonucu “sağlığımızı koruma” hissinden çok “Bu ay da fatura kabarık gelecek” hissi oluyor.
“Bir önceliği olmayan, temel ihtiyaç olmayan bulaşık makinesi salgın döneminde neden üretilir?” Sorumuza geri dönecek olursak, içinde bulunduğumuz kapitalist sistem bunun cevabını veriyor. Patronlar sistemin çarklarını döndürebilmek, karlarını arttırabilmek için işçilerin sağlığını yok sayarak üretime devam ediyorlar. Gerekli önlemler alındığını söyleseler de bantta fiziksel mesafeyi koruyabilmek ne kadar mümkün olabilir? Çözümün evde kalmak, fiziksel mesafeyi korumak olduğunu söyleyenler sokağa çıkma yasağında bile fabrikaların çalışmasına izin veriyorlar. Asıl çözüm çalışanların sağlığının güvenceye alınmasıdır. Bugün “evde kal” reklamlarını yapan firmalar çalışanlarına ücretli izin vermelidir. Çünkü bugün ihtiyacımız olan şey ne Mercedes’in bir arabası ne de Arçelik’in bir bulaşık makinesi. Bugün ihtiyacımız olan şey üretimin zorunlu olduğu alanlar dışında faaliyetin durdurulması ve herkese test yapılmasıdır.
Evrensel'i Takip Et