28 Nisan 2020 16:01

“Frances Ha"

“Sözlü dil insanları birbirinden ayırıyor. Dansta ise; gözlerle, ellerle, tenle dolaysız bir bağ kuruluyor."

Afiş: Frances Ha filmi afişi

Paylaş

Asya TÜRKKAN

Ege Üniversitesi

“İnsanlar birbirlerini dansla derinlemesine anlayabilirler. Sözcüklerle her şey arapsaçına dönüyor. Sözlü dil insanları birbirinden ayırıyor. Dansta ise; gözlerle, ellerle, tenle dolaysız bir bağ kuruluyor." demiş Maurice Bejart. Bugün 29 Nisan Dünya Dans Günü ve bugün hepimizin düşüncelerimizi etnik, dini, siyasi köken ayırt etmeden özgürlükle ifade ettiğimiz sanat biçimi olan dansı “dans ederek” kutladığımız gün.

NORMALE DİRENEN BİR KARAKTER: FRANCES

Bugünün 29 Nisan’da kutlanmasının sebebi modern balenin kurucusu Jean-Georges Noverre’nin doğum günü olması. Size önereceğim film; içinde dans etmeyi çok seven, sokaklarda dans eden, hayatındaki pozitif tavrı dansıyla ifade eden ve her zaman hayallerinin peşinden devam etme gücü bulan Frances Ha. Başroldeki Greta Gerwig’in bir modern dansçıyı canlandırdığı dans çevresinde ilerleyen ama ana teması daha çok bir kadının büyükşehirde hayatta kalma mücadelesini anlata bir film. Yönetmenliğini bu sene Marriage Story ile en iyi özgün senaryo dalında Oscar’a aday olan Noah Baumbach yapıyor. Senaryosunu ise başrolde izlediğimiz bu sene Little Women ile en iyi uyarlama senaryo dalında Oscar’a aday olan Greta Gerwig ve Noah Baumbach beraber yazıyorlar. Kahramanımız Frances 20’li yaşlarının sonunda bir kadındır. Bir dans firmasında amatör bir modern dansçıdır ve kendini bu konuda geliştirmek istemektedir. En yakın arkadaşı ve “aynı kişiyiz” dediği Sophie ile beraber yaşamaktadır. İstemediği bir işte kalamayan “normal” yoldan gitmeye direnen çocuksu, hayalperest bir karakter Frances.

“ÇIKILABİLİR” KADIN KALIPLARI DIŞINDA

Koreografisine hazırlandığı gösteriye çıkamayacağını öğrenir ve uğruna sevgilisiyle yaşamaktan vazgeçip beraber yaşadığı ev arkadaşı Sophie sevgilisiyle yaşamak için evden ayrılmaktadır. Dans firmasından aldığı gelir yeterli olmayacağı için filmde kendisinin de söylediği gibi “gerçek bir insan” olması gerekmektedir. Film boyunca parasız kalır, kalacak yer bulamaz ama hayallerinin peşinden gitmeye devam eder. Ailesinin yanına döner, kafa karışıklıkları yaşar ve hayallerinin şehri Paris’e gider. Okuduğu kitaplar, arkadaşlık ve romantik ilişkilerindeki çocuksu ve umutsuz tavrı “undateable” yani “çıkılamaz” kavramını oluşturuyor. Bu kavram günümüz toplumundaki “çıkılabilir” kadınla ilgili belli çizgileri ve kalıpları fark etmemizi sağlıyor ve Frances’i bu kalıpların dışında görüyoruz. Film bana son sahnesine kadar normal yolu mu tercih etmeliyiz yoksa hayallerimizi mi takip etmeliyiz? gibi soruları sordu, bunları sorgulattı. Siyah beyaz eski filmleri anımsatan, çocuksu baş karakterin bazen komik bazen dramatik halleriyle dolu gerçekçi bir film. Ben izlerken çok keyif aldım. Pek çok kadın arkadaşımın bulacağı gibi kendimle çoğu yerde özdeşleştirdim. İçinde daha fazla dans olan performanslar izlemek istiyorsanız, modern dans koreografi ve Tanztheater yani dans tiyatrosunun kurucusu Pina Bausch’un eserlerini inceleyebilirsiniz.

ÖNCEKİ HABER

Kolektif bir sanat denemesi: M4NM

SONRAKİ HABER

Olana merhaba, olmayana elveda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa