Olana merhaba, olmayana elveda
"Herkes üniversite okumak zorunda değil" diyen bir Milli Eğitim Bakanın olunca bu çözüm yolu o kadar da şaşırtıcı gelmiyor.
Görsel: pngtree
Birhat ATEŞ
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Büyükler anlatırdı ne zorluklarla okula gittiklerini. “Köyde okul yoktu onca yolu karda kışta yürürdük hep” derlerdi. O yolu gidemeyenler de varmış. Onlar hiç okul yüzü görememişler. Bahsettikleri 60’lar 70’ler tabii... Günümüzde öyle mi? Şu korona illetine rağmen televizyondan, internetten dersler devam ediyor. Yatağından kalkıyorsun, yürüyeceğin taş çatlasa yirmi adım. Açıyorsun televizyonu, bilgisayarı ve okuldasın. Bu şekilde herkes eğitimini alıyor. Her şey güllük gülistanlık gibi gözükse de asıl olan bunlardan çok uzak. Evinde bilgisayarı, interneti olmayan üniversite öğrencileri eğitimine devam edemiyor. Hocalarının verdikleri ödevleri yapamıyorlar. Tabii virüsle mücadelede Avrupa'yı, Amerika'yı kıskandıran iktidar bizi bu noktada da çözümsüz bırakmıyor. Elinde imkân yoksa okulunu dondur diyor. "Herkes üniversite okumak zorunda değil" diyen bir Milli Eğitim Bakanın olunca bu çözüm yolu o kadar da şaşırtıcı gelmiyor. Oysa ranta ayrılan devlet bütçesiyle imkânı olmayan öğrencilere altyapı desteği sağlamak varken onları bir dönem eğitimlerinden ve arkadaşlarından uzaklaştırmak çözüm olmanın yanından bile geçmiyor. Aradan yıllar geçiyor ama bazı şeyler hiç değişmiyor. Düzen bir kez daha “Olana merhaba, olmayana elveda” diyor. Buna karşı yapmamız gereken ise zamanında büyüklerimizin sormadığı o soruyu sormak. Bu köyde neden okul yok?