Muhtarlar Aliağa ve Menemen halkının salgın dönemini anlattı

Eren SARAN
Turan KARA
İzmir

Koronavirüs döneminde, yardım dağıtmak ve mahalle halkının sorunlarıyla ilgilenmek durumunda kalan muhtarlar, Aliağa ve Menemen’de halkın öne çıkan sorunlarını değerlendirdi.

Aliağa Muhtarlar Derneği Başkanı Sevil Köse ve Menemen İstiklal Mahallesi Muhtarı Hüseyin Özbey koronavirüs döneminde artan işsizliğe ve yoksulluğa dikkat çekti.

65 yaş üzerine sokağa çıkma yasağının başlamasının ardından vefa kurulunun ilk toplantısını gerçekleştirdiğini ve Aliağa Muhtarlar Derneğinin de bu kurulda olduğunu belirten Sevil Köse, organize bir şekilde 65 yaş üstü vatandaşların gıda, maddi yardım, ilaç gibi ihtiyaçlarının tespit edilerek, gerekli düzenlemelerin yapıldığını, maaş çekme sorunun da yetkilendirmeyle giderildiğini aktardı.

Muhtarlar olarak Aliağa Belediyesinin kendilerine salgın başladığı günden bu yana düzenli olarak gönderdiği maskeleri de dağıttıklarını söyleyen Köse “Vefa kurulunun içinde sosyal dayanışma müdürü de var, bu insanlar oraya başvuruyorlar, bu durum yukarıya bildiriliyor ve yukarısı karar veriyor ama tam olarak kriter nedir bilemiyoruz. Kişinin yardımı alabilmesi için

mesela başvuru yaptığında sigortası olmaması gerekiyor. Gıda kolisi yardımı ve ödeneklerine göre 200-300 TL civarında bir para yardımı. Koli yardımını belediye çok iyi organize etti, onu sorgusuz sualsiz yapıyorlar” dedi. 65 yaş üstüne gelen ilk 1000 TL’lik yardımın merkezi yönetimin belirlediğini ve direkt olarak kişinin isimlerine yattığını ifade eden Köse, “Listeler buraya gönderildi ve o listelere göre dağıtıldı. Geçen hafta da işsizlere bir 1000’er lira yine merkezi yönetimce belirlenmiş ve gönderildi. Bu yardımlar da, (Muhtemelen daha önce de sosyal yardımlaşma vakfından yardım alan kişilerdir,) bilgiler de yine büyük ihtimalle vakıf aracılığıyla tespit edildi” diye konuştu.

‘VATANDAŞIN SIKINTISINI İLK ELDEN BİZ DİNLİYORUZ’

Vatandaşın önce kendilerine geldiğini ve yaşadıkları sıkıntıları ilk elden muhtarlara anlattıklarına dikkat çeken Köse, “Vatandaş ilk önce bizi buluyor, bize anlatıyor, biz yönlendiriyoruz onu; şuraya git, şurayı ara. Rahatlıyor da bize anlatınca, psikologluk da yapıyoruz bir yandan. Moral bozuk, dışarıda hastalık var bir de maddi zorluk girince işin içine, psikolojik olarak bozuklar. Önce onları tedavi ediyoruz biz burada sonra gerekli yerlere yönlendiriyoruz, ondan sonra artık ne olabiliyorsa oluyor. Tabii insanların can alıcı sıkıntılarını dinlemek, işsiz kaldığını görmek bizi yıpratıyor” dedi.

‘İNSANLAR SALGINI UNUTTU, GEÇİM DERDİNE DÜŞTÜ’

Aliağa’da salgın döneminde ortaya çıkan en önemli sorunun işsizlik olduğuna da değinen Köse, işten çıkarılıp kirasını ve faturasını ödeyemeyen, karı koca işten çıkarılan, iş yerini kapatmak zorunda kalan esnaf, ücretsiz izne gönderilen işçilerin bu süreçten en çok etkilenen kesimler olduğunu dile getirerek, kendilerine bu şekilde gelen çok sayıda vatandaş olduğunu belirtiyor. Kadınların ise evde çocukları ile vakit geçirmesinin oldukça zor olduğunu söyleyen Köse, “Çocukların eğitiminin evden, internet üzerinden yapılması anneleri dara düşürmüş. Ödev yaptırma, çocuk anlamıyor, ben tekrar anlatıyorum, sürekli ödev yapıyoruz evde, ara ara oyunlar oynuyoruz diyorlar. Az önce bir kadınla görüştüm, ‘Evde saklambaç oynuyoruz’ dedi mesela. Annelerin en büyük sıkıntısı şu anda bu. Tabii maddi sıkıntının da işin içine girmesi eşler arasında da gerginlik çıkmasına neden oluyor. Benim gözlemlediğim şu anda insanlar hastalığı unuttu, geçim derdine düştü. En önemli nokta bu, başka yok bir şey” diye konuştu.

İnsanların günübirlik yaşadıklarını, belediyenin ya da kurulların gerekli yardımları yaptığını ama bunun yeterli olmayacağını söyleyen Köse, sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının ve çeşitli derneklerin de elini taşın altına koyması gerektiğini belirtti. Köse, “Bize getiriyor 10 tane koli, biraz para bırakıyor, biz dağıtımını yapıyoruz ama herkes maddi sıkıntıya düştüğü için bu yeterli olmuyor. İnsanların zor zamanlarında yanlarında olmaları gerekir. Bütün muhtarlar aynı durumdayız, hepimiz adına konuşuyorum. Şahısların getirdiği zaten yetmeyecektir, belediye de nereye kadar yürütebilecek. O yüzden sivil toplum örgütlerinden de fedakarlık gerekiyor” dedi.

‘ARA İŞLER YAPANLAR SÜREÇTEN DAHA ÇOK ETKİLENDİ’

Menemen İstiklal Mahallesi Muhtarı Hüseyin Özbey de yapılan yardımların mahalle halkı için yetersiz kaldığına değindi. Özbey, “Bizim mahallemizde 100’e yakın kişi, devletin 1000 liralık yardımından faydalandı. Ayrıca büyükşehir belediyesi erzak yardımı dağıtıyor. İhtiyacı olan vatandaşlar geliyor. Başvuran 50-60 hane var. Kaymakamlığın muhtarlar masası var, oradan irtibat kuruyoruz. Bize yapılan başvuruları kaymakamlığa iletiyoruz. Daha çok önceden beri sosyal yardım alan vatandaşlar ihtiyaçlar için başvuruyor ancak şu dönemde inşaat işçileri, ara işler yapanlar, ev işlerine giden kadınlar ve emekliler çok zor durumda” dedi.

‘GÖNÜLLÜLER İLE İHTİYAÇ SAHİPLERİ ARASINDA KÖPRÜ OLUYORUZ’

Gönüllüler ile ihtiyaç sahiplerini buluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Özbey, “1800 lira emekli maaşı alan, 750 lira kira veren 3 çocuklu bir aile var. Faturaları şusu busu da var daha. Hiç bir iş yok, yapacak bir şeyleri yok. Bir başka ailede kadın ev işlerine gidiyordu, adam da inşaatta çalışıyordu. İşlerine güvenmişler biraz kredi çekmişler ama şimdi iş güç yok çaresizler. Başvuru yapıyorlar. Bir yandan da gönüllüler de var, arıyorlar pazar yapmak istiyorum bir aileye, var mı kimse diyorlar onlara ulaştırıyoruz gelen teklifi. Mesela 5 kişilik bir öğretmen grubu 6 aileye yardım etti. Bazen de yardım paketi diye getiriyorlar içinde 60 liralık ihtiyaç ya var ya yok, reklama dönüştürmüş ama insanlar ona bile sevinecek durumda, çünkü yok” diyerek sürecin mahalle halkı için sıkıntılı olduğunu aktardı.

Esnafların dükkan kapatmak zorunda kaldığını vurgulayan Özbey, yardımla sorunun çözülemeyeceğinin, kalıcı bir çözüm için işe ihtiyaç olduğunun altını çizdi.