29 Nisan 2020 04:16
Son Güncellenme Tarihi: 29 Nisan 2020 08:59

İzmir Tabip Odası ve SES İzmir Şubesi: Açıklanan rakamlar halkı rehavete düşürmemeli

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca koronavirüs vaka sayılarının düştüğünü açıklarken, İzmir Tabip Odası ve SES İzmir Şube azaldığı söylenen rakamların halkta rehavet yaratmaması gerektiğini söyledi.

Fotoğraf: Fatemeh Bahrami/AA

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
Eda AKTAŞ
İzmir

Koronavirüs salgınının etkisi ülkede Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklanırken son günlerde vaka sayılarında düşüş olduğu belirtildi. Ancak düşüşün, vaka sayılarının neye göre belirlendiği hala muamma. İzmir Tabip Odası Sekreteri ve SES İzmir yönetim kurulu üyesi azaldığı söylenen rakamların halkta rehavet yaratmaması gerektiğini söyledi. 

İzmir Tabip Odası Sekreteri Lütfi Çamlı, Bakanlığın açıkladığı vaka sayılarındaki kriterin ne olduklarını bilmediklerini söyleyerek, “Bakanlık açısından sadece koronavirüs testinin pozitif çıkması bir kriter olarak algılanırsa bu tüm vakaları açıklamada yeterli olmaz. Neden yeterli olmaz? Test, olguların yaklaşık yüzde 60’ında pozitif çıkıyor, kalan yüzde 40’ında çıkmıyor. Dolayısıyla test negatif olup da BTS ya da klinik öyküleri tipik koronavirüsü gösteren olgular ne yazık ki koronavirüs hastası olarak kabul edilmiyor. Hatta bu yüzden ölseler bile… Yani klinikleri, tomografileri şiddetle desteklese bile. En son Silifke’de olan meslektaşımızın öyleydi. O yüzden bakanlıktaki sayılar da daha az gibi görünebilir. Ama biz bu şekilde bts’i pozitif, kliniği pozitif şekilde takip edilen olguları da hasta olarak kabul edebiliyoruz. Kimi hasta kabul edip kimi etmediğimiz tartışılır” diye konuştu.

“SAYILAR GERÇEĞİ NE KADAR YANSITIYOR?​”

Hastalığın yaygınlığının yapılan test sayısının fazlalığıyla anlaşılacağını belirten Çamlı, “Ne kadar çok test yaparsanız o kadar çok vaka yakalama imkanınız olur. Çünkü olguların bir kısmının hiçbir şikayeti yok. Bir örnek vereyim, Aile Sağlık Merkezi’nde çalışan bir doktor hasta oluyor, eşi de bir başka ASM’de çalışıyor ve hiçbir şikayeti yok. Ama test yapıyorlar eşi de koronavirüs hastası çıkıyor. Onun üzerine eşinin çalıştığı ASM’de de diğer çalışanlara bakılıyor onlardan da hiçbir şikayeti olmayan 2 hemşire, 1 doktor pozitif çıkıyor. Dolayısıyla şikayeti olmayıp da korona hastası dolaşan semptomsuz ya da herhangi bir klinik özelliği olmayan olgular da var. Testi iki kez negatif çıkıp üçüncüde pozitif çıkanlar var. Bu koronavirüsün yaygınlığını saptamak öyle çok kolay değil. O sayılar ne kadar gerçeği yansıtabiliyor?​” dedi.

ACELECİ BİR AÇIKLAMA

“Bakanlık sayı azalıyor derken bence çok aceleci bir açıklama yapmış oluyor. Kesinlikle rehavete kapılmak için çok erken” diyerek sözlerini sürdüren Çamlı İzmir’deki hastanelerin doluluk oranına ilişkin müdürlük tarafından bilgiye ulaşamadıkları için net olmadığını söyleyerek, “İyileşenler olduğu gibi yeni yatanlar da oluyor. Rehavet havası için çok erken ve bu çok tehlikeli olur” diye ekledi.  Hastalığın nasıl bir seyir edeceği konusunda da bilgi olmadığını belirten Çamlı, “Hastalık ikinci dalga yapar mı sonbaharı bulur mu? Bu konuda bilim adamlarının değişik görüşleri var, bunlardan biri Haziran başı. Ama bunun kesinliği, kanıtlanmış bir doğruluğu yok bu spekülatif bir tahmin. Kimse söyleyemez, gelecek hafta vaka sayısının artıp artmayacağını. Ancak Türkiye’de söylenen vakanın üstünde vaka olduğu kesin” dedi.

Son olarak Çamlı, “Birincisi, sağlık çalışanları riskli bir alanda çalışıyorlar ve sağlıkçılara şiddet uygulayan unsurlar var. Önceki gün Trabzon’da bir hekime oksijen tüpüyle saldırdılar, bunu anlamak gerçekten mümkün değil, çok can yakıcı. Can siperhane çalışan sağlıkçılardan ne isteniyor? Bunu anlamak gerçekten çok zor. İkincisi de, hastalananlar, yoğun bakımda yatanlar ve hayatını kaybedenler var. Bu insanlar sağlık hizmeti verirken bu hastalığa yakalandı. Bunların iş kazası olarak bildirilmemesi, meslek hastalığı olarak görülmemesi çok üzücü. Şuana kadar İzmir’de böyle bir bildirim yok. İnsanların can güvenliğini sağlayamıyoruz en azından gelecekteki haklara engel olmamak lazım” diye konuştu.

“COVİD-19’DAN ÖLENİN DAHİ BU YÜZDEN ÖLDÜĞÜ TESPİT EDİLEMEZKEN…”

SES İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Ulaşoğlu ise Sağlık Bakanlığının açıklamasını kayda değer bulmadıklarını söyleyerek, “Çünkü Mersin’de ölen tabip arkadaşımızın pnömoniden öldüğü duyuruldu ama aslında Kovid-19’dan öldüğü ortada. Kovid-19’dan ölenin bile bu yüzden öldüğünün tespit edilemediği bir ortamda Sağlık Bakanının açıklamasını çok doğru bulmuyoruz. Özellikle çabalıyorlar üçlü rakamların altına düşsün diye 99 olarak açıkladılar. Biz kaygılanıyoruz bu konuda” dedi. Daha net açıklamalarının olması gerektiğini ifade eden Ulaşoğlu, “Bilim kurulu Türkiye’de yüzde 25’i doğal bağışıklığını ilan etti dedi. Yüzde 25’i, 22 milyon nüfusa neredeyse denk gelir, öyleyse bakanlığın yüz bin açıkladığı rakamın neresinde bu? Ona oranladığımız da neye göre yüzde 25 doğal bağışıklık oldu neye göre bu verileri açıklıyorsunuz bunlar soru işareti” diyerek bu bilgiler bildiği halde paylaşılmıyorsa bunda da sorun olduğunu vurguladı.

GÖZDEN ÇIKARILAN İŞÇİ SINIFI

Açıklamaların halkta rehavete de yol açabileceğini söyleyen Ulaşoğlu, “Yani burada sadece sermayeyi, ekonomiyi düşünüyor olabilirler ancak halkı daha çok gevşetebilir, ölüm oranlarını arttırabilecek bir durum. Ölümde de gözden çıkardığı ilk işçi sınıfı olduğu göz ardı edilmemesi lazım. Sokağa çıkma yasaklarında işçi sınıfının çalışıyor olması, özel izinlerle fabrikaların açık olması gözden çıkarılan grubun işçi sınıfı olduğunun bir belirtisidir” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Edremit’te 1 Mayıs kutlamasına önce yasak sonra izin

SONRAKİ HABER

Ekonomik güven endeksi nisanda yüzde 44,1 düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa