30 Nisan 2020 19:21

1 Mayıs ruhuyla mücadeleye!

​​​​​​​Tezkoop-İş Samsun Şube Başkanı Tarık Sayın yazdı: Bu saldırılara karşı koyabilmek için işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışması, her zamankinden büyük bir önem taşıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Tarık SAYIN
Tezkoop-İş Sendikası Samsun Şube Başkanı

Tezkoop-İş Sendikası olarak Kovid-19 sürecini yakinen takip ediyor, izlenimlerimiz neticesinde gerekli müdahaleleri yapıp önlemleri almaya çalışıyoruz. Bu yıl 1 Mayıs’ı, kapitalizmin belki de tarihinin en büyük krizini yaşıyorken karşılıyoruz. Tüm ülkelerde fabrikalar ve işyerleri kapanıyor, tarım işletmeleri bile faaliyetlerini minimuma indirmek zorunda kalıyor. Buna paralel olarak devasa bir işten atma saldırısı yürürlüğe sokuluyor. Önümüzdeki dönemde en az 200 milyon işçinin daha işsiz kalması bekleniyor. İşten atılmasa da ücretsiz izne çıkarılan milyonlarca işçi sefalet ücretleriyle geçinmeye zorlanıyor, ücretler fiilen düşürülüyor. Sendikal haklar tırpanlanıyor, grev ve toplu sözleşme süreçleri askıya alınıyor. Diğer taraftan her türlü kaynak dev tekelleri kurtarmak için onların kasalarına aktarılıyor.

Paranın gücünü elinde bulunduranlar; gerek iktisadi çöküşü, gerekse de onu kontrol altına almak üzere attıkları adımları perdelemek için koronavirüs salgınını da kullanıyorlar. Ekonomik çöküşün kapitalist işleyişten değil, virüs salgını nedeniyle alınan tedbirlerden ve ekonominin bilinçli şekilde uykuya yatırılmasından kaynaklandığı yalanına sarılıyorlar. Dişimizi sıkıp acı faturaya razı gelirsek, salgının bitmesiyle her şeyin tekrar rayına oturacağını vadediyorlar. Yalan söylüyorlar. Yalanları ne kadar büyük, ilan ettikleri önlem paketleri ne denli can yakıcıysa, koronavirüs paniğini de o denli körüklüyorlar. İnsanları can derdine düşürüp, birbirinden uzaklaştırmaya, izole etmeye çalışıyorlar. Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin diyorlar. Tüm dünyada estirilen virüs terörü sayesinde kendilerini “virüs savaşı”nın komutanları olarak lanse ederken, hakkını aramak için bir araya gelmeyi peşinen halk sağlığına tehdit olarak damgalıyorlar.

Tüm bunlar tek bir anlama geliyor: Can çekişen kapitalizm, insanlığa kabusu yaşatmaktadır. Uluslararası finans-kapitalin zirvelerinde kapitalist sömürü sistemini nasıl ayakta tutabileceklerine dair hararetli tartışmalar yürüyor. Bu zirvelerde yaşanan “Sürdürülebilir bir kapitalizm” arayışının temelinde, kapitalizmin yarattığı muazzam eşitsizlik ve çelişkilerin “Toplumsal patlama tehlikesi”ni alabildiğine arttırmasından duyulan korku yatmaktadır. Zira birkaç ay öncesine kadar dünya meydanları emekçilerin isyan ateşleriyle yanıyordu. Kapitalist saldırı programlarına, kapitalizmin doğurduğu eşitsizliğe, yoksulluğa, işsizliğe karşı on milyonlarca emekçi ayağa kalkmıştı. Çeşitli ülkelerde militarizme ve antidemokratik uygulamalara karşı ayağa kalkan emekçiler, cinsel baskı ve ayrımcılıktan bunalan kadınlar, ekolojik krize karşı egemenlerin politikalarına başkaldıran gençler de bu isyan dalgasına eklenmişti. İleri kapitalist ülkelerde antikapitalist hissiyat gelişirken, ABD gibi dünya gericiliğinin ve sömürgeciliğinin kalesi olarak bilinen bir ülkede bile emekçiler arasında artık bu düzenden kurtulma fikri itibar kazanmaya devam etmekteydi.

1 Mayıs meydanları ölüm sessizliğinde!..  Çünkü Kovid-19 salgını bahanesiyle insanlık bir korku tüneline sokulmuş durumda. Yönetenler; “Canını seven başkalarından uzak dursun” diyerek işçileri daha da birbirinden uzaklaştırmakta, dayanışmayı, örgütlülüğü ve mücadele azmini kırmaya çalışmaktalar. Salgın bahanesiyle herkesi gönüllü olarak evlerine kapanmaya zorluyor, grevleri, gösterileri ve bir araya gelmeyi yasaklıyorlar. Bu iğrenç psikolojik savaş şimdilik etkili de oluyor. Peki nereye kadar? Akıl sınırlarını zorlayacak kadar abartılan hastalık tehdidiyle yarattıkları ortamda egemenlerin her türlü melun planlarını hayata geçirmeye çalıştıklarını, korkuyla sinip eve kapanmanın hiçbir sorunu çözmeyeceğini alın teri ile kazananlar eninde sonunda görmeyecekler mi? Tabii ki sermayenin iktidardaki temsilcileri de insanlığı sonsuza kadar korku tünelinde tutamayacağını bilmektedir. Çaresizlik içerisinde zaman kazanmaya, sömürü düzenini tahkim etmeye, düzeni yıkacak isyan dalgalarına karşı hazırlık yapmaya çalışmaktadır.

Dünya işçi sınıfı, sendikalar ve emek hareketi büyük bir sınavla karşı karşıyadır. Bu süreçte sendikamız da genel başkanı ve merkez yönetimiyle, şubeleriyle ilk günden kriz masası oluşturarak salgın paniğine karşı tutum almıştır. İşçi ve emekçilerin eşi görülmedik ağırlıkta ve küresel ölçekte eş güdümlü bir saldırı altında bulunduğu bugünlerde, bu saldırılara karşı koyabilmek için işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışması, her zamankinden büyük bir önem taşıyor. Bizler biliyoruz ki, insanlığa kabusu yaşatan bu düzenin bir ölüm-kalım sorunu haline dönüştüğü gerçeği bu süreçte işçiler tarafından çok daha fazla görülür hale gelecektir. Dünya meydanlarını aydınlatacak isyan ateşleri çok daha güçlü biçimde yeniden canlanacaktır. Tüm işçilerin, emeğiyle geçinenlerin 1 Mayıs’ını gelecek aydınlık yarınlar dileğiyle kutlarım.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

HRW: Kaçırılma ve işkence iddiaları soruşturulmuyor

SONRAKİ HABER

DTK VE DBP: İnfaz yasanın toplumsal ve adil olması mümkün değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa