Karagöz İncelemesi: Kukla, ustalık gerektirir
ek kişilik performans sergileyen gölge oyunu ustaları, bir anlamda usta kuklacıydılar ve seyredeni büyülerdi. Üstelik içerik olan sansürsüz olan Karagöz’e devlet büyükleri dahi ses çıkarmazdı.
Kıvanç/Wikimedia Commons (CC BY-SA 2.0)
Anıl YURDAKUL
“İlahların gölgesi olmaz”
-Grekoromen Tradisyon
Koronavirüs sebebiyle artan kısıtlamalar, ramazan ayının bir geleneği olan davulcuları da etkiledi. Tartışmalar, pide konusuyla birlikte sürerken bir diğer ramazan geleneği olan “Karagöz” ise göz ardı ediliyor. Tek kişilik performans sergileyen gölge oyunu ustaları, bir anlamda usta kuklacıydılar ve seyredeni büyülerdi. Üstelik içerik olan sansürsüz olan Karagöz’e devlet büyükleri dahi ses çıkarmazdı.
Bu tek kişilik gölge oyunları, dekor, ışık, giysi, maske makyaj, ses, şarkı, şiir gibi yardımcı öğelerle seyirciyi büyüler. Oyuncuyu bir başka kılığa hatta karşı cinse dahi dönüştürür. Gölge oyununun çıktığı yer, tüm kukla oyunlarının da çıktığı bölge olan Hindistan’dır. Fakat Karagöz oyunu Türkiye’ye nasıl geldiği bilinmemekle beraber, Metin And’a göre 16.yy’da Mısır’dan gelmiş olduğudur.
KARAGÖZ VE HACİVAT KİMDİR?
Karagöz ve Hacivat’ın gerçek kişi olup olmadığı efsaneler arasında yer alıyor. Kesin bir bilgi olmamasına karşın en bilinen söylenti Sultan Orhan zamanında Bursa’da yaptırılmakta olan bir camide Hacivat ve Karagöz çalışırken bu ikisinin sürekli atışmalarını merakla dinleyen işçiler işlerini aksatırlar, caminin yapımı da bir türlü bitmezmiş. Bunu öğrenen Sultan bu işin sorumlusu olarak bunların başlarını vurdurur ancak bundan büyük üzüntü duyar. Şeyh Küşteri, Sultanı bu acısından kurtarıp avutmak için bir perde kurdurur ve perde arkasından bunların görüntülerini oynatarak onları nükteleriyle yaşatır.
Bir başka söylenti ise ikisi Selçuklular çağında yaşamıştır. Hacivat Efeoğlu Hacı Eyvad Mekke’den Bursa’ya gidip gelen Yorkçe Halil adıyla tanınmış biridir; bu yolculuklarından birinde eşkıya eliyle öldürülmüştür. Karagöz ise İstanbul tekfurunun seyisi olup Edirne dolaylarında Kırk Kilise’den Kıptı Sofyozlu Bali Çelebi’ydi. İkisi yılda bir kez Konya’da buluşurlardı. Diğer bir görüş ise Karagöz’ün Orhaneli ilçesinde Karakeçili aşiretinden Kara Oğuz adını taşıyan bir köylü olduğu, sonra bunun Kara Öküz’e oradan da Karagöz’e çevrildiği, Hacivat’ın ise Hacı İvad Paşa olduğu yolundadır.
KARAGÖZ NASIL OYNATILIR?
Karagöz tek sanatçının gösterisidir. Karagözcü hem görüntüleri hareket ettirir hem de her kişinin özelliğine göre sesini değiştirerek her birini ayrı ayrı konuşturur. Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlar. Perdeyi hazırlayan, görüntüleri oyundaki sıraya göre dizen, tef çalan, şarkı söyleyen yardımcıları olmasına karşın asıl oyunu eylem ve ses yönünden yürüten hayali ve hayalbaz denilen tek sanatçıdır. Oyunda tasvir denilen görüntüleri hazırlamak için deve derisi (dana, sığır, manda derisinden olan görüntüler de vardır) kurutulur, tüyleri çıkartılır, camla derinin üzeri kazınır sonra görüntünün kalıbına uygun kesilir, delikleri delinir, temizlenir, renklendirilir, eklemli yerleri bağlanır, değneklerin geçeceği deliklerin yuvası deliğin çevresine deri konularak hazırlanır. Perdenin ayna denilen beyaz kesimi, mermerşahi patiskadan, kıyıları daha kalın bir bezdendir, boyutlar 1,10 x 0,80 santimdir ve bir çerçeveye gerilmiştir. Perdenin arkasında ve tabanında perdenin çerçevesine tutturulmuş peş tahtası denilen bir raf bulunur. Buraya perdeyi ve görüntüleri aydınlatan ve meşale denilen yağ kandili ve mumlar konulur. Peş tahtasının üzerinde ayrıca hayal ağacı denilen desteklerin sokulması için delikler bulunur. Hayal ağacı Y biçiminde çatal sopalardır. Karagözcü perdeye ikiden çok görüntü sürdüğü zaman hareket etmeyen görüntülerin sopalarını bu hayal ağacının çatalı içine yerleştirir ve göğsüyle sopaların ucuna yaslanarak görüntülerin perdeye dayanmasını sağlar. Karagözcünün sesini kullanması kadar bu görüntüleri oynatması da ustalık ister. Buna Karagözcü el peşrevi derler. Kimi Karagözcüler iki elinde birçok sopayı birden hareket ettirebilirler. Bu sopalar 60 santim uzunluğundadır, gürgenden yapılır, uçları sivridir, görüntüdeki yuvaya iyice yerleşmesi için bu uç ya ısıtılır ya erimiş mumun içine sokulur. Değnekleri karıştırmamak için üzerlerine görüntünün baş harfleri kazınırdı. Karagöz görüntülerinin hareketleri bu kişilerin özelliklerine göre, görüntüyü oynatan değneğin takıldığı delik ve oynak yerlerin değişmesiyle sınırlanmıştır. Bunlar arasında kolu oynayanlar vardır: Karagöz, İmam, Çengi, Köçek, Kocakarı, Karagöz’ün oğlu, Tahmisçi, Seymenbaşı, Hançerli Tahir’in hançer tutan kolu.
KAHVELER DE ŞENLİKLER
Karagöz oyunu dört bölümden oluşur: Mukaddime (giriş), Muhavere (söyleşme), Fasıl (oyunun kendisi) ve Bitiş. Konu olaraksa Karagöz’de toplumsal ve siyasal taşlamaya başvurulmakla beraber açık saçık, utanmasız, özgür bir deyişi vardır. Kendine has dokunulmazlığı olan Karagöz için din adamları dahi İslam uygulamalarına aykırı düştüğünü bile bile hoş görmüşlerdir.
Kapalı bir toplum olan Osmanlı’yı özellikle Kırım Savaşı sonrası ziyaret eden seyyahlar, Karagöz’ün açık seçikliğine hayret etmişlerdir. 18.yy’da İstanbul’a gelen David Nerreters’in tanıklığından alıntı yapan Medin And, kahvelerdeki gösterilerin arasında soytarıların, hokkabazların dışında arkadan aydınlatılmış bir bez veya renkli kağıdın arkasında görüntüleri güldürücü açık sahnelerle oynatıklarını yazar. Toramanlı Karagöz, Zekerli Karagöz gibi oyunlar çok oynanmakla beraber kimi zaman Karagöz’ün yasaklı olan şeyleri de sattığı gözlemlenmiştir!
KARAGÖZ’ÜN YASAKLANMASI
Saray çevresinin ve din adamlarının göz yumduğu Karagöz’ün Osmanlı’da yasaklanması, imparatorluğun kötü gidişiyle eş zamanlıdır. Metin And’ın Profesör Jacob’u kaynak gösterdiği araştırmalarında (Jacob da Halep tarihi üzerine araştırma yapan Alexander Russell’i kaynak göstermektedir) 1768’de Rusya ile savaşın başında gözden düşen Halep’deki Yeniçerileri Karagöz’ün alaya alması üzerine, halkın desteklediği bu davranışı hükümet yasaklıyor. Kuzey Afrika’dan da örnek veren And, Wilhelm Hoenerbach’ı kaynak gösterir: Kuzey Afrika’da Fransız askerleri perdeye çıkarılıyor, oyunlar Fransız asker ve polisinin dövülmesiyle sona erer. Siyasal olaylar yerildiği için 1843’de Cezayir’de gölge tiyatrosu yasaklandı. Bir başka olay ise Karagöz 1909’da 2.Abdülhamit’in tahttan indirilmesini, halk ayaklanmasını ele alıyor, oyunda büyük şenlik yapılıyordu. Bu sebeple 1911’de Karagöz’le siyasal taşlama yasaklanır…
Karagöz sanatının sonunu getiren ise sansürden ziyade halk sinemalarında olduğu gibi televizyonun etkisi ile insanların eve kapanmasıdır. On beş saat boyunca Karagöz oynatan sanatçıların isimleri ise hafızalardan silindi bile…
Kaynak: Metin And, ‘Geleneksel Türk Tiyatrosu’
Metin And, ‘Kısa Türk Tiyatrosu Tarihi’
Metin And, ‘Oyun ve Bügü’