İsviçre Parlamentosu Milletvekili: Kamu sağlık sistemi için mücadele etmeliyiz
İsviçre Emek Partisinin federal parlamentodaki tek vekili olan Denıs de la Deussılle ile güncel gelişmeler ile ilgili konuştuk.
İsviçre Emek Partisi afişi: “Kârdan önce sağlık” Kaynak: İsviçre Emek Partisi
İrfan İMREK
Neuchatel
İsviçre Emek Partisi (PdA/POP) 6 Ekim 1918’de kurulan İsviçre Komünist Partisinin (KPS) 1939-1941 yılları arasında yasaklanması ve illegal çalışmaya yöneldiği dönem sonrasında, KPS’in ardılı olarak 1944 yılında kuruldu. 1947 yılında yapılan federal seçimlerde yüzde 5,2 oy alarak federal parlamentoya 7 temsilci gönderen İsviçre Emek Partisi (PdA/POP), 2019 seçimlerinde 6 kantondan aday gösterdi, Neuchâtel Kantonu’ndan Denis de la Reussille tek temsilci olarak parlamentoya girdi. PdA Europäische Linke Gençlik Örgütü ise Dünya Demokratik Gençlik Birliği üyesi.
İsviçre Federal Parlamentosu Milletvekili Denis de la Reussille, güncel gelişmelerle ilgili sorularımızı cevapladı.
İsviçre Emek Partisinin federal parlamentodaki tek vekilisiniz. Önce kısaca partinizden ve İsviçre’deki örgütlülüğünden bahsetsek… Biraz anlatır mısınız? Nasıl örgütlenip, nerelerde faaliyet yürütebiliyorsunuz? Uluslar arası ilişkileriniz nasıl?
İşçi Partisi olarak da adlandırılan İşçi ve Halk Partisi, İsviçre’nin üç dil bölgesinde mevcuttur. Bunlar İtalyanca, Fransızca ve Almanca konuşulan kantonlardır. Ayrıca partinin İsviçre genelinde faaliyetlerini koordine eden bir merkez komitesi var. Partinin bazı teşkilatları İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda antifaşist aktivistler ve savaşın başında yasaklanan İsviçre Komünist Partisi’nin bazı üyeleri tarafından kurulmuştur.
Koronavirüs salgını ve etkileri hâlâ sürüyor. Federal Konsey’i eleştirenler de var olumlayanlar da. Sizin cephenizde durum ne? 85 Milyar Frank bütçeye sahip sağlık sistemi, malzemesiz kaldı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?
Koronavirüs salgını ülkemizi çok etkiledi, ancak sağlık alanında çalışanların olağanüstü çabası sayesinde sağlık sistemi ayakta durabildi. Buna ek olarak, İsviçre’deki sağlık sistemi daha çok yereldir, fazla merkezi değildir. Bu da acil durumlarda birçok yoğun bakım ünitesinin kurulmasına olanak sağlamıştır.
Bu kriz, bir daha gösterdi ki sağ partilerin istediği gibi sağlık sisteminin özelleştirilmesi değil, kamu yararına ve kamunun denetiminde bir sağlık sistemi için mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Ekipman eksikliği sorunu uygulanan neoliberal ekonomi politikalarının sonucu. Örneğin maske üretimi uzun zamandır yabancı ülkelerde gerçekleştirilmektedir. Bu da maske tedarikinde ciddi sorunlar yaşanmasına yol açtı.
Salgının yol açtığı maddi zararın giderilmesi amacıyla zenginlerden varlık vergisi alınarak bir fon oluşturulması için kampanya başlattınız. Biraz anlatır mısınız? Nasıl oluştu fikir ve ilgi nasıl?
Gerçekten de, POP 2 milyon frankı aşan servetler üzerinde dayanışma vergisi uygulayarak bir fon oluşturmak istiyor. Tahminlerimize göre, bu vergi 17 milyar frank getiri sağlayabilir. Bu özellikle genel kamu hizmetleri ve olağanüstü mali yükle karşı karşıya kalmış olan sağlık sistemi için kullanılabilir.
Sermaye’nin faturayı nihayetinde emekçi yığınlara kesmek için bugünden hazırlık yaptığını biliyoruz. Parti olarak bu neoliberal saldırılara karşı nasıl bir çalışma yürütmeyi düşünüyorsunuz?
Bu krizin faturasının ülkemizin emekçileri ve çalışanları tarafından ödenmemesi için mümkün olan her şeyi yapacağımız açıktır. Örneğin ülkemizde zaten çok pahalı olan ve nüfusun bir kısmını yoksullaştıran sağlık sigortası primlerini artırmak kesinlikle kabul edilemez. POP bu tür kararlara karşı derhal referandum çalışmalarını başlatacak ve böylece bu konuda söz hakkını halka verecek.
Geçmişte İsviçre’de güçlü sayılabilecek komünist bir hareket olduğunu görüyoruz. Bugün durum nedir? Bütün bu sorunlara karşı işçilerin ve halkın yönelimi sizce nasıl gelişmektedir?
İsviçre muhafazakâr bir ülke olmaya devam ediyor. Kuruluşundan bu yana, siyasi olarak hep burjuva partiler etkili olmuştur. Diğer birçok ülkede olduğu gibi, sendikal hareketler ve sol partiler daha çok 20.yy da gelişmeye başlamıştır. Bugün, İsviçre’nin özelliklerinden biri tarafsız olmasıdır. Ülke 4 farklı siyasi partiden oluşan, yedi üyeli bir koalisyon hükümeti tarafından yönetilmektedir. Ne yazık ki Sosyalist Parti bu hükümetin bir üyesidir.