05 Mayıs 2020 00:14
Son Güncellenme Tarihi: 05 Mayıs 2020 09:21

Birlik, mücadele ve dayanışmamızın olanakları arttı

"Çokça konuşulan yeni dönemi sınıf mücadelesi tayin edecek ama bu kendiliğinden gelişmeyecektir. Ancak bu gelişim de engellenemeyecektir."

Eşrefpaşa Hastanesi emekçileri 1 Mayıs'ı kutladı | Fotoğraf. Evrensel

Paylaş

Satı BURUNUCU 
Tüm Bel-Sen MYK Üyesi

Salgının yaşandığı, sokağa çıkma yasağı baskılarının arttığı, sendikal hak ve özgürlüklerin örgütlenme ve toplu sözleşme süreçlerinin askıya alındığı, sendikaların buna karşı mücadelede bir yana geri çekildiği, sendika, konfederasyon yöneticilerinin evden çıkmadığı bir dönemde yaygın ve yerel bir 1 Mayıs haftası yaşadık. 

Geçmişten bu yana her yıl söylediğimiz “1 haftaya yayılan bütün işyerlerinde ve emekçi semtlerinde yaygın 1 Mayıs kutlamaları” şiarı, 2020 1 Mayıs’ında biraz bile çalışmanın olduğu her yerde mümkün oldu. Üretim ve yaşama birimleri; merkezi bir alanda toplanmanın olanaksızlığıyla birlikte talepleri artmış, işsizlik, açlık ve salgın arasına sıkıştırılmış emekçiler için zorunlu adres oldu. 

DÜZENİ DEĞİŞTİRECEK GÜÇ İŞÇİLERİN ELLERİNDEDİR

Salgın süreci en başta “vasıfsız işçi” olarak tarif edilen market işçisi, kargo işçisi, temizlik işçileri de içinde olmak üzere işçi sınıfı olmaksızın hayatın sürmeyeceğini, işçi sınıfının üretimden gelen gücünün ne olduğunu gösterdi herkese. 1 Mayıs gecesi İstanbul’da, balkonlara çıkan emekçilere seslenen bir işçinin sözleri adeta bir manifesto niteliğindeydi: “Üreten emek veren fabrikadaki işçilere bin selam olsun. Bu köhnemiş düzeni bu sömürü düzenini değiştirecek tek güç sadece biz dünyayı yaratan, hayatı var eden işçilerin emekçilerin ellerindedir.” 

İşte bu işçi arkadaşımıza gecenin bir vakti Kartal halkına seslenecek öz güveni veren, konuşmasında bu sömürü düzenini değiştirecek gücün ancak işçi sınıfında olduğunu söyleten farkındalık, bu süreçte işçi sınıfında birikmektedir. Bu sözleri sadece bilinçli bir işçinin sözleri gibi değerlendirmek eksik olur. Çoğunlukla bilincimizdeki her şeyi öyle orta yerde durarak ilan etmeyiz. Ancak koşullar uygun olduğunda haklı ve anlaşılır olduğumuzda daha güçlü çıkar sesimiz.

Sendikal bürokrasinin, sermaye sınıfının ve hükümetlerinin tutumu, işçilerin üretimden gelen gücünü görmesi, çalışma ve yaşama koşullarını sorgulaması… İşçiler ve emekçiler elbette örgütlenme ve mücadele içinde bu gelişmelerden en az birini ya da birkaçını yaşayarak tecrübe etti. Ancak salgın sürecinin farkı, artan sınıf çelişkileri ile birlikte milyonlarca emekçinin yaşamak için mücadeleye dönüşen hayatı sırasında bütün bunları eş zamanlı ve hepsini birlikte tecrübe etmekte olmasıdır. 1 Mayıs’a kadarki salgın süreci, patronların ve hükümetin kendi varlıkları ve servetleri için milyonların hayatını önemsemediğini de her inanç ve düşünceden emekçiye gösterdi. Patronların ve hükümetlerin kâr ve üretim hırsının yanı sıra bir bütün olarak kapitalist düzeninin ne olduğu, yaşayabilmek için birleşmek, dayanışmak, mücadele etmek dışında bir yol olmadığı da daha görünür ve elle tutulur oldu. 

GÖREVLER OLANAKLARLA BİRLİKTE ARTTI

Rahat evlerinden çıkıp bir tek işyeri ziyareti yapmadan, işçilerin çalışma koşullarını görmeden yeterli tedbirlerin alındığını söyleyerek patronları kollayan hatta işçi suçlayan sendika ağaları ile sendikaları bir sivil toplum örgütü olarak gösterip işçi sınıfının gücünü ve onun tarihsel rolünü reddeden her türden sınıf dışı burjuva sendikal akımlar da fikir olarak enkaza döndü.

Kimi sınıf dışı akımlar için, işçi sınıfı tarih sahnesine yeni giriyor olabilir. Ancak bizim için yeni dünyanın kurulmasına önderlik edecek işçi sınıfına verilen bilimsel ve tarihsel önem, sendikaları da bu temelde kurmayı önemsemeyle bütünleşmiştir.

Bu nedenle salgın döneminde hızlanmış sınıf çelişkileri ve artan olanaklarla beraber, bu süreçte ve sonrasında artacak olan baskılara, engellemelere, yasaklara, işten atmalara, yeni hak gasplarına karşı mücadeleyi yürütmek için sınıf sendikacılarının görevleri, olanaklarıyla birlikte artmıştır. Çokça konuşulan yeni dönemi sınıf mücadelesi tayin edecek ama bu kendiliğinden gelişmeyecektir.

Ancak bu gelişim de engellenemeyecektir. 1887’de idam edilen Amerikalı işçi önderlerinden Spies’ın “Bizi asarak işçi hareketini, milyonları, yoksulluk içinde çalışan milyonlarca işçiyi kendisine çeken bir hareketi yok edeceğinize inanıyorsanız, durmayın bizi asın! Burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda her yerde başka kıvılcımlar çakacaktır. Bu, içten içe yanan bir ateş. Bu ateşi söndüremezsiniz” sözlerindeki gibi, engellenmeyen yangın 1 Mayıs 2020 ile daha da harlanmıştır. İşçi sınıfının birliği, mücadelesi ve dayanışmasının sağlanması için görevlerimiz daha da artmış ve aciliyet kazanmıştır. 

Serpilip, gelişene, emek verene selam olsun.

YEREL YÖNETİM İŞ KOLUNDA 1 MAYIS BİR HAFTAYA SIĞMADI

Yerel yönetim iş kolunda bir haftaya yayılan 1 Mayıs kutlamaları yerel yönetim emekçilerinin bütün yaratıcılığı ve zenginliğini ortaya çıkardı.

Resmi tatil olmadan önce 1 Mayıs’ta işyerleri önünde toplanılarak işyeri önü kutlamaları yapar sonra kent meydanlarına taleplerimizi içeren sloganlar ve pankartlarla yürüyüşe geçerdik. Ancak son yıllarda, 1 Mayıs’ın resmi tatil olmasıyla iyice işyerinden uzak ve kopuk bir biçimde alan tartışmalarına boğuluyor, 1 Mayıs günü kent meydanlarında yapılan mitingler için çağrılar genelde son birkaç gün içinde dağıtılıyordu. Bütün işyerlerinde ve 1 haftaya yayılan eğitim, kutlama, anma etkinlikleri çağrılarımız genellikle hayata geçirilmiyordu.

Ancak salgın sürecinde zorunlu dayatmasıyla işyeri temsilcileri ve şube yöneticileri, bu dönem etkinlikleri bütün işyerlerinde örgütlü-örgütsüz, işçi-memur tüm çalışanların katılabileceği biçimde belirledi. Salgın sürecinde alınmayan tedbirler, yaşanan hak gaspları, belediyelere merkezi vesayetin baskı ve ambargoları, köhnemiş sömürü düzenine karşı tepkiler, hükümetin ve kimi yerel işverenlerin salgın fırsatçılığı; zorunlu olmayan iş kollarında herkese ücretli izin hakkı, yaygın test, ücretsiz sağlık hakkı, emekçilere bütçe ayrılması vb. işyeri talepleri ve koşullarıyla harmanlanmış olarak 1 Mayıs gündemi oldu.

Sendika genel merkezinin “Salgına ve sömürüye karşı birlik mücadele ve dayanışma için 1 Mayıs” afiş ve bildirilerinin yanı sıra kimi şube ve temsilciliklerimiz kendi materyallerini de üreterek işyerlerinde yaygın dağıtım yaptı. Bütün şube yürütme kurulları ile genel merkez tarafından yapılan online toplantılarla, biraz teşvik ve takiple ve arkadaşlarımızın emeği ve yaratıcılığı ile birleşip gelişti etkinlikler. Geçtiğimiz yıllarda olmadığı kadar yaygın bir şekilde işyerimizdeki çalışma arkadaşımız olan işçilerle yan yana gelindi. Sadece yan yana gelinmedi mücadele edildi, ücretsiz izne çıkarılan fabrika işçileriyle de dayanışma örnekleri gösterildi. İşyerimizle beraber o il ve ilçedeki emek ve demokrasi güçleri ile buluşmak hatta belediye hoparlöründen 1 Mayıs Marşları ile günü kutlamak yeni ve yaratıcı örnekler arasında yer aldı.

Yaygın ve 1 haftaya yayılan 1 Mayıs kadar yerel yönetim iş kolunda çalışan arkadaşlarımızın birimlerinde, 1 Mayıs günü de kutlamaların yapılmasını önemsedik. Başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere sokağa çıkma yasağına rağmen 1 Mayıs günü çalışmak zorunda olan zabıta, itfaiye, belediye hastanesi, kanal emekçileri hafta içi işyeri anmaları yapılmış olsa dahi kimi yerlerde ikinci kez 1 Mayıs kutlamaları yaptılar. Hemen belirteyim ki bu örnekler yönetiminde CHP, AKP ya da kayyum olsun bütün belediyelerde örgütlülüğümüzün gücü oranında hayata geçti. 

Ve 2020 1 Mayıs’ı, yaygınlığı, coşkusu ve yaratıcılığı ile yerel yönetim emekçilerinin birliğini ve kazanımlarını ilerletecek yeni dönem mücadele sürecine umut olmuştur.

ÖNCEKİ HABER

ABD'de et işleme fabrikasında 370’ten fazla işçide koronavirüs tespit edildi

SONRAKİ HABER

Balkon, kentten bize düşen küçük bir açık hava

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa