İskender Bayhan: İş yeri gösterileriyle büyük kitle gösterileri diyalektik bağ taşır

Gazeteci İskender Bayhan, 1 Mayıs'ın ardından tartışılanları ve 1 Mayıs'ın neler gösterdiğini Gündem Özel'de değerlendirdi.

04 Mayıs 2020 12:16
Paylaş

Gazeteci İskender Bayhan, 1 Mayıs'ın ardından tartışılanları ve 1 Mayıs'ın neler gösterdiğini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.

Dünya ve Türkiye açısından bu 1 Mayıs’ta, salgınla birlikte ağırlaşan çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin talepler gündeme geldi. İş, ekmek, sağlık talepleri 1 Mayıs’ın gündemini belirleyecek demiştik öyle de oldu. Bir düzen değişikliği talebi de dile geldi. Daha ileri talepler dile getirenler, “bu dünya değişmeli, kapitalizmden kurtulmalıyız” talepleri de oldu.

Son dört beş yılın 1 Mayıslarını da düşündüğümüzde, işçi ve emekçilerin doğrudan, sıcağı sıcağına en çok canını yakan taleplerden başlayıp daha ileri taleplerle birleşen bir eksende gelişen 1 Mayıs’tı.

Bu dönem işyeri, fabrika etkinliklerinin bu kadar yoğun olmasının yanı sıra, sendikalı olmayan işyerlerinde de tek tük etkinlikler oldu. Bu şu gerçeği bir kez daha gösterdi, ne kadar örgütlü ve mücadele eden bir tutum içinde oluyorsa işçiler, o kadar haklarını ve taleplerini dile getirme ve onların bir kısmını kazanma, elde etme konusunda da o kadar etkili oluyorlar.

Bu 1 Mayıs bize gösterdi ki, fabrika ve işyeri örgütlenmesinin gücü hem kendi yaşamlarını hem de yaşadıkları toplumu değiştirme açısından işçiler ve emekçiler için hayati önemde.

İŞYERLERİNDEKİ ETKİNLİKLER NE KADAR GÜÇLÜ OLURSA ALANLAR O KADAR GÜÇLÜ OLUR

Koronavirüs koşullarından dolayı büyük sokak eylemleri, mitingler olamamasının fabrika ve işyeri kutlamasında önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Mitingler ve gösteriler gereksiz anlamına gelmiyor bu. Aksine gerek 1 Mayıs açısından gerek işçi sınıfı mücadelesi açısından fabrikalarla kitle gösterileri, işyeri gösterileriyle genel büyük kitle gösterileri diyalektik bir bağ taşır. Daha önceki 1 Mayıslarda da fabrikalardan alanlara vurgusu yapılırdı. Ne kadar çok fabrika ve işyeri örgütlülüğüne dayanan etkinlikler 1 Mayıs’ta güçlü olursa, 1 Mayıs gösteri alanlarında da işçilerin ve emekçilerin katılımı o kadar yoğun ve güçlü olur. Sınıf mücadelesinde işçilerin emekçilerin haklarını dile getirme, haklarını kazanma ve daha ileri mücadeleye hazırlanma konusunda fabrikalarla, mitingler arasındaki bağın çok kuvvetli olduğuna dikkat çekmek lazım.

SALGINDAN BU YANA GEÇEN SÜREÇ İŞÇİLER ARASINDA SENDİKALAŞMA EĞİLİMİ OLUŞTURDU

İşçi kuşağının gençleşmesi sınıf mücadelesinde hem sınıf bilinçli işçilerin rolü açısından hem işçi sınıfının partisi ve sendikalar açısından önemli sorumluluklar ve görevler gündeme getiriyor. İşçi sınıfının genç olması, tarihsel birikimden, işçi sınıfı mücadelesinin birikiminden de uzak olması ve sınıf bilincine olabildiğince deney ve tecrübelere uzak olduğu anlamına geliyor. Ama avantajlı olan kısmı da: Daha dinamik, daha atak, daha etkili, daha hızlı tepki gösterebilme gibi bir özellik taşıyor. Örneğin 2015 yılında yaşanan metal eylemleri bu açıdan çarpıcı bir deneyimdi.

Bu 1 Mayıs’ta somut olarak gözlemlenen iki şey oldu.

  1. Örgütlü, sendikalı olan işyerlerindeki işçi önderleri içerisinde veya genel olarak işçi kitlesi içerisinde bir moral oluştu.
  2. Sendikalaşma eğilimi açısından bir tartışma yarattı gibi görünüyor. Salgından bu yana geçen süreç işçiler arasından daha fazla sendikalaşma eğilimi (belli işkollarında en azından) oluşturmuş durumda.

Sosyal medya genç işçiler arasında da dahil işçi kuşakları içerisinde kullanılıyor. 1 Mayıs sürecinde de hazırlıklar, olan biteni paylaşma, takip etme açısından daha yaygın bir kullanım oldu. Bu devam da edecek.

İŞÇİ SINIFI YAŞAMAK İÇİN ÖRGÜTLENMESİNİ İLERLETMESİ LAZIM

İşçi sınıfı sadece nefes almak değil, yaşamak için örgütlenmesini ilerletmesi lazım. Sınıf bilincini, politik bilincini ilerletmesi lazım. Kendisi için kapitalistlerle uzlaşmaz, çatışmaz çelişkiler yaşayan bir sınıf olduğunu öğrenip kendisi için sadece çalışma yaşamının, ücretlerinin iyileştirilmesi değil; yeni bir dünya bilincini ilerletmesi lazım. Nefes almakla yaşamanın aynı olmadığını görmüş olmayı belki biraz daha çalışma yaşamı, fabrikadaki hayat açısından birbiriyle, arkadaşlarıyla, sınıf kardeşleriyle yaygın biçimde bunun tartışılması ve paylaşılması lazım. Çünkü çalışma sürelerinin uzunluğundan tutalım, kazandığı ücretten sosyal haklara kadar genişleyen bir yelpazede karşılığı olan bir değerlendirme. Aynı zamanda buralarda çok iyi bile olsanız, yaşadığınız devlet ve toplum düzenini, yaşadığınız ekonomik düzeni terbiye etmenizle onu yıkıp ondan kurtulmanız arasındaki çizgide veya rotada geniş bir alanda yanıtlanması ve bilince çıkarılması gereken bir konu. Bunu ne kadar yaparsa o kadar nefes alan değil yaşayan bir sınıf olur işçi sınıfı. Bugünkü kapitalist sistemi yıkıp, onun yerine ne kadar yenisini kuracak bir gücü biriktirirse o kadar nefes almaktan yaşamaya doğru yol alır. (WEB TV)

ÖNCEKİ HABER

İran'a geçmek isteyen mülteci işçiler darbedilerek nehre atıldı, boğularak öldü

SONRAKİ HABER

EMEP İzmir: 1 Mayıs’ta haykırdığımız talepler için mücadeleyi sürdürelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa