Korona günlerinde kolektif bir dayanışma örneği: Güneşin Sofrası
Megakent İstanbul’un mega yoksulları, salgın nedeniyle yardıma muhtaç hale geldi. Gazi Mahallesi’nde “Güneşin Sofrası” isimli gönüllüler, devlet yardımı gelmeyince kolları sıvadı.
Fotoğraf: Güneşin Sofrası
Ercüment AKDENİZ
İstanbul
Megakent İstanbul’un mega yoksulları, korona günlerinde açlıkla baş başa. Sadece ekmeğe değil; bebekler için süte, salgından korunmak için maskeye, virüse karşı hijyenik malzemeye erişemiyor ‘en alttakiler’. Pandemi tanısının ilan edildiği 11 Mart’tan bu yana iki ay geçti. Ama İstanbul’da hükümetin, bakanlıkların, belediyelerin ulaşamadığı binlerce yoksul aile var.
Karantina günleri uzayınca Gazi Mahallesi’nde bir grup gönüllü kolları sıvamaya karar vermiş. Nâzım’ın dizelerinden esinlenerek “Güneşin Sofrası” adı altında bir ekip kurmuşlar. Dayanışma hikayesinin devamını, aktivistler Devrim Diş ve Yadigar Akbal ile konuştuk.
HEDEF: BİN YARDIM PAKETİ ULAŞTIRMAK
Gazi Mahallesi’nde iki hafta önce yardım dağıtmaya başladıklarını ifade eden Diş, “Mahalle içlerinde ihtiyaç sahibi insanlar var; bunu görerek ve dayanışma mantığıyla yardımlara başladık. Şu ana kadar çalışmaya 40’ın üzerinde arkadaş katıldı. İşyerlerinden, yurt dışından da destekler geliyor” diyor. Yaklaşık 300 ihtiyaç sahibi eve yardım götürdüklerini belirten Diş, ellerinde 600 koli daha yapacak malzeme biriktiğini söylüyor. Hedefleri ise en az bin aileye ulaşmak. Peki, ya dayanışma duygusu? Onu da şu sözlerle dile getiriyor: “Yorgun günün akşamında tulumbalara ya da taş ocağındaki çeşmeye omuzluklarla su getirmeye gidenlerin mahallesi burası. Evini taşıyan dostunun göçünü, komşusuna gelen kışlık kömürü teklifsiz taşıyan insanların emekleriyle var oldu bu sokaklar. Dayanışma bu mahallenin atmosferi, doğal bitki örtüsü gibi bir şey zaten.”
Yardım kampanyasına katılanlardan Yadigar Akbal, yardıma muhtaç evlerde kapıyı genellikle kadınların açtığına vurgu yaparak şunları söylüyor: “Bugün iki ekip çıktık, bir ekipte kadın gönüllü vardı ama diğerinde yoktu. Daha çok kadın aktiviste ihtiyaç var. Hiç elin uzanmadığı yerlerde insanların bir talebi de hijyen malzemesi. Tedarik etsek onları da götüreceğiz.”
‘ZOR DURUMDA OLANLAR AÇLIK DURUMUNA DÜŞTÜ’
‘Güneşin Sofrasındayız’ ekibi yardımları halk içinden gelen referanslarla ve adrese dayalı olarak iletiyor. Diş, gittikleri evlerin durumunu şu sözlerle anlatıyor: “Evlerin durumu berbat, genelde kırık dökük. Mahallede ekonomik olarak en alttaki insanlar. Bu aileler koronadan önce zaten zordalardı, şimdi açlık durumuna düştüler. Mahallede yardım talep eden çok. Biz yardımlarda particilik metodu uygulamıyoruz, ayrım yapmıyoruz. Mültecilere yardım da hedefimizde.”
İLK HABERİ METİN GÖKTEPE YAPMIŞ!
Kendilerine “gazimahallesiofficial” adıyla instagram hesabı açan gönüllüler, yardımlaşmaya herkesi davet ediyor. Bir de facebook sayfaları var: https://www.facebook.com/gunesinsofrasi1/?referrer=whatsapp Gittikleri yoksul evlerde maske olup olmadığını soruyoruz. “Çoğunda yok” diyorlar. Yardım dağıtırken mesafe kuralına ve koruyucu tedbirlere sıkı sıkıya uyduklarının altını çiziyorlar. Devrim Diş ilginç bir anısını da bizimle paylaşıyor: “1990’lı yıllarda Mağara Adamları diye bir yardım ekibimiz vardı. İlk haberimizi de Metin Göktepe yapmıştı”. Metin Göktepe ismine mahallede ayrı bir sevgi olduğunu görerek gururlanıyoruz.
BİR YARDIM KOLİSİNDE NELER VAR?
Güneşin Sofrası’nın standart hale gelen yardım kolisinde şu ürünler bulunuyor: 1 kg salça, 1 litre sıvı yağ, 2 kg un, 1 kilo toz şeker, 3 çeşit makarna, 1 paket arpa şehriye, 500 gr zeytin, 1 kg kırmızı mercimek, 1 kg nohut, 2 kg pirinç, 1 paket tuz, 1 kg çay, 1 kg bulgur, 200 gr çokokrem, 250 gr. helva, 1 lt süt ve bisküvi. Gönüllüler, markette ortalama 250 TL’ye gelen bir koliyi 140 liraya kadar düşürdüklerini belirtiyor: Çok araştırarak ve yardım çağrısı yaparak elbette.