İskender Bayhan: İşçilere uygulanan sürü bağışıklığı daha geniş kitlelere uygulanacak
Gazeteci İskender Bayhan, salgın tedbirlerinde geçilen ikinci aşamayı, dolardaki yükselişi ve 6 Mayıs anmalarını Gündem Özel'de değerlendirdi.
Gazeteci İskender Bayhan, salgın tedbirlerinde geçilen ikinci aşamayı, dolardaki yükselişi ve 6 Mayıs anmalarını Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
Hükümet kapitalizmin, uluslararası sermayenin, tekellerin her türlü nimetini yeme peşinde koşuyor. Ama vatandaşın karşısına geçince onlardan şikayet ediyor, suçu onlara atıp kendini kurtarmak için takla atmaya çalışıyor. AKP hükümetinin son dönemdeki tek adam yönetimi de dahil en mahir olduğu konulardan birisi. Berat Albayrak bütün uluslararası sermayenin, uluslararası tekellerin, emperyalizmin en büyük temsilcilerinin video konferansında güvenceler verdi, onlara olabilecek en büyük garantilerden söz etti, ne kadar onlar açısından iyi hizmet edeceklerine ilişkin açık çekler verdi. Arkasından yandaş medya dolara karşı dış güçler manşeti atıyor.
Türkiye, bugünkü gerek kur konusundaki konumu gerekse genel olarak mali dengelerine ilişkin tablosunda gittikçe daha fazla dışa bağımlı hale geliyor. Her sıkışmışlıkta dışa bağımlılığı artırarak çözmek zorunda olan, sürekli dışarıda para arayan, sürekli dışarıdan kaynak arayan, “IMF’ye gitmiyorum” dışında hiçbir artistik hareket yapamayan konumda. Türkiye ekonomisinin istikrarsızlığı ve dışa bağımlılığı artacak görünüyor.
KRİZ DERİNLEŞECEK, FATURASI DA HALKA KESİLECEK
Türkiye pandemi sürecinde ekonomik krizden çıkamadan girmişti. Şimdi salgın koşullarında ortaya çıkan tablo daha da ciddi bir ekonomik kriz süreciyle karşı karşıya getirdi. Bu durumu 2008-2018 krizleriyle karşılaştırıp daha ciddi derin bir krizin yaşanabileceğine dikkat çeken iktisatçılar da var. Ama açık bir tablo var ki, hâlâ hükümet bu süreç açısından uluslararası sisteme entegre olma konusunda, oraya garanti vererek ilerlemek gibi bir strateji izliyor. Bu da krizin faturasını halka kesmeye devam edeceğini gösteriyor. Kriz derinleşecek, bunun faturası da işçi emekçilere halka kesecekler.
SALGININ BAŞINDAN BERİ HALKI İDARE ETME POLİTİKASI İZLENDİ
Türkiye’de hükümet başından beri pandemi karşısında halkın sağlığını temel alan, halkın sağlığını merkez alan bir mücadele vermedi. Aksine halkı idare etme politikası izledi. Pandeminin başından beri işçileri temel alan, işçileri merkez alarak uygulanan bu sürü bağışıklığı sisteminin politikasının çemberi genişletilerek, küçük esnafı, vatandaşı, kamu emekçilerini de kapsayacak şekilde politika izliyorlar. Bilim Kurulu üyeleri de panik halinde açıklamalar yapıyorlar, sakın normalleşme olacak gibi düşünülmesin diye.
SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN ÇABASI RANTA ÇEVRİLMEK İSTENİYOR
Hükümet Sağlık Bakanı Koca’nın öncülüğünde Türkiye’deki hekimlerin, sağlık emekçilerinin çabasını ranta çevirmeye uğraşıyor. Türkiye hasta bakımında, tedavi sürecinde, yoğun bakımı sürecinde sağlık emekçileriyle ciddi bir çaba sarf etti, iyi bir sonuç aldı. Bunu salgına karşı mücadelede başarı olarak pazarlıyor hükümet.
Hükümetle hiç alakası olmayan her türlü olumlu gelişmeyi kendi hanesine yazacak ama her tür olumsuzluğu her tür eksikliği her tür zayıflığı yanlışlığı da dış güçlerin işleri olarak pazarlayacak.
Hükümetin baştan beri, bu işi halka yıkıp patronları, kapitalistleri kurtarma programlarında bir başarısından söz edilebilir.
İŞÇİLERE UYGULANMIŞ OLAN SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI SİSTEMİ DAHA GENİŞ TOPLUM KESİMLERİNE UYGULANACAK
İkinci dönem denen dönem yeni bir deney dönemidir. Salgının idare edilmesinde halkın sağlığıyla oynama temelinde atılmış bir adımdır. İşçilere uygulanmış olan sürü bağışıklığı sisteminin daha geniş toplum kesimlerine, daha geniş emekçi kesimlerine uygulanmak üzere bir adım atılmıştır. Bakıp göreceğiz siyasetidir bu.
DENİZLERE SAHİP ÇIKMAK, İŞ EKMEK ÖZGÜRLÜK TALEPLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK DEMEKTİR
48 yıldır Denizlerin idamından bu yana her yıl onları anıyor ve Deniz, Yusuf, Hüseyin ve onların şahsında Türkiye’de yaşamını halkının ve ülkesinin bağımsızlığına, demokrasisi ve sosyalizm mücadelesine adamış devrimcileri hatırlıyor, onların anılarını paylaşıyoruz. Buradan da bazı sonuçlar çıkarıyoruz. Deniz, Yusuf, Hüseyin devrimci kitle önderleri olarak bu halkın yüreğine taht kurdular. Kolay kolay kimse onları oradan silemez. Silmeye çalışma eğilimleri de boşa çıkar. Ama onları idam edenler, o dönemler bu kararları alan siyasetçilerin ya çoğu unutuldu ya da önemli bir kısmı lanetle anılıyor.
Denizleri anlamak ve onların mücadelesine sahip çıkmak bugün açısından ne ifade ettiğini anlamak için Emek Gençliğinin hem 1 Mayıs hem de 6 Mayıs’ta attığı sloganlar iyi ifade ediyor. 1 Mayıs’ta, “Ya salgın ve kapitalizm ya gelecek ve sosyalizm” 6 Mayıs’ta ise “Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı gençlik gelecek gelecek sosyalizm” dediler.
Bugün Denizlere sahip çıkmak, kendi yaşamımıza iş, ekmek, özgürlük taleplerimize sahip çıkmak; gelecek için de kapitalizmin emperyalist sistemin karşısında Türkiye’nin bağımsızlığı, demokrasisi ve sosyalist bir ülke olması için mücadele etmek anlamına geliyor. (WEB TV)