11 Mayıs 2020 00:50

TPD İzmir Şube Başkanı Baş: Pandemi sürecinde sosyal destek çok önemli

Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı Samet Baş: Böyle günlerde sosyal desteğin çok önemli bir kaynak olduğunu unutmayalım.

Fotoğraf: İhsan Dörtkardeş/DHA

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Çin’de, 2020 yılının ilk ayından itibaren başlayan Covid-19 salgını dünyanın dört bir yanına hızla yaygınlaştı. Salgının Avrupa ve ABD’ye ulaşmasıyla birlikte vaka sayıları milyonları can kaybı yüzbinleri buldu. Resmi verilere göre 12 Mart 2020 tarihinde ülkemizde de ilk ölüm vakasının yaşanmasıyla birlikte önlemler alınmaya başlandı. Birçok tartışmalı konuyla birlikte göz ardı edilen bireysel ve toplumsal psikolojik travmayı ve çözüm yollarını Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı Samet Baş ile konuştuk. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu olan Samet Baş, Dokuz Eylül Üniversitesi Psikoloji Bölümünde Araştırma görevlisi ve aynı zamanda klinik psikoloğu olarak görev yapıyor.

Dünya çapında yaşanan salgın süreci ve evde kal kısıtlamaları hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ne tür psikolojik etkilere neden olmaktadır?

Neredeyse hiçbirimiz daha önce böyle bir pandemi sürecinden geçmedik. Eğer Domuz Gribi ve SARS gibi daha küçük ölçekli salgınları dikkate almazsak 20. Yüzyılın başında bütün dünyayı etkileyen İspanya gribinden bu yana böylesine büyük bir salgınla karşılaşmadık. Dolayısıyla alışık olmadığımız bu sürecin hepimizi psikolojik olarak olumlu ve olumsuz yönde etkileyen tarafları oldu. Elbette ki olumsuz olanları daha bariz bir şekilde hissediyoruz ve gözlemleyebiliyoruz. Çok yakın zaman önce Kovid-19 süreci hakkında yapılan çalışmalar gösteriyor ki insanların en az yarısı bu sürecin kendilerini psikolojik olarak orta ve ağır düzeyde etkilediğini belirtiyor. Depresif belirtiler, kaygı ve stres belirtileri belirgin bir şekilde yaşadıklarımız. Bunların yanı sıra aile ilişkilerinde sorunlar, bedensel bazı problemler (ör. baş, boyun ve sırt ağrıları vb.), sindirim sisteminde sorunlar ve uyku sorunları gibi diğer belirtiler de yaygın şekilde gözlenebilir. Ülkemizde yapılan bazı kamuoyu araştırmalarında katılımcıların yüzde 40’ı pandemi sürecinde aile içi tartışma veya çatışmaların eskiye oranla daha fazla olduğunu belirtmiştir. Bu gibi bulgular bize herkesin evlerine çekildiği bu sürecin nasıl geçtiğine dair önemli göstergeler sunmaktadır. Ne yazık ki bu sorunların şiddetlenmesinde ya da sürmesinde var olan psikolojik hassasiyetlerimizin yanı sıra sosyal izolasyona çekilmek durumunda kalmak, iş ve ekonomiyle ilişkili zorluklar, hastalık nedeniyle damgalanma gibi hususlar önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Toplumsal düzeyde ise daha çok panik davranışlarıyla karşı karşıya kaldık. İlk vaka görülene dek ülkemize gelip gelmeyeceği, bizim de bir İtalya ve İspanya gibi olup olmayacağımızla ilgili endişelerimiz vardı. Fakat ilk vakadan sonra endişelerimiz yerini kaygı ve korkuya bıraktı. Bununla birlikte marketlere akın ettik, gıda ve hijyen ürünlerini stoklamaya başladık. Akabinde ilk sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi daha başka, daha öncül korkularımızı harekete geçirdi. Aç kalmak ve kıtlık.Bu kısıtlama bize insanlık açısından açlık ve kıtlıkla ilgili korkuların bir salgın ve bulaşma korkusundan daha belirgin ve öncül olduğunu gösterdi. Bu nedenle insanlar o gece marketlerde güvenlik tedbirlerini bir kenara koyup gıda ürünlerine ve bunlardan en temel olanına yani ekmeğe yöneldi. Bu açıdan bakıldığında çok anlaşılabilir bir durum aslında.

Hep olumsuz etkilerden bahsediyoruz ancak bu sürecin bize bıraktığı bazı olumlu izler de olacaktır. Bizi öldürmeyen şeyin bizi güçlendirdiğini birçok travmatik yaşamda gördüğümüz gibi burada da göreceğiz. Travma sonrası büyüme/gelişme olarak adlandırılan bu durumu en basit haliyle bir çoğumuz şimdiden yaşıyoruz aslında. Örneğin, artık sevdiğimiz insanlarla bir arada olmak, onlara dokunmak, sarılmak, özgürce dolaşmak, istediğiniz yere varmak bizim için çok daha kıymetli. Yaşamda değer verdiğimiz şeylerin belki de sırası değişti. Önceden sizi çok endişelendiren ve strese sokan bir durumu artık hiç önemsemiyor olabilirsiniz. Bununla birlikte daha önceden hiç kıymet vermediğimiz ilişkilerimiz ya da kişiler artık çok daha farklı bir konumda olabilirler. Belki de topyekûn yaşama dair düşünceleriniz değişmiş olabilir.Araştırmalar bize travmatik yaşantının şiddeti ne denli yoğun olursa sonrasındaki büyümenin de o denli fazla olacağını gösteriyor.

“SOSYAL DESTEĞİN ÇOK ÖNEMLİ BİR
KAYNAK OLDUĞUNU UNUTMAYALIM”

Pandemi süresince özellikle belli yaş gruplarının (65 yaş üstü ve 20 altı yaş gruplarının) uzun süre evde kalmalarının kalıcı ne tür etkileri olabilir?

Evet. Bu yaş grubundaki kişiler ne yazık ki bu süreci daha çok izolasyonda kalarak geçirdiler. Yaşadıkları stresin ve engellenme hissinin çok daha yoğun olmasını bekleyebiliriz. Özellikle ilk günlerde ciddi yanlış anlaşılmalara neden olundu bu durum. Sokağa çıkan yaşlı bireyler öfkenin hedefi haline geldi. Sanki bütün suç onlardaymış izlenimi bırakıldı. Ne yazık ki bu uygulamanın en beklenmedik sonucu onların kendilerini suçlu hissetmeleri olabilir. Oysaki genç olan bizler onlar ve hastalığın yayılması için daha çok tehdit oluşturuyorduk. Bu nedenle son alınan izin kararı bir günlük de olsa onlar için çok gerekliydi. Çünkü bu sürecin psikolojik etkilerinin belki çok kalıcı olacağını söyleyemesek de stres faktörünün başka sorunları tetiklemesi muhtemeldir. Bu nedenle onların yakınlarındaki bizlere gerçekten önemli bir sorumluluk düşüyor. Sosyal desteğin çok önemli bir kaynak olduğunu unutmayalım. Evinizdeki, apartmanınızdaki ya da uzağımızdaki yakınlarımızla kuracağımız diyaloglar onların o gün kendilerini çok iyi hissetmelerine katkı sağlayacaktır. 

Çocuklar elbetteki önemli bir diğer grup. Onların yaşamı için de radikal değişimler oldu. Bu nedenle günlük rutinlerinin devam ettirilmesi çok önemli. Çocuklar yetişkinler kadar kendilerini ifade edemeyebilirler. Daha çok içe çekilmeler, uyku, iştah ve ilgi kaybı sorunları görülebilir. Bunlar önemli belirtilerdir. Bu gibi durumlarda bir çocuk ergen psikoloğuna, psikiyatristine ulaşmaktan lütfen çekinmeyelim. Bu uzmanlardan çevrim içi (online) olarak destek alabilirsiniz. Eğer böyle bir imkânınız yoksa Türk Psikologlar Derneği’nin sosyal medya hesaplarını (@tpdizmir) inceleyebilirsiniz. Çocuklarınızla yapabileceğiniz etkinliklere ve onlara olan yaklaşımlara yönelik güzel bilgiler bulabilirsiniz.

“HEMEN HERKESTE TRAVMA SONRASI STRES BELİRTİLERİ GÖRÜLMEYEBİLİR”

Kovid-19 vakalarında yaşanan ölümlerin olması ve her gün artan sayılar toplum ve kişi üzerinde ne tür bir etki bırakır?

Hatırlarsanız Koronavirüsü ilk zamanlarda Çin, İran ve İtalya gibi diğer ülkelerde hızla yayılmaya başladığında henüz ülkemizde bir vaka yoktu ve biz bu salgınla ilgili ne çok fazla endişeli ne de çok fazla tetikteydik. Ama ne zaman ki ülkemizde ilk vaka görüldü ve ardından ilk ölümler gelmeye başladı endişe halimiz yerini kaygı ve korkuya bıraktı. Çünkü artık karşımızda gerçek bir tehdit kaynağı vardı ve insanlar bu sebeple yaşamlarını kaybediyordu. Ayrıca, henüz bu virüse yakalanmasak da yaşamsal anlamda kısıtlamalara maruz kalmaya başlamıştık. Buna bağlı olarak birçok bölgede insanlar marketlere akın etti, temizlik ve hijyen ürünlerinin stokları tükendi vb. İlerleyen günlerde tabi ki vaka sayıları ve ölüm oranları gittikçe artmaya başladı. Yani salgın ve bulaşmayla ilişkili ölüm tehdidi daha ciddi bir hal aldı. Tabi ki bu hoş bir durum değil ve ister istemez bu bilgiye maruz kalan kişilerin duygu durumlarını olumsuz yönde etkiledi. Bazılarının temizlik ve hijyenle ilgili var olan kaygı ve korkuları şiddetlenmiş olabilir. Bunun yanı sıra ciddi bir hastalığa yakalandığınızla ilgili endişeleriniz yoğunlaşmış olabilir. Hatırlayın ilk günlerde hepimiz sık sık ateşimizi kontrol ettik. Bu gayet normaldi. Ancak aşırı bir boyuta ulaştığını düşündüğünüzde ya da yakınlarınız sizi bu konuda uyardıklarında onları dikkate almanızda fayda olacaktır.

Birçoğumuz artık sayıları takip etmek istemiyoruzve bu bilgiden kaçınıyoruz mesela. Bir an önce kurtulmak istiyoruz bu sıkıntılardan. Çünkü ölüm gerçeğiyle yüzleşmek pek kolay ve herkesin hazır olduğu bir şey değil.Ama aynı zamanda bize bunu sürekli anımsatan bilgiden kaçınmamız da bir o kadar normal diyebiliriz. Psikolojik bir denge unsuru gibi düşünebiliriz. Ancak diğer yandan ölüm gerçeğiyle yüzleşmenin ya da bu duruma sürekli olarak maruz kalmanın travmatik düzeyde etkileri de olabilir. Örneğin yaşamsal tehdit oluşturan bir durumakişinin kendisininveya yakınlarının maruz kalmasıtravma sonrası stres belirtilerini tetikleyen bir durum olabilir. Covid-19 için düşünecek olursak, bu virüse yakalanmanın özellikle ileri yaştaki bireyler için ciddi bir yaşamsal tehdit oluşturduğunu biliyoruz. Bununla birlikte sağlık çalışanları gibi bu hastalığa maruz kalanlarla sürekli temas halinde olmanız ve onların yoğun bakım sürecinde yaşadıklarına maruz kalmanız yine travmatik düzeylerde etkiler bırakabilir. Hemen belirtmek gerekir ki bu bir olasılıktır ve hemen herkeste travma sonrası stres belirtilerinin görüleceği anlamına gelmiyor. Yaşanan durumun şiddeti, sizin var olan psikolojik yatkınlıklarınız ve kırılganlıklarınız önemli diğer belirleyici faktörlerdir.

“PROFESYONEL DESTEĞE BAŞVURMAK GÜZEL BİR SEÇENEK”

Peki insanlar bu bahsettiğiniz olumsuz durumlarla nasıl başa çıkabilirler, neler yapabilirler?

Esasen insanların hali hazırda gayet güzel bir şekilde başa çıkabildikleri durumlar var. Şöyle ki, sosyalleşme anlamında ciddi bir kısıtlanma içerisine girdik ancak sanal olarak sosyal bağlarımızı belki eskisinden daha sık ve kuvvetli bir şekilde devam ettiriyoruz. Sosyal destek çok önemli bir başa çıkma kaynağıdır.

Bunun yanı sıra belki de en önemli şeylerden birisi içinde bulunduğumuz durumu bütün gerçekliğiyle kabul etmek olacaktır. Çünkü değiştiremediğimiz bir sürü şey var ve bunlar bizim kontrolümüzün dışında. Örneğin kişisel olarak önlemimizi almak bizim kontrolümüzde ancak bu salgının durması ya da ilerlemesi pek bizim elimizde değil. Eğer biz bu konuda bireysel olarak kendimizi çok sorumlu hissedersek sonucunda suçlu hissetmemiz çok olası. Dolayısıyla değiştiremediğimiz gerçekliği kabul edip yaşamımızı nasıl daha anlamlı ve güzel yaşayabiliriz buna odaklanmamız gerekiyor. Bu salgın bize yaşamımız ve ilişkilerimizle ilgili bir şeyler öğretmiş olmalı. Öyleyse şimdi yaşamda değer verdiğimiz şeylerle uyumlu ve bize keyif veren neler yapabiliriz? Bu eski fotoğraf albümlerinizi düzenlemek de olabilir eşinizle, çocuklarınızla olan ilişkinize çok daha farklı bir şekilde yaklaşmak da olabilir. Burada herkesin kendine özgü cevapları olacaktır tahminimce.

Bunları yaparken şimdi ve şu an içerisinde olmak çok kıymetli. Çünkü genel olarak günlük yaşamda ya geçmişe takılı kalıyoruz ya da hep gelecekle ilgili düşüncelere sürükleniyoruz. Yapamadıklarınız, yolunda gitmeyen işler ya da yarınki iş görüşmeleriniz, satışlarınız, bir haftalık, aylık, yıllık planlarınız vs. vs. Düşüncelerin deresinde sürüklenip duruyoruz. Özellikle bu günlerde düşünecek çok zamanımız var. Örneğin bir hafta öncesinde bu salgının ne zaman biteceğine dair kendinize çok soru sormuş ve stresinizi arttırmış olabilirsiniz.  Oysaki şimdi içinde bulunduğunuz zaman çok daha kıymetli ve stresten uzak.

Son olarak bazı profesyonel çalışmalara değinmek isterim. Birçok ilde il sağlık müdürlükleri ve belediyeler kanalıyla psikolojik destek hatları oluşturuldu. Bu hatlarda psikolog meslektaşlarımız başta sağlık çalışanları olmak üzere, Kovid-19 tanısı alan kişilere, onların yakınlarına ve evinde karantinayı sürdüren vatandaşlara uzaktan psikolojik destek hizmeti sağlamakta. Eğer bu süreçle ciddi anlamda başa çıkamadığınızı düşündüğünüzde profesyonel desteğe başvurmak güzel bir seçenek olacaktır.

Bu günlerde Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi olarak ruh sağlığı alanında çalışan diğer meslek örgütleriyle beraber güzel bir çalışmanın içerisindeyiz. Bu süreçten olumsuz etkilenen kişilere yönelik uzaktan psikolojik destek sağlama noktasında gönüllü uzman meslektaşlarımızla birlikte desteğe hazır olduğumuzu belirtmek isterim.


Psikososyal Destek Hat Bilgileri

İstanbul: KORDEP İstanbul 0850 305 00 34

İzmir: İl Sağlık Müdürlüğü: 0 (232) 248 33 10/ 1270-1283

İzmir Büyükşehir Belediyesi: 0 (232) 293 95 95

81 İl Psikososyal Destek Hat Bilgilerihttps://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/destek-hat-bilgileri

Reklam