Engelli yurttaşların önündeki engeller Kovid-19 salgını sürecinde arttı
Engelliler Konfederasyonu Başkanı Mustafa Özsaygı, "Engelliler ve engelli örgütlerinin Covid-19’la mücadelenin her aşamasında istişare sürecine aktif katılımları sağlanmalıdır" dedi.
Fotoğraf: Pixabay
Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’unu oluşturan yaklaşık 10 milyon engelli yurttaşın yaşadığı sorunlar, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında gündeme getirildi. İş yaşamında engellilere tanınan mevcut kotalar bile kullandırılmıyor. Engelliler Konfederasyonu Başkanı Mustafa Özsaygı, "Engelli kişiler ve örgütleri salgınla mücadelenin her aşamasına katılabilmeli ve bağımsız olarak yaşayabilmeli. Aksi durumda engelli vatandaşlar, izole edilemez, karantinaya alınamaz ya da sağlık ve kamu hizmetlerine diğer kişilerle eşit olarak erişemezler." dedi.
Her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Engelliler Haftası’nda Türkiye’de bulunan yaklaşık 10 milyon engelli yurttaşın yaşadıklarına ilişkin farkındalık yaratma etkinlikleri, bu yıl salgın nedeni ile online yapıldı. Engelliler Konfederasyonu Başkanı Mustafa Özsaygı, sosyal medya üzerinden yaptığı basın toplantısı ile engelli yurttaşların toplumla eşit haklar temelinde buluşmasının önemini vurgulayarak sadece yüzde 22,1’nin iş gücüne katılabildiğini söyledi. İş yaşaında ise engellilere açılan mevcut kotaların bile kullandırılmadığını ifade eden Özsaygı, "Kamu kurumlarında 4 bin 739, özel sektörde 21 bin 784 kişi kota açığı bulunmaktadır" dedi.
"ENGELLİLERİN KRİZLE BAŞ ETMEDE ÖNEMLİ KATKILARI VAR"
Özsaygı, salgın koşullarında engellerin görülmesi için şunlara dikkat çekti:
- COVID-19 sürecinde bilgi, hizmet ve programların erişilebilirliğini sağlamalı.
- Halk sağlığı bilgileri, yaşanabilir çevre, iletişim ve teknolojiler ile mal ve hizmetlere kolay erişebilmeli.
- Engelli kişiler ve örgütleri salgınla mücadelenin her aşamasına katılabilmeli ve bağımsız olarak yaşayabilmeli. Aksi durumda engelli vatandaşlar, izole edilemez, karantinaya alınamaz ya da sağlık ve kamu hizmetlerine diğer kişilerle eşit olarak erişemezler.
- Engellilerin krizle baş etme ve geleceği inşa etmeye önemli katkıları vardır. Pek çok engelli, izolasyon halinde mevcut duruma dair alternatif çalışma modelleri geliştirebilecek güçlü deneyimlere sahiptir. Zorluklara yenilikçi çözümler ve yaratıcı yaklaşımlar getirmeye katkıda bulunabilirler.
- Engellileri destekleyen yatırımların kapsayıcı ve denetlenebilir olması sağlanmalıdır.
"ENGELLİLERİN HAKLARININ GÜÇLENDİRİLMESİ DEVLETİN TEMEL ÖDEVLERİNDENDİR"
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde yer alan bütün insanların doğuştan sahip olduğu eşit ve devredilemez hakları olduğunu hatırlatan Özsaygı, "Engelli bireylerin bu haklardan herhangi bir ayrımcılığa uğramaksızın yararlanmalarının güvence altına alınması gereklidir. Daha yoğun bir desteğe ihtiyacı olan engelliler dahil olmak üzere, tüm engellilerin insan haklarının güçlendirilmesi ve korunması gerektiği devletin temel ödevlerindendir. Engellilerin kendilerini doğrudan ilgilendiren ve diğer politika ve programların karar alma süreçlerine etkin olarak katılabilme hakları vardır. Irk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka fikir, ulusal, etnik veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum, yaş veya başka bir statü bakımından birden fazla nedene dayalı olarak veya ağır ayrımcılığa uğrayan engellilerin karşılaştığı zor koşullar giderilmelidir.
Engellilerin insan hak ve temel özgürlüklerinden tam yararlanmasını teşvike yönelik çabaların toplumsal cinsiyet perspektifi içermesi gerekir. Engellilerin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için tüm sosyal ve ekonomik haklara sahip olma bakımından başlangıçta pozitif ayrımcılık kapsamında değerlendirilmeleri gerektir" diye konuştu.
"ENGELLİLER EVLERE KAPANMAK ZORUNDA KALIYOR"
Engellilerin en büyük sorunlarından birinin de eğitim haklarından yararlanamaması olduğunu söyleyen Özsaygı, "Eğitimde kaynaştırma uygulamalarına toplumda ve çoğu zaman idareciler tarafından direnç gösterilmektedir. Engelli kadınların sadece yüzde 1,5’i, erkeklerin ise yüzde 4’ü yükseköğrenim görmüştür. 21 yaşından sonra örgün eğitime devam edemeyip, evlerde kapanmak zorunda kalan orta ve ağır engellilerin sorunları mutlaka dikkate alınmalıdır" dedi.
Okullarda verilmesi gereken eğitimlerle engellilerin yaşam becerisinin arttırılması gerektiğini vurgulayan Özsaygı, “Herhangi bir afete veya tehlikeye maruz kalan engellinin sağlık masrafı engelli olmayan kişinin beş katıdır. Bu durum engellilerin korunması ve güvenliğinin önemini artırmaktadır. Toplumsal yaşama tam ve eşit katılımlarının sağlanmalıdır” diye seslendi.
"HAKLARI OLDUĞU HALDE 26 BİN 523 ENGELLİ ÇALIŞTIRILMIYOR"
Çalışabilecek durumda olan engellilerin işgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 35,4, kadınlarda yüzde 12,5, toplamda ise yüzde 22,1 olduğuna dikkat çeken Özsaygı, “Engellilere iş yaşamındaki mevcut kotalar bile kullandırılmıyor. Kamu kurumlarında 4 bin 739, özel sektörde 21 bin 784 kişi kota açığı bulunmaktadır. 2019 itibariyle 3 binden fazla engelli memur kadrosu açığı bulunmaktadır. Çalışma hakkı, evrensel bir haktır. Aynı zamanda anayasalarda yer alan bir hak olması nedeniyle ayrım yapmaksızın bütün vatandaşlara tanınan en temel insan hakkı olduğu unutulmamalıdır” diye bildirdi.
Talep ettikleri hakların mücadele etmeden kazanılmayacağını vurgulayan Özsaygı, “Günümüz itibariyle baroların, tabip odalarının, mimar mühendis odalarının, eczacıların, korona şartlarında zorunlu çalıştırılan işçilerin ve diğer tüm toplum kesimleri ile mücadelemizi birleştirmeliyiz. Mücadelemizi onlarla ortaklaştıramazsak haklarımızı alma şansımız azalacaktır” dedi. (Ankara/EVRENSEL)