Polis kurşunuyla ölen Şerzan Kurt'un annesi: Oğlum son olur sandım ama ölümler sürdü
Muğla'da 2010 yılında polis G.Ş. tarafından vurularak hayatını kaybeden Şerzan Kurt'un annesi Nejla Kurt, "Oğlumun davasında adalet sağlanmış olsaydı bugün başka gençler ölmeyecekti" dedi.
Şerzan Kurt'un annesi Nejla Kurt | Fotoğraf: Metin Yoksu/MA
Polis kurşunuyla vurularak yaşamını yitiren Şerzan Kurt’un annesi Nejla Kurt, “Oğlumun ölümüyle artık gençler ölmeyecek sanmıştım ama o günden bu yana çocuklar ölmeye ve öldürülmeye devam etti” dedi.
Muğla Üniversitesi Öğrencisi Şerzan Kurt’un 11 Mayıs 2010’da bir polis tarafından vurularak yaşamını yitirmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Çocuğunun ölüm yıl dönümünde anne Nejla Kurt, Mezopotamya Ajansından Metin Yoksu’ya konuştu.
Nejla Kurt, “11 Mayıs’ta vuruldu, 19 Mayıs’ta beyin ölümü gerçekleşti, 24 Mayıs’ta ise toprağa verdik. 20 yaşını 6 ay geçmişti ki dünyadan onu kopardılar. Acısı biz toprak olana kadar değişmeyecek. Her mayıs ayı geldiğinde o yara yeniden kanamaya başlıyor” dedi.
Oğlunun ölümünün ardından arkadaşları, demokratik çevreler ve kamuoyunda bir sahiplenme olduğunu dile getiren Kurt, “Oğlumun ölümü ile artık gençler ölmeyecek sanmıştım ama o günden bu yana çocuklar ölmeye ve öldürülmeye devam etti” diye belirtti.
Oğlunun mezarı başında “Doğan çocuklarınıza Şerzan ismini verin” çağrısından sonra birçok kişinin yeni doğan bebeklerine Şerzan ismini verdiğini hatırlatan anne Kurt, “Bundan birkaç yıl önce bir aile anmaya geldiğinde yanlarında bir çocuk vardı. 3 yaşlarındaydı. Ve onun o gün doğum günüydü. Bundan çok etkilenmiştim. Bu bir umut, yaşamanın ve yaşatmanın umudu. Kimin adı Şerzan konuldu ise yılda en az bir kez onun mezarına gelsinler. O zaman anlayacağız ki biz ölsek bile onun binlerce Şerzan kardeşi var” dedi.
"ADALET SAĞLANSAYDI GENÇLER ÖLMEZDİ"
10 yıldır adalet mücadelesi verdiklerini ifade eden Kurt, “Adalet yerini bulmadı. Şerzan’ın ölümüyle ölümlere nokta kondu sandım. Ondan sonra hiçbir gence kıyılmayacak sandım, yanılmışım. Sonra arkası kesilmedi. Şerzan’ın ardından başka bir şehirde bir genç daha öldürüldü. Ondan sonra gençlerin, çocukların ölümünün arkası kesilmedi. Daha geçen gün 17 yaşında bir çocuk, para cezası kesilmesin diye polisten kaçarken kalbinden vuruldu. Bir çocuk sırf kaçtı diye kalbinden nasıl vurulur? Eğer Şerzan’ın davasında adalet sağlanmış olsaydı bugün Adana’da 17 yaşındaki o çocuk yaşayacaktı” ifadelerini kullandı.
"ACININ RENGİ VE DİLİ YOK"
“Artık yeter çocuklarımız ölmesin, anneler ağlamasın” diyen Kurt, adalet sağlanmadıkça cezasızlığın süreceğini dile getirerek, “Batıdaki buradakinin acısını bilmezse acılar devam edecektir. Acının rengi ve dili yoktur. Alevi’nin, Ermeni’nin, Kürt’ün, Arap’ın, Türk’ün acısı ayrı olmuyor, her acı aynıdır” dedi.
NE OLMUŞTU?
Muğla Üniversitesinde 11 Mayıs 2010 tarihinde Kürt öğrencilere yapılan ırkçı saldırı sonrası çıkan olaylar sırasında polis G.Ş’nin silahından çıkan mermiyle yaralanan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü 2’nci Sınıf Öğrencisi 21 yaşındaki Şerzan Kurt, bir hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Aradan geçen 10 yıla rağmen sanık polisin yargılandığı dava sonuçlanmadı. Tutuklu polis G.Ş’ye yerel mahkemenin verdiği 20 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından bozuldu. Yeniden görülen davada sanık polisin cezası 8 yıla indirildi. Dava bir kez daha Yargıtaydan döndü. 2015 yılında yapılan yeniden yargılama sonrası sanık polis bu defa 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtaydan yine dönen davada yerel mahkeme, G.Ş’ye 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Kurt ailesi karara itiraz etti.