Pirelli işçisi: Gücümüzü kullanmadığımız için böyle oldu
“‘Tüm işçiler için tarih yazacağız, bu sözleşmeyi herkes konuşacak’ dediler. Evet, bir tarih yazıldıysa o da işverenin hanesine yazıldı."
Fotoğraf: Pixabay
Pirelli İşçisi
Merhaba Evrensel okurları, ben Pirelli’de çalışan bir lastik işçisiyim. Yaklaşık 4 bin 500 işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde bizim fabrikamız da yer aldı. Brisa Bridgestone ve Prometeon Türkiye de bu sözleşme içerisindeydi. Baştan söyleyeyim, biz işçiler istediğimiz zammı alamadık. Kimse memnun değil...
2 yıllık sözleşme ve yüzde 7 zamma imza atıldı. Ama biz ne yapıyoruz? Üretim ve kâr rakorları kırıyoruz, bunu biz işçiler yapıyoruz. Daha önceki fabrika müdürü senede 2 defa yemekhaneye gelir, biz işçileri ayakta alkışlardı. Kriz koşullarında bile bize söylenen “Rahat olun, dolar kurları bizi etkilemiyor, biz yine rekor kırdık” oluyordu. Örneğin Pirelli AR-GE binasını büyütüyor, fabrikanın arkasındaki arsayı alıyor, inşaatlar devam ediyor. Bunların hepsi yatırım ama şirket ne kadar ileri gittiyse biz işçiler de o kadar geri gittik... Keza Brisa’da çalışan arkadaşlarımız da şirkete milyarlarca ciro yaptırıyor. Bunlar havadan olmadı, hepsi biz işçilerin emeğidir.
Tabii biz işçilerinin birliği yok. Evet, sendikamız Lastik-İş var ama bu bizim örgütlü ve birlik olduğumuz anlamına gelmiyor. Nasıl mı? Pirelli işçisinin A kadro (baba kadro) ve B kadro (Destek veya taşeron kadro da deniliyor) ücretleri arasında uçurum var. Yüzde 7’lik zam A kadro için 500 TL’ye yakın zam iken, destek işçisi için en fazla 200 TL zam demektir. Fabrikada korku had safhada. Haline şükreden de var ama özellikle böyle bir dönemde işsiz kalma korkusu daha yüksek. Buna rağmen fabrikada işçiler her şeyin farkında, ne oluyor, ne bitiyor tüm işçiler gündemi takip ediyor.
Gelelim sendikaya... Toplu sözleşme döneminde sendikaya gidip gelenlerin hepsinin gardı düştü, hayal kırıklığı yaşadı. Sendika hakların iyileştirilmesi ve destek grubunda bulunanlara daha çok vaatte bulundu. “Tüm işçiler için tarih yazacağız, bu sözleşmeyi herkes konuşacak” dediler. Evet, bir tarih yazıldıysa o da işverenin hanesine yazıldı. Çünkü sendika süreci yönetemedi, hiçbir hazırlık yapılmadı. Üretimden gelen gücümüzü kullanmadığımız için sonuç böyle oldu. Bir gün sendika başkanı ile birlikte dışarıda toplantı yapıyoruz. Yağmur başlayınca tentenin altına geçtik. İşçilerden biri kafasındaki kepi başkana verdi. Başkan da “Bu kep bizim başarı temsilimiz olacak. Sözleşmede tarih yazdığımız gün kep atacağız” dedi. İşçilerin çoğunluğuna sanırım 15 TL’lik kep aldırdılar ama biz işçiler kep atmadık çünkü ortada bir başarıdan bahsedemiyoruz. Kepi atanlar kâr rekorları kıranlardır. Biz işçilere ise kuru alkış ve teşekkür kaldı...