13 Mayıs 2020 03:00

Bir Ankara grubu: MemurBand

Ankara’da doğup büyümüş ve şehri şarkılarına yansıtan Ankara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Uğur Uçar ve ODTÜ İktisat öğrencisi Emrecan Çağlak ile grupları MemurBand’i konuştuk.

Fotoğraf: Memurband

Paylaş

Ankara’da doğup büyümüş ve şehri şarkılarına yansıtan Ankara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Uğur Uçar ve ODTÜ İktisat öğrencisi Emrecan Çağlak ile grupları MemurBand’i konuştuk.

Merhabalar, Memurband’i kısaca tanıtır mısınız?

Memurband birbirine yakın insanlarla yola başlayan, daha sonra biraz azalıp çekirdekleşen ve en  sonunda 2 kişinin birliğine ulaşan bir grup. Memurband aynı hayata farklı perspektiflerden bakan gözlerin gördüklerini birbirine yansıtmasıyla oluşan bir fikir, duygu, icraat birleşimi diyebiliriz.

BİR ŞEHİRDEN BESLENMEK

Grubun isminin bir hikayesi var mı?

Memurband ismi Ankara’nın üzerine yapıştırılan "memur şehri" ile aynı kökten geliyor. Hepimiz bu şehrin içine doğduk ve bu şehirle büyüdük. Memurluğun anlamını ailemizden, akrabalarımızdan, komşularımızdan ya da basitçe bu şehrin sokaklarında gezinerek öğrendik. Renk paleti grinin tonlarından, silüeti betonlardan, yansıması küçük kasvetli camlardan olan bu şehir, akşamın ilerleyen saatlerine ulaştıkça sessizleşip içine çöker bizim gibi. İşte memur ismi bu yaşantının içimize işleyen taraflarının bir şekilde açığa çıkmasını simgeliyor.

İlerleyen döneme dair planlarınız neler?

İlerleyen döneme ait planlarımız her zaman bir önceki dönemimizden daha üretken olmak, duygularımızı daha çok insana aktarmaya çalışmak, bizimle aynı duyguları hisseden insanlara ulaşmak olacaktır.

Kayıtlarınızı nasıl yapıyorsunuz?

Herkes sorumlu olduğu kısmı kendi evinde kaydediyor. Sonra bu kayıtları toplayıp düzenlemeden geçiriyoruz. Her ne kadar aynı ortamda toplanıp bu işi yapmasak da ortak bi iş olarak yapmaya çalışıyoruz. İlk albümümüzün ismini de zaten bu evde üretim sürecinden ve şarkıların sadeliğinden dolayı "Hamur" koyduk.

“FARKLI İMKANLARA SAHİBİZ”

Küçük çaplı bir grup olmanız nasıl etkiliyor süreci?

Küçük çaplı olmanın zarardan çok yararını görüyoruz şu an. Menajer veya prodüktörümüz olmaması bize bağımsız müzik yapabilme özgürlüğünü veriyor. Kusurlu kayıtlarımızı düzenleyecek kalifiye insanların olmaması da bizce daha doğal bir ürün ortaya çıkarıyor. Dinleyenimizin az olması ileri işlerimizde üzerimizdeki baskıyı azaltıyor. Bu kitlenin tanıdıklarımızdan oluşuyor olması da en sert eleştirileri doğrudan almamızı sağlıyor. Büyük çaplı grupların böyle ayrıcalıklara sahip olduğunu düşünmüyoruz genel olarak.

Karantina sürecinde sahne alamıyorsunuz? Nasıl devam ediyorsunuz?

Şarkılarımızdaki enstrüman sayısına kişi sayımızın yetmediğinden karantina öncesinde de pek sahne aldığımız söylenemez. Bu sebepten canlı performanstan çok, üretim kısmınına yoğunlaşmıştık. Yani karantina zaten yavaş olan üretim tempomuzu pek de etkilenmedi. Hatta oluşan boş zamandan dolayı daha çok üretim yapabilme şansı bile buluyoruz. Bu işten bir gelirimiz olmadığından zaten canlı sahne gelirlerine de bağımlı değiliz. Karantinanın bize neredeyse hiç etkisi olmadı diyebiliriz.

Albümü dinlemek için:

https://open.spotify.com/album/0telpxaGBjsZL5hHOxWhDb?si=-hXm93ntTfm2gvHBDcL9tw

 

 

(Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

DSÖ: ABD ve Brezilya koronavirüs uyarılını dikkate almadı

SONRAKİ HABER

Bambaşka bir eğitim mümkün: Eğitimde SSCB modeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa