12 Mayıs 2020 15:40

Mayası tutmayan eğitim sistemi

Ben 80 günlük çalışmayı 50 güne sığdırmaya çalışıyorum. Bunun sonucunda uyumadan, kendime zaman ayırmadan çalışmak zorunda kalacağım.

pngtree

Paylaş

Elif DEMİRTAŞ

Elâzığ

Covid-19 salgını nedeniyle okulların ve dershanelerin tatil edilmesi ile öğrencilerin ders çalışmaları evle sınırlı kaldı. Sınavın 1 ay ertelenmesi ile çalışma planlarını ve psikolojilerini bu tarihe göre hazırlayan öğrenciler, mayası tutmayan eğitim sisteminde her an her şey olabileceğini tekrar hatırladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen haftalarda YKS’nin eski tarihinden bir hafta ileri alınmasıyla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamadan sonra öğrenciler tarafından geniş bir tepki gösterildi. Tepki üzerine sınav süresinin uzatılması ve baraj puanının düşürülmesi gibi ucuz yöntemlere başvuruldu. Sistem tarafından “geleceğin sahipleri” şeklinde şefkat gösterilse de durum emek sömürüsünün üstündeki perdeden ibarettir. Eğitim sisteminin onlarca sorunu arasına eklenen sınav tarihlerinin erkene alınması hakkında arkadaşlarımızla sohbet ettik.

Sınav tarihinin yanlış bir karar olduğunu ve tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Damla “Bu karar sınava girecek 2-3 milyon öğrencinin iyiliği için değil, para kaygısında olan bir hükümet için alınmış bir karardır. Covid-19 salgınının kapalı kalabalık ortamlarda daha hızlı yayıldığını biliyoruz. Önümüzdeki bu yaklaşık 1 aylık süreçte ülkenin salgın açısından akıbetinin ne olacağı belirsiz. Bu belirsizlik içinde milyonlarca öğrencinin, bir o kadar da görevlinin bir arada olacağı bir ortam yaratmak ne derece mantıklı olabilir? Ayrıca öğrencilerin aileleri de sınav merkezleri yakınında olacak. Ne kadar ‘aileler sınav binaları yanında olmayacak’ denilse de ailelerin o civarda olacağını düşünüyorum.  O zamana kadar bitebilecek bu kadar ciddi bir salgının tekrar patlak vermesi riski nasıl alınabilir” dedi.

KATLANAN STRES

Bu süreçte yoğun stres altında olduğunu belirten Damla “Sınav stresi böyle bir durumda daha çok artıyor, çünkü bu sınav öğrencilerin geleceğini belirliyor. İlk önce sınav 26-27 Temmuz’a ertelendi ve öğrenciler çalışmalarını bu tarihe göre planladı. Bu kararın alınmasından 1 ay sonra sınav eski tarihinden 1 hafta sonrasına çekildi. Bunun sonucu 2 aylık planın 1 aya sığdırılmaya çalışmasıdır. Bu da zaten stresli bir öğrencinin kat kat daha fazla strese girmesidir. Öğrencilerin 1 yıllık emeği, para uğruna böyle hiçe sayılmamalıdır. Bu kararı alanlar unutmamalıdır ki bu gençlerin geleceği, bu ülkenin teminatıdır. Öncelik daima bu olmalıdır.

80 GÜNLÜK ÇALIŞMAYI 50 GÜNE SIĞDIRMAYA ÇALIŞIYORUM

Turizm için eğitim geri plana atıldı. Bu durumun ilerde yaratacağı sorunlar için, hükümet bir kılıf hazırladı. Evet sınavı geri aldık ama birçok konudan muaf tuttuk, sınava süre ekledik, baraj puanını düşürdük” diyebilecekler.

Ben çalışma planlarımı 80 güne göre ayarlamıştım ama bir anda 50 güne düştü. Kalan süre 50 gün ve ben 80 günlük çalışmayı 50 güne sığdırmaya çalışıyorum. Bunun sonucunda uyumadan, kendime zaman ayırmadan çalışmak zorunda kalacağım. Bu durumu benim gibi birçok öğrenci yaşıyor. Böylesi bir çalışma temposunu kaldıramayız. Bunun öğrencide yaratacağı psikolojik yıkımda göz ardı edilmemeli.

Karantinaya kadar olan süreçte evde değil, dershane ortamında hazırlandım. Karantinada da ev ortamına alışmam zaman aldı ve bu sürede çok vakit kaybettim. Kaybedilen zamanı o 1 ayda kapatabilecektik ancak artık böyle bir durum yok. Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız büyük deprem hepimizi olumsuz yönde etkiledi ve çok vakit kaybı oldu. Bu tüm Türkiye’yi etkileyen bir durum değildi ancak bir öğrenci için bile olsa belli bir kesimi etkileyen olaylar da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumlardan dolayı 50 günün benim için yeterli olacağını düşünmüyorum” diyerek gelecek kaygılarının olduğunu dile getiren Damla, YKS’nin tekrar öne alınmasını, sadece sınava girecek öğrencilerin dershane ve okullarda belli önlemlerin alınması şartıyla açılmasını ve alınan tüm kararların öğrenci merkezli olmasını talep ettiğini dile getirerek sözlerini bitirdi.

2 senedir üniversite sınavına hazırlanan Yusuf da “Turizm tabii ki önemli fakat geleceğimi belirleyen sınavın turizm sektörünün aksamaması için eski tarihe almalarına sıcak bakmıyorum. Psikolojik olarak çökmüş durumdayım 50 günlük süreçte konularımı nasıl yetiştireceğim dershane ortamına daha çok alıştığım için bu salgın döneminde ev ortamına alışmam uzun sürdü bir kez daha mezuna bırakmak istemiyorum. Zaten kitap, kalem fiyatları uçuk her yıl alınca bu ihtiyaçlar bizlere pahalıya patlıyor. Ek olarak 30 dakika verdiler ama bunu sus payı olarak verdiklerini düşünüyorum, eğitim hakkımız para için satılıyor. Sınavı geri aldıkları gibi geleceğimizi de ellerimizden alıyorlar” diyor ve sınavın tekrardan öne alınmasını talep ediyor.

Lise son sınıf öğrencisi olan Dilan turizm için bu kadar insanın emeğinin çöpe gitmesini ve adil olmadığını 80 gün ile 50 gün arasındaki psikolojinin çok farklı olduğunu, YKS 2020 öğrencilerinin bunalıma girmiş durumda olduklarını söyleyip “30 dakika fazla süre vererek bizleri susturmaya çalışıyorlar ama susmayacağız” diyor.

SALGININ FATURASINI ÖĞRENCİLERE KESTİLER

“Deprem derken salgın derken dönemin büyük bölümü boşa gitti. Herkes temmuz ayına göre çalışmalarını hazırlamıştı. Tabi öncesinde sağlam bir şekilde çalışanlar için yeterli olacağını düşünüyorum. Sağlam çalışıp kopukluklar yaşayanlarda bir şekilde toparlayabilir ama sınav tarihinin eski tarihe alınmasını doğru bulmuyorum. Her zamanki gibi salgının faturasını da öğrencilere kestiler” diyor ve geri aldıkları süreci tekrardan talep ediyor.

Biz gençler kapitalist sistemin, kendi çıkarları uğruna neler yaptığını gün geçtikçe daha net görüyoruz. Sınav tarihinin tekrar erkene alınması, turizm uğruna öğrencilerin sağlığının, psikolojisinin ne kadar önemsiz olduğunu gösteriyor. Türkiye’deki eğitim sisteminde salgından öncede durum böyleydi. Burada asıl önemli olan öğrencileri bireysel kurtuluş yollarına sürükleyen bu sistemi anlamak ve değiştirmek olacaktır. Mezun olduktan sonra yüz binlerce gencin işsiz veya düşük ücretle çalıştırılmaya mecbur bırakılacağı unutulmamalıdır. Bu düzenin kırılmasının tek yolu birleşerek ve örgütlenerek mücadele etmekten geçer.

 

ÖNCEKİ HABER

Kabahat değil suç!

SONRAKİ HABER

bianet'ten çağrı: 1 Mayıs 77 kayıplarının yakınları, bize ulaşın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa