Mülteci işçiler ‘normal’e dönemiyor
Salgın ile açlık arasında zorlu bir dönem geçiren mülteciler, 11 Mayıs “yeni normalleşme” ilanı ile birlikte iş aramaya başladı. Atölyeler hâlâ kapalı, tekstilde işler bayram sonrasına kaldı.
Fotoğraf: Evrensel
Ercüment AKDENİZ
İstanbul
Koronavirüs salgını nedeniyle eve kapanmak zorunda kalan mülteciler, açlıkla salgın arasında zorlu bir dönem yaşıyor. Atölyeler, işyerleri kapanırken buna sokağa çıkma yasakları eklendi. Peki, “yeni normalleşme” döneminde, 11 Mayıs sonrasında durum nasıl olacak? Gazetemize konuşan mülteci işçiler, “Şimdi tek tük atölyeler açık, böyle bayram sonuna kadar gider. Umudumuz bayram sonrasında işlerin açılması” diyor. Yaz aylarında gündeme gelen sezon boşluğu ise ayrı bir dert şimdi.
İstanbul’un “merdiven altı” üretim havzalarından Çağlayan’da uzun süredir makine sesleri duyulmuyor. Üç çocuk babası Suriyeli Cuma, göç sonrası en zorlu günlerini salgın döneminde yaşadığını belirtiyor. Çalıştığı tekstil atölyesi hep kapalı kalmış. Evin geçimini borçlanarak ayakta tutmaya çalışan Cuma, “Mecburen arkadaşlarıma, bakkala borçlandım. Evin iki kirası duruyor. Atölye açılınca mesaiye kalmamız lazım” diyor. Cuma’nın çalıştığı atölyede 21 işçi varmış; yarısı Türkiyeli yarısı Suriyeli. Dolayısıyla bu dertler yerli işçilerin de derdi.
HAFTALIKLAR ŞİMDİDEN YARIYA İNDİ
Tekstilde bayramdan sonra işlerin açılacağını belirten Cuma, “Firmalar bazı atölyelere yarım kalmış işleri getiriyor. Ama onlar da çok ucuz fiyata. Bugün dolaştım, bizim sokakta atölyelerden bir ikisi açık. Ama iş arayan işçi çok. Ekmek derdi büyük, bu bayramda sofralar eksik açılır” diyor.
Merdiven altı sektörün bir açmazı da “sezon boşluğu”. Öyle ki dikilen mevsim kıyafetleri değiştiği zaman, birkaç haftalık boşluk yaşanıyor ve atölyeler kapalı kalıyor. Cuma, bu yıl sezon boşluğunun uzamaması için dua ettiklerini söylüyor: “Bu yıl yazlık modeller dikilemedi, elde kaldı. Önümüzü göremiyoruz. Bazı atölye sahipleri şimdiden haftalıkları yarıya indirdi.”
BORÇ KAPATMAK İÇİN 12 SAATLİK MESAİ
Suriyeli Genç İşçi Mert, tekstil işçilerine göre şanslı. Çünkü o bir kuaför ve 11 Mayıs’ta hemen iş başı yaptı. Yayımlanan genelgeye uyduklarını söylüyor: “Dört koltuk var ama biz ikisini kullanabiliriz, aradaki koltuklar boşluk olmak zorunda. İnsanlar randevu ile geliyor. İlk gün sabah 9’dan akşam 9’a kadar çalıştık, randevular bitmedi”. Mert bu dayanılmaz tempoya uzun süre katlanmak zorunda. “Çünkü 50 gündür evde yatıyoruz, borçlandık, açığı kapatmak için buna mecburuz” diyor. Çalışırken eldiven ve maske kullanan Mert, salgından ziyade ekmeği ve ödeyeceği borçları düşünüyor.
BİR UMUT: BELKİ İŞLER AÇILIR
Suriyeli H.M. iki çocuk babası bir metal işçisi. İşi kuyumcu kalıpları tasarlamak, çıkarmak. O da salgında işsiz kalanlardan. Bu dönemde herhangi bir ödenek almamış. Güvencesiz işçilerin genel durumu bu. H.M. Bayrampaşa’da atölyelerin yeni yeni açıldığını ifade ediyor: “Dolar ve altın fiyatları yükseldi. Dükkanlar kapalıydı, insanlar alışveriş yapamıyordu. AVM’ler açılınca belki işler açılır, bilemiyorum. Yarın yeniden iş bakmaya gideceğim.” Bir kardeşi Esentepe’de tekstil işçisi olan H.M. “Kardeşim, komşularımız hep işsiz, yardıma muhtaç hale geldi insanlar, işler ne zaman açılır bilemiyoruz” diyor.
MÜLTECİLERİN SAĞLIĞI ALLAH’A EMANET
İzmir’de ekonomik olarak ilk rahatlayan kesimin berberler olduğunu belirten Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, kentteki durumu şu sözlerle dile getiriyor: “Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesinde az sayıda da olsa atölyeler açılmaya başladı. İş arayanlar çoğaldı. Derneğimize iş başvurusu için gelenler var. Daha önce tekstilde çalıştım, bilirim; sektörde işler bayramdan sonra açılır. Tarım işçileri durmaksızın çalıştı, Torbalı’dakiler işlerin açılacağından umutlu.”
Bu bayramın normal bir bayram olmayacağını belirten Ali, “Mültecilerin sofrası daha kısıtlı olacak” diyor. İş arama derdine düşen mültecilerin başında ikinci bir bela var; salgın. Dernek Başkanı Ali’nin bu konudaki yorumu ise şöyle: “Suriyelilerin yüzde 80’i bu salgında zaten temizlik, hijyen malzemelerini göremedi. Misal üç aile bir dairede yaşıyor, bir odada 6-7 kişi kalıyor. Allah onlara yardım etti, yoksa hepsi kırılırdı. Şimdi de değişen bir şey yok: Evden çıkan bir işçi çöpe, biri inşaata, diğeri atölyeye gidiyor. Hepsi virüsü toplayıp eve getirecek.”