Karantina döneminde kadın
Salgın boyunca yaşanan süreç bize gösteriyor ki kadınların yaşamı her geçen gün zorlaşacak, salgının bırakacağı ekonomik ve psikolojik kriz kadınların sırtına yüklenecek.
Görsel: pixabay
Bilge ERBAŞ
Kocaeli
Covid-19 salgınından korunmanın en iyi yolunun evden çıkmamak, hatta ev içinde dahi sosyal izolasyonu gerçekleştirilmek olduğu söylendi. Kimi kurallarla bu sağlanmaya çalışıldı, ne yazık ki bu önlemler yalnızca belli kesimler için koruma sağladı. Çalışmak zorunda olan, evden çalışma imkânı olmayan insanlar için ev karantinası uygulanabilir düzeyde bir önlem olmadı. Dikkate alınmayan diğer bir nokta ise evin içinde güvende olmayan kadınlar. Yıllardır ev içi emeğin kadına yıkılmış olması ve karantina sürecinde bunun katlanarak artması, evin dışında çalışmak zorunda olan kadınlar ve onlara yüklenen çocuk, hasta bakımı ve daha bir sürü mesele…
KAMUSAL ALANDA YER ALMAK YERİNE…
Biz de Kocaeli Üniversitesi, Siyasal Bilimler Kulübü olarak “Karantina Döneminde Kadın” başlığı altında iki hocamızın konuk olduğu bir etkinlik düzenledik. Etkinliğin ilk aşamasında Aslı Kayhan karantina tarihsel süreç içerisinde değerlendirildi. Karantina kadınların yaşamında yeni bir şey değildir, eve hapsedilmeyi kadınlar yıllardır deneyimliyor, kadınlara dayatılmış olan ev işleri, çocuk bakımı yıllardır kadını eve hapsediyor, hatta kadının kamusal alandaki varlığının önünde set oluşturuyor. Çoğu zaman kadınlar, kamusal alanda yer almak yerine ev içine tıkılmış durumda. Evde hasta bakımı da kadına yüklenen ev içi emeklerden biridir. “2004 yılından itibaren devlet tarafından evde bakım ücreti verilmekte” örneği ile konuğumuz bu konuyu desteklemiştir. Ayrıca eve ek gelir sağlamak isteyen kadınlar, kendi evlerinden veya başkalarının evlerinde çalışabilecekleri işlerle bunu sağlamaya çalışmaktadır. Fakat bu işler sigortasız, güvencesiz olduğundan böyle olağanüstü bir durumda kadınlar tamamen savunmasız kalmışlardır.
ORTA SINIF KADINLARIN EMPATİSİ
“Her salgın, savaş, toplumsal ve çevresel felaketler bizlere deneyimler kazandırır. Yaşanan Covid-19 salgınında uygulanan karantinada ev içi işlerde dışarıdan yardım alamama, yaşanan maddi sıkıntılar, çocuk bakımı gibi artan yüklerle orta sınıf kadınlar da aslında işçi sınıfı kadınlarının gündelik yaşantısını deneyimlemiş oldular. Daha iyi yaşam süren orta sınıf kadınların, işçi sınıfı kadınlar ile olan empatisi kadın mücadelesini güçlendirecektir” dedi. Ayrıca “İş yaşantısında zaten dezavantajlı durumda olan kadınlar salgın sonucunda yaşanan işten çıkarmalardan ilk etkilenecek kesimdir. Kadınların yüzyıllardır savaşlarda ilk işe çağırılarak, krizlerde ilk işten çıkarılarak, her zaman yedek işgücü konumunda tutulmuşlardır” ekleyerek kadınların salgın sonrasında iş hayatında yaşayacağı sıkıntıları da vurgulamış oldu. Bir başka nokta ise mülteci kadınlar, bu salgın döneminde en kötü etkilenen kesimlerden biridir. Zaten normal şartlarda çok ucuza çalıştırılan ve kötü şartlarda yaşayan mültecilerin böyle bir durumda şartlarının çok daha zorlaştığı ve bir mülteci kadın açısından aynı zamanda artan ev içi emeğin yükü ile daha zor olacağı barizdir. “Bu salgın dönemi sonrasında yaşanan tüm bu zorlukların, mücadeleyi kat ve kat arttıracak, işçi ve orta sınıf kadınlar bu mücadelede kolektif bir çaba gösterecektir” tespiti konuğun konuşmasından ulaşılan sonuç oldu.
EV KADIN İÇİN GÜVENLİ Mİ?
Ardından Ezel Ünal, kendimizi hastalıktan korunmak için kapanacağımız “ev”in kadınlar açısından olan durumu ele alındı. “Hayat eve sığar’, ‘Evde Kal” gibi tavsiyeler ile salgından kendimizi korumamız gerekildiği söyleniyor fakat ev kadın içi güvenli mi? Tüm istatistikler kadınların en çok aile üyeleri arasındaki bir erkekten şiddet gördüğünü gösteriyor fakat karantina döneminde kadınlar bu aile üyeleriyle normalde olduğundan çok daha fazla vakit geçirmek zorunda. Bunun için devlet tarafından alınan önlemlerin ise yetersiz olduğu hatta devletten yardım istemek için aranan kuruluşların kişileri devletten bağımsız kuruluşlara yönlendirdiği biliniyor. Karantinada kadınların can güvenliği önemsenmiyor. Ayrıca kadınlara yıkılmış olan ev içi emeğin artmasının, çocukların okula gidememesi, evde geçirilen sürenin artışı ile evde artan işler gibi kadına dayatılan sorumlulukların yanında, normal şartlarda ofis vb. ortamlarda yaptıkları işleri, evden çalışmak zorunda olan kadınların bu ortamda verimli olması beklenip performans ölçümleri uygulandığı bilinmekte. Ayrıca aile baskısına maruz kalmayacağı kendine ait ortamını yaratabilmiş olan genç kadınların, LGBT-İ bireylerin bu süreçte ailelerinin yanına dönmesinin hayatlarının psikolojik ve fiziksel olarak daha da zorlaşmasına neden olacağı bir gerçek. Konuğumuz “Hayat ne olursa olsun eve sığamaz! Bu bir tatil süreci değil, kadınların bu süreçte birbiri ile dayanışmalarını bırakmamaları gerekiyor. Bu dönemde telefonla arayıp, nasıl olduğunu sormak dahi kadınlar için büyük bir dayanışma aracı. Şiddet gören her kesimden kadının, destek kuruluşlarına ulaşabilmesini sağlamak böyle bir süreçte çok önemli.” diyerek, şiddet gören her kesimden kadının, destek kuruluşlarının ulaşım bilgilerine ulaşabilmesini sağlamanın böyle bir süreçte çok önemli olduğu vurgulanmış oldu. Sonuç olarak kadınların evde kalınan bu süreçte dahi dayanışmayı ve mücadeleyi sürdürmeleri gerektiğini vurguladı.
VİRÜSÜN SONUÇLARI CİNSİYET AYIRIYOR
İki konuğumuzun da söylediklerini göz önünde bulundurarak şöyle bir çıkarım yapmamız yanlış olmayacaktır. Evet, virüs sınıf veya cinsiyet ayırmıyor fakat virüsün sonuçlarının hangi sınıfa veya hangi cinsiyete yükleneceğini çok net bir şekilde görebiliyoruz. Salgın boyunca yaşananlar ve salgın sonrasında yaşanacağını tahmin ettiğimiz süreçler bize gösteriyor ki kadınların yaşamı her geçen gün zorlaşacak, salgının bırakacağı ekonomik ve psikolojik kriz kadınların sırtına yüklenecek. Daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için kadınların kendi mücadele hatlarını oluşturmaları, ortak bir dayanışma ağı yaratmaları günümüzün en can alıcı meselesi haline gelmiştir.
spot: Salgın boyunca yaşananlar ve salgın sonrasında yaşanacağını tahmin ettiğimiz süreçler bize gösteriyor ki kadınların yaşamı her geçen gün zorlaşacak, salgının bırakacağı ekonomik ve psikolojik kriz kadınların sırtına yüklenecek.