13 Mayıs 2020 03:00

Karantina değil ev hapsi!

Bir toplumun zihniyetini değiştirebileceğine inandığım en büyük faktör anne iken, annemin de babam ve kardeşlerimden farklı kalır yanı pek yok.

Resim: Rippl-Rónai,József,Woman with a Birdcage

Paylaş

Zeynep IŞIK

Mersin Üniversitesi

Liseden beri üniversite hayalleri içerisindeydim. Bu yıl üniversitedeki ilk senemdi, kendimi bulmaya ilk adım. Bu yolda ayakları yere sağlam basan, kendi ekonomik özgürlüğünü eline almış, kendi fikirlerini benimsemiş ve bunlarla hareket eden birine dönüşmek en büyük hedefim. Bunun için ailemin yaşadığı şehirden farklı bir şehirde üniversite okumaya karar verdim. Bilindiği üzere dünya Covid-19’la uğraşmakta ve ülkece zorlu bir süreçten geçmekteyiz. Bu süreç, herkesin üzerinde farklı bir etki bırakmakla birlikte ben ve benim gibi üniversite okumak için farklı şehirde olup aile evine dönen arkadaşlarımın yaşadığı sorunları paylaşmak istiyorum.

MERAKLI GÖZLER ÜZERİMDE

Evlilik ve kan bağına dayanan karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik olarak tanımladığımız aile kavramı; herkeste farklı olmakla birlikte geneli toplumda benzerlik gösteren aile yapılarıdır. Çok fazla muhafazakâr olmasa da toplumun geneliyle benzerlik gösteren koruyucu bir aileye sahibim. Bu, akrabalarla da birleşince fikirlerimin arka plana atıldığı “El alem ne der?​” zihniyetiyle bağdaşan bir ortam yaratmakta. Salgın sürecinde verilen üç haftalık arada memlekete dönme düşüncesi ailemi göreceğim için sevindirici fakat orada yaşayacağım kısıtlamalar bakımından üzücü bir durumdu. Tabi bu aranın upuzun bir hapse dönüşeceğini nereden bilebilirdim ki! Artık telefonla konuştuğumda meraklı gözlerin üzerimde olacağını, kiminle konuşup mesajlaştığımın sorulacağını, dışarı çıkma saatimin kısıtlanacağını, aldığım şeylerin gerekli olup olmadığının sorgulanacağını biliyorum. Ve tabi ki kemikleşmiş düşüncelerine karşı aksi bir şey söylediğimde saatlerce uzayacak konuşmaları da göz ardı etmemek lazım. Genellikle sorulan soruların ucu beni gösteriyor.

EV İŞLERİ BANA YÜKLENİYOR

Eğitime ara verildi fakat bu sefer de ev işleri, gelen misafirlere hizmet etmek, yemek hazırlamak gibi işler bana yüklendi. Ev işlerini beraber yapabileceğim bir erkek kardeşim var fakat yardım bile etmiyor. Ailemin onu yetiştirirken maalesef erkek olmanın şişirilmiş egosuyla büyüttüğünü düşünüyorum. Bir toplumun zihniyetini değiştirebileceğine inandığım en büyük faktör anne iken, annemin de babam ve kardeşlerimden farklı kalır yanı pek yok. Bir kadın olarak onun kendi haklarını savunmaması ve bu kalıplaşmış düşünceleri benimsemesi çok üzücü. Tabi toplumda kadına ve erkeğe verilen değer, onlara biçilen roller de birbirinden farklı olduğu için bugün annemin böyle düşünmesinin de erkek kardeşimin hiçbir ev işine el uzatmamasının da sebebi çok açık.

Benim gibi ailesinden farklı şehirde okuyan kadın arkadaşlarımla sohbet ettiğimde onlar da aynı şekilde bu problemleri yaşadıklarını söylediler. Bir an önce bu sürecin bitmesini ve okuduğum şehre dönüp eğitimime devam edip özgürlüğüme kavuşmak istiyorum. Çünkü evde yaşadığımız bu psikolojik baskılar ve yüklenen işler bizi, kendimizden ve eğitim sürecimizden gitgide uzaklaştırıyor. Çünkü buradayken düşünmemiz istenen ilk şey kendi gençliğimiz ve derslerimiz değil, iyi bir aile kızı olmak!

ÖNCEKİ HABER

Online Tüfob Kongresi’nde buluşalım

SONRAKİ HABER

Prof. Dr. Vefik Arıca: 12 Haziran'da ligleri başlatma kararı iptal edilmeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa