13 Mayıs 2020 03:00

Hepimizin Arkadaş’ı…

Karantina günlerinde Arkadaş Zekai Özger’i tekrar düşünmek ve onun şiirlerinden hayatına bakmak...

Görsel: Pixabay

Paylaş

Kıvılcım EFTELYA

İnönü Üniversitesi

Evde kalalı neredeyse bir buçuk ay olacak sanıyorum. Bir yandan bu duruma alışmışken bir yandan da özgürce dışarı çıkabildiğim günleri özlemeye devam ediyorum. Günlerin artık iyice birbirine girdiği günlerden bir gün gözlerim pencereye takılı, bir parça gökyüzüne bakarken,  birden “Pencereyi aç/Soluğun çıksın dışarı/Sen büyütmedin mi ciğerinde onu/Kokusu hayatı yıkasın diye” dizeleri geçiyor kafamdan. Yerimden kalkıyorum, pencereyi açıyorum ve soluğum dışarı çıkıyor. Sonra da kitaplığıma uzanıp elime alıyorum Arkadaş Zekai Özger’in bütün şiirlerinin olduğu kitabı: Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası. Bu ismi koymak istermiş kitabına, ancak kitap çıkaracak ve isim koyacak kadar dahi ömrü olmamış Arkadaş’ın.

Arkadaş’ın şiirleri bir çırpıda okunarak anlaşılmaz; yavaş yavaş okuyarak, derinliğini görerek anlaşılabilir ancak. Onu anlamak kolay değil ama onu hissetmek belki mümkün.

“BİR PROLETERİN OĞLU”

Selanik göçmeni işçi bir ailenin 7 çocuğundan beşincisi Arkadaş. Tüm işçi çocukları gibi açlık ve yoksullukla, hastalıklarla sınanmış bir çocukluğu vardır. “Tamirat” şiirinde, “bir proleterin oğlu olduğuma inandıramıyorum kimseyi/ inandıramıyorum babama bir proleter olduğunu/ babam çok eski bir partizan/acıyı ve bir dönemi benden iyi biliyor/ne zaman içki içsek bir cuma gecesi ertesi/açlığı ve yoksulluğu benden iyi anlatıyor.” der ve şöyle devam eder:

“ezilmişliğin kompleksiyle büyüdüm böyle

yaşıyamadığım günlere özlemli

yaklaşmak istedikçe burjuva özentilerine

sınıfım çekiyordu utandırarak beni

yaklaştıkça üşüyen damarlarımdaki hınç

çekildikçe yanıyordu sınıfımın ateşinden”

Yaşadıkları şekillendirse de onu, Arkadaş için sadece “şair” demek doğru gelmez bana. O, sınıf bilincinde olan, sosyalist bir şair. Döneminin devrimci mücadelesinden uzak kalmamıştır. Hüseyin Cevahir’le bir “Arkadaş”lığı vardır ve aynı dergide yazar. “Aşkla Sana” adlı şiirini, Hüseyin Cevahir’in öldürülüşünden sonra yazdığı söylenir.

“alnını/dağ ateşiyle ısıtan/Yüzünü /Kanla yıkayan dostum/Senin /uyurken /dudağında gülümseyen bordo gül/benim kalbimi harmanlayan isyan olsun /şimdi dingin gövdende /uğultuyla büyüyen sessizlik /birgün benim elimde /patlamaya sabırsız mavzer olsun /başını omzuma yasla /göğsümde taşıyayım seni /gövdem gövdene can olsun”

“ÇOĞALTACAĞIZ ÜÇ YÜZLERİ AÇINCAYA KADAR EN GÜZEL ÇİÇEK”

Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu öğrencisidir Arkadaş. 24 Ocak 1971’de SBF öğrenci yurdu polisler tarafından baskına uğrar. Sinan Kazım Özüdoğru ve Arkadaş Zekai Özger’in de içinde olduğu yaklaşık 300 kişi yurtlarındaki bu baskına karşı saatlerce direnirler. Arkadaş  bu olayı “Adak” şiirinde şöyle dile getirir:

“biz üçyüz yurtseverdik

bir gün sularken çiçeklerimizi

üçbin kişilik düşman ordusu

ve onun paralı sivil askerleri

saldırdılar yurdumuza

….

kaç saat vuruştuk

kaç yüzyıl saat

sayımızın azlığına

düşmanın çokluğuna bakmadan

kan tutmuş üçbin düşmana

üç yüz yurtsever

vurdular, kötü vurdular

ne savaş kuralları

ne insanlık onuru

kara tarihlerinin

iğrenç bir zaferini daha

gövdemize kazdılar

gayrı bu kazıyla büyüyecek gövdelerimiz

biliyerek bilincimizin öfkeli keskinliğini

bu vuruşmada ölü vermedik

ama ant içtik üçyüz yaralı

başlatmak için büyük savaşı

çoğaltıcaz üçyüzleri

açıncaya kadar en güzel çiçek”

Bu üç yüz yurt severin silahları sopaları yoktur. Daha fazla direnemezler. Polis gözaltına alır Arkadaş’ı ve diğerlerini. Gözaltında işkenceye maruz kalırlar. İşkenceden sonra Arkadaş için dayanılmaz baş ağrılarının olduğu bir dönem başlar. 5 Mayıs 1973’te Ankara’da Kızılay’da Meşrutiyet Caddesi’nde yürürken birdenbire yere düşer Arkadaş. Beyin kanaması geçirmiştir ve ayrılmıştır aramızdan. Beyin kanamasına sebep olarak yurt baskınında başına aldığı ağır darbelerin sebep olduğu düşünülür.

25 yaşında hayatını kaybeden bu gencecik zarif şairin, kısacık yaşam öyküsünde çok şey vardır. İşçi bir ailenin çocuğu olarak ezilmişliği, bir eşcinsel olarak kendi içinde yaşadığı patlamaları, hayatın içinden parçaları, aşkı, mücadeleyi… şiirlerinde görürüz. Hepimiz kendimizden bir parça buluruz şiirlerinde, çünkü o hepimizin Arkadaş’ı…

ÖNCEKİ HABER

Prof. Dr. Vefik Arıca: 12 Haziran'da ligleri başlatma kararı iptal edilmeli

SONRAKİ HABER

İbrahim Gökçek’in cenazesinde gözaltına alınanlar serbest bırakıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa