Mithat Fabian Sözmen: Liglerin başlatılmasının temel sebebi "çarklar dönmeli" mantığı

TFF'nin koronavirüs salgının nedeniyle tatil edilen futbol liglerinin devamına yönelik aldığı kararı ve arkasında yatan olası sebepleri Mithat Fabian Sözmen'le konuştuk.

13 Mayıs 2020 17:31
Paylaş

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle tatil ettiği futbol liglerinde 12 Haziran Cuma gününden itibaren müsabakaların oynanmaya başlanacağını ilan etti.

Peki liglerin tatil edildiği 19 Mart tarihinden bugüne ne değişti de o gün tatil edilen liglerin 3 ay sonra açılmasına karar verildi? Basketbol ve veoleybol ligleri tescil edilirken futbolda neden benzer bir tartışma gündeme dahi gelmedi? Liglerin açılmasının ardından sporcularda, kulüp çalışanlarında ya da gazetecilerde görülecek olası Kovid-19 vakalarının sorumluluğunu kim alacak? Bu soruların ve daha fazlasının yanıtlarını Evrensel Yazarı Mithat Fabian Sözmen'e sorduk.


En son 15 Mart’ta seyircisiz oynanan Galatasaray-Beşiktaş derbisiyle, futbol müsabakalarına dair yürütülen tatil edilme tartışmaları alevlenmişti. Sonrasında TFF liglerin tatil edildiğini açıkladı. O günden bugüne koronavirüs salgınının yayılma seyri konusunda değişen bir şey olmadı, hastalık riski hâlâ yüksek. Bununla beraber TFF, futbol müsabakalarının 12 Haziran’da başlayacağını açıkladı. Bu tablo üzerine neler söylenebilir?
Herkes liglerin başlama sebebinin ekonomik olduğunun farkında ve bunu söylüyor. Futbol büyük bir ekonomik çark ve futbolu yönetenler için bu çarkın dönmesi lazım. Basketbol ve voleybolda böyle bir baskı unsuru yok, orada ligler tescil edilebiliyor ancak futbolda tescil edemezsin. Çünkü o zaman kulüp yöneticileri arasında "şampiyon kim olacak, kim küme düşecek?" gibi çok ciddi tartışmalar başlar. Sezonu iptal de edemiyorlar çünkü BeIN Sports'tan gelecek çok büyük miktarda para var. Bu paranın gelmesi de liglerin devamına bağlı. BeIN Sports da bunu çok net bir şekilde ifade ediyor ve yüz milyonlarca avrodan bahsediliyor. Bu durum tabii ki Türkiye ile sınırlı değil, bütün dünyada futbola dönüş tartışmaları bu eksende yapılıyor. UEFA en tepeden bastırıyor çünkü onun da döndürmesi gereken çarklar var. Herkes şu anda gözünü Şampiyonlar Ligi’nden gelecek paraya dikmiş durumda.

Bundesliga başlayacak yakında Almanya'da. Almanya salgın sürecini iyi yönetmiş gibi gözüküyor ancak orada da liglerin başlaması hiçbir tehlike olmadığı anlamına gelmez. Orada da temel sorular “Kim şampiyon olacak, kim Şampiyonlar Ligi'ne gidecek, bu paralar nasıl dağıtılacak, yayıncı kuruluşlar yoluna nasıl devam edecek?” gibi konular.

"'TFF BAĞIMSIZ' DİYORLAR ANCAK KİMSE BU EKONOMİK DÜZENDEN BAĞIMSIZ DEĞİL"

Türkiye’de hükümet “TFF bağımsız kurumdur, kendi kararlarını kendi alır” gibi açıklamalar yapıyor. Ancak biliyoruz ki kimse bağımsız falan değil, herkesin hizmet ettiği bir ekonomik düzen var. Bu düzenin sahipleri de ekonomik çarkların dönmesini istiyor. Futbol da bunlardan biri. Bugün için genel duruma baktığımızda “Evde kalın” çağrıları yapılırken yine emekçiler işe gidiyor ve “gücü yeten yetene” durumu var. Futbolda da durum benzer. Mart ayında ciddi bir toplumsal beklenti ve baskı vardı ve dolayısıyla liglerin ertelenmesi gerekiyordu. Üzerinden 2 ay geçti ve “Bazı işleri rayına oturttuk” imajı çiziliyor. Halbuki liglerin ertelenme kararının alındığı süreçte kimse ölmüyordu, bugün günde 50 kişi ölüyor ve bundan sonra hastalığın seyri ne olacak bilmiyoruz. Henüz salgında ikinci dalga ile nasıl başa çıkılır bilmiyoruz. Neticede ortada ne bir aşımız var ne bir ilacımız. Koronavirüs olduğu yerde duruyor.

Fatih Terim'in Galatasaray-Beşiktaş maçından sonra ifade ettiği endişeler hâlâ var fakat bugün ne Fatih Terim'in bu konuda bir şey söylediğini görüyoruz ne de "ligler ertelensin" diyenlerin. Liglerin devam etmesini en çok isteyenler şampiyonluk adayı olan Galatasaray, Trabzonspor ve Başakşehir. Diğer takımların çok umurunda değil gibi ve dolayısıyla onlar da bu topa girmiyor. Fakat şu anda herkesin hemfikir olduğu konu şu; ligler devam etmemeli, futbolcular sahaya çıkmamalı.

"MART AYINDAKİ ENDİŞELER HÂLÂ GEÇERLİ"

Korona meselesini kimse halletmiş değil, dolayısıyla mart ayındaki endişeler hâlâ geçerli. O zaman niye futbola dönüyoruz ki? Buradaki tek motivasyon ekonomik ve herkes bunun farkında.

Bugün AVM'lerin açılması, dükkanların açılması gibi hamlelerin arkasındaki sebep de aynı. Korona ile ilgili çok olumlu bir dönemde olduğumuz için değil bazı ekonomik çarkların dönmesini istedikleri için bu hamleler yapılıyor. Burada bazı zorunlu sektörler için bu anlaşılabilir ancak futbol en kabul edemeyeceğimiz alanlardan biri. İki aydır futbol oynanmıyor ve yaşayabiliyoruz, kimsenin futbol izlemezse öleceği bir durumda da değiliz. Ancak futbolu yönetenler bu maçlar devam etmezse “ölecek” duruma geldiler ve bu yüzden ligler devam ediyor.

"ÖNLEM" DEDİKLERİ ŞEY "GOL SEVİNÇLERİNDE SARILMAMAK"

Gelinen noktada hükümet AVM'lerin açılma kararının ardından buralara eskisi gibi toplu şekilde girişlerin olmayacağını ve sınırlandırılacağını söyledi. Ancak bugün seyircisiz oynanan bir futbol maçını bile düşündüğümüzde yayıncı kuruluşundan tutun da kulüp yöneticilerine kadar statta bir araya gelecek olan insan sayısı bir AVM’yi dolduracak insan sayısından fazla. Bu süreçte de Ercan Taner'den başka bu konuya itiraz eden kimse olmadı. Burada ortaya çıkan, hafif tabiriyle “ikiyüzlülük” konusunda ne söylemek istersin?
Önlem olarak bahsedilenler gol sevinçlerinde yakın olunmaması, teknik direktörlerin maske takması gibi şeyler. Ancak 22 tane futbolcu orada iç içe, gol sevinçlerinde bir araya gelmeseler ne olur? Böyle önlem mi olur, böyle tedbir mi olur? Buradaki ikiyüzlülük bu seviyede, kimseyi ikna edemeyecek önlemler almak şeklinde. Burada pek konuşulmuyor ancak sahaya çıkacak futbolcuların dışında oradaki gazeteciler, yayıncı kuruluşun emekçileri gibi yüzlerce insan da işe koşulmuş olacak. Hiç kimseyi ikna edecek önlemlerden bahsedilemez. “Futbolcuları kampa alacağız” diyorlar. Tamam da gazeteciler ne olacak, stat çalışanları ne olacak? Stat çalışanlarının sayısı az buz değil, NBA'de salon çalışanlarının paralarını ödeyebilmek için oyuncular milyon dolarlık kampanyalar yapıyordu.

Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta test sonucu pozitif çıkan çalışanlar ve futbolcular olduğu ifade edildi. Bizim şu ana kadar öğrendiğimize göre de bu kişilerin temas ettikleri herkesin gözlem altında tutulması gerekiyor. Peki bu prosedürler işletiliyor mu sence?
Maçlar devam ettiği sürece bu prosedürler işleyemez. Şöyle bir soru var; bir futbolcu hastalandığında sorumlusu kim olacak? Bunun yanıtı yok.

Bugün “TFF kararı kendisi aldı” deniliyor ancak hükümetin ve bir kişinin haberi olmadan bu tip kararlar alınabilir mi? Böyle bir şey söyleniyorsa anlayın ki sorumluluk başkasına atılıyor.

Peki olası senaryolar hakkında ne düşünüyorsun? Mesela ligler başladığında Kovid-19 vakaları artarsa ne olabilir?
Salgında ikinci dalga konusunda hiçbir fikrimiz yok. Dolayısıyla ne yapacağımızı da bilmiyoruz. Ancak yeni vakalar çıkarsa ligler tekrar tatil edilebilir, böyle bir durum olursa buna şaşırmam. Yıldız futbolculardan birine bir şey olursa ya da bir yönetici vefat ederse tekrar o psikolojik motivasyon nasıl sağlanacak, bu büyük bir soru işareti. “Ligler başlayacak ve sıkıntısız bir şekilde bitecek” rahatlığında değilim ben. Ülke genelinde de günde 50 kişi ölüyor ve bu iyi bir şeymiş gibi yansıtılıyor. Beraberinde tedbirlerde de bir gevşeme var ve bu nasıl bir sonuç yaratacak bilmiyoruz.

"SPORCU ÖRGÜTSÜZLÜĞÜ EN BÜYÜK SORUN"

Bu konuda sporcu örgütsüzlüğü dünya genelinde çok büyük bir problem. Tabii ki Türkiye'de de sendika tipi bir yapılanma, oyuncuların hakkını koruyacak bir yapılanma olmadığı için şu anda hiçbir tepki göremiyoruz, Tahmin ediyorum ki hiçbir oyuncu liglerin başlamasına ikna değil ama onların tarafından bir şey duymuyoruz. Çünkü bir örgütlülük yok. Hiçbir oyuncunun kafasını futbola verebileceğini düşünmüyorum. Mesela Galatasaray'da şampiyonluk adayı oldukları için yöneticilerden ses çıkmıyor ancak futbolcuların çok rahat olduğunu zannetmiyorum. Zaten teknik direktörün korona atlatmış, nasıl rahat olabilirsin ki?

Mesela Fatih Terim'in 2 ay önce can havliyle yapmış olduğu ve çok doğru noktalara değindiği açıklamalarını bugün duymuyoruz Dolayısıyla futbolcular da sahipsiz bırakılmış durumda.

Bir de şöyle bir argüman var; “Milyon dolar kazanan futbolcular sahaya çıkmıyor da neden emekçiler fabrikalarda çalışıyor? Onlar da çıksın.” İlk bakışta bu haklı bir argüman gibi gelebilir ancak tabii ki bir aldatmacadan ibaret. Futbolcunun da sahaya çıkmaması lazım, zorunlu olmayan sektörde de işçilerin çalışmaması lazım. Salgında ikinci ya da üçüncü dalgayla nasıl baş edeceğimizi bilmiyoruz. Elimizi yıkamak ve maske takmak dışında bir önlemimiz yok henüz. Dolayısıyla çok olumlu senaryolar beklemiyor bizi. (Evrensel WebTV)

ÖNCEKİ HABER

Soma Katliamı'nda yaşamını yitirenler İstanbul’da anıldı: Sizin "normaliniz" Soma

SONRAKİ HABER

Bergama Emek ve Demokrasi Güçleri: Soma’nın hesabını er ya da geç soracağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa