Dr. Murat Özveri: SGK'nin Kovid-19'u iş kazası kapsamından çıkarması hukuksuz
Kovid-19’un “iş kazası” statüsünden çıkarılmasını değerlendiren Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, SGK’nin haksız ve hukuka aykırı bir pratik geliştirdiğini belirtti.
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, SGK’nin bir genelgeyle Kovid-19’u “iş kazası” statüsünden çıkarmasını Evrensel'e değerlendirdi. SGK’nin haksız ve hukuka aykırı bir pratik geliştirdiğini söyleyen Özveri, “SGK yorgunu yokuşa sürüyor. Kurum kendi birtakım dengeler ve siyasi şeylerle hareket ediyor olabilir ama iş kazasının kanunda yapılan tanımını değiştirebilecek yetkisi yok. Dolayısıyla bu hiçbir anlama gelmiyor, bildirimler yapılarak SGK’ye ulaştırılmalı” dedi.
"SGK HAKSIZ BİR PRATİK GELİŞTİRİYOR"
Genelgenin iş kazası mağdurlarını yormaktan başka bir şey ifade etmediğini belirten Özveri, SGK’nin iş kazası meslek hastalıkları sigortasının uygulanması açısından taraf olduğunu vurguladı. SGK’nin koronavirüsün iş kazası olduğu gerçeğini değiştirebilecek bir merci olmadığının altını çizen Özveri, “SGK’nin genelgeyle bir olayı iş kazası olup olmadığını belirlemek gibi bir yetkisi yok. Biliyorsunuz SGK iş kazası meslek hastalıkları sigortasının uygulanması açısından taraf. Dolayısıyla bu kendi memurları açısından, bu bildirimi iş kazası olarak kabul etmeyecekleri anlamına geliyor. Ancak iş kazası olduğu gerçeğini değiştirebilecek bir merci değil. SGK yorgunu yokuşa sürüyor. İş kazasının tanımı 6331 ve 5510 sayılı Yasalarda yapılmış. Bu tanımlara uygun bir olaya ‘İş kazası değildir’ denilmesinin, iş kazası mağdurlarını yormaktan başka bir anlamı yok. Kurum kendi birtakım dengeler ve siyasi şeylerle hareket ediyor olabilir ama iş kazasının kanunda yapılan tanımını değiştirebilecek yetkisi yok. SGK bu tutumla haksız, hukuka aykırı yorumla bir pratik geliştirmiş oluyor” dedi.
“SGK buna iş kazasıdır dese sorun olmayacak” diyen Özveri, devam etti: “Bu genelge ile olay mahkemeye yansıtılıyor, uyuşmazlık çıkartılıyor. Şu aşamada tüm sigortalılar öncelikle dava açıp, bunun bir iş kazası olduğunun tespitini, bu tespite bağlı olarak sosyal güvenlik hukuku açısından iş kazası meslek hastalıkları sigortasından sağlanan hakların uygulanmasını, diğer koşulları varsa da tazminatı talep edecekler” dedi.
"BİLDİRİMLER YAPILMAYA DEVAM EDİLMELİ"
2019’da yaşanan bir vakadan da örnek veren Özveri, şöyle devam etti: “Salgının başından bu yana uyarmıştık aslında. SGK bu bildirimleri iş kazası bildirimi olarak almayabilir demiştik. Buna rağmen bildirimler yapılmalı, SGK’ye ulaştırılmalı. Daha sonra iş kazasının tespiti ve varsa diğer koşulları, tazminat davaları açılacaktır. Sonuçta bunun iş kazası olup olmadığına yargı karar verecektir. Daha önce de 14 Nisan 2019’daki bir grip vakasında iş kazası değil denilmişti ama yüksek yargı bunu iş kazası olarak kabul etmişti. Yargıtay içtihadı da bu şekilde şekillendi.”
İşçilerin içerisinde bulunduğu maddi gerçekliklerin genelgelerle değiştirilemeyeceğini vurgulayan Özveri, “Koronavirüsü kendi vücudumuz üretmediği sürece, bunu dışarıdan veya işyerinden alıyorsak, herkes evindeyken biz çalışıyor ve biz bu süreçte yakalanmışsak, risk de fazlaysa bu artık tartışılmaması gerekecek kesinlikle iş kazasıdır. Bu maddi gerçeklik genelgelerle değiştirilemez, iş kazası olduğunu yönelik fiili bir karine söz konusudur. Aksini işveren ispat etmediği sürece, koronavirüs nedeniyle yaşanılan tüm rahatsızlıklar, hemen ya da sonradan çıkan zararlandırıcı etki koşulunu gerçekleştirmiş olduğu için bir iş kazasıdır” diye konuştu.
Sağlık emekçileri açısından da koronavirüsün iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmediğini hatırlattığımız Özveri, şunları söyledi: “Aynı süreç sağlık çalışanları için de geçerli. Meslek hastalığı değil, iş kazası tanımı üzerinden gitmekte yarar var. Sağlık çalışanları açısından iş kazası ve meslek hastalığı tanımı anlamında örtüşen bir durum söz konusu. İş kazası olarak da kabul edilebilir, meslek hastalığı olarak da. Ama özellikle SGK’nin bu genelgeyi çıkarmasının ardından bunun meslek hastalığı olarak tespiti çok daha zor ve uzun bir hukuki süreci gerektirecektir. Onların da bu durumda iş kazası gerçeğinden hareket ederek hukuki süreci işletmelerinde yarar var diye düşünüyorum” dedi.
İŞ KAZASINDAN ÇIKARILINCA HAK SAHİPLERİNE BAĞLANACAK GELİR DÜŞÜYOR
İş kazası ve meslek hastalığı olarak tanımlandığı taktirde nelerin olacağını sorduğumuz Murat Özveri, şu bilgileri verdi: “Eğer iş kazası ve meslek hastalığı denilirse, bu sürede eğer bir iş gücü kaybı doğmamışsa genel sağlık sigortası kapsamında tedavileri yürütüldüğü için sağlık sigortası anlamında bir sorun oluşturmayacaktır. Geçici iş göremezlik ödeneklerini de alabileceklerdir” diye konuştu. Genel sağlık sigortası kapsamına girebilmek için 30 günlük prim ödeme koşulu olduğunu hatırlatan Özveri, “Koronavirüsü de zaten genel olarak bu kapsama aldıkları için bu anlamda pratik bir fark doğmayacaktır. Ama koronavirüs nedeniyle ölüm olması halinde; ölüm sigortasıyla, iş kazası meslek hastalıkları sigortasının hak sahiplerine aylık gelir bağlama prosedürleri farklı. Ölüm sigortası için belli bir süre prim ödeme ve sigortalılık koşulu var. Oysa iş kazası meslek hastalıkları sigortasında böyle bir sınırlamaya tabi olmaksızın doğrudan doğruya hak sahiplerine gelir bağlanması söz konusu. Ayrıca iş kazası meslek hastalıkları sigortası, ölüm sigortasıyla da çakışıyor ölüm olması halinde. İş kazası meslek hastalıkları sigortasından, ölüm sigortasının üzerine ayrıca da bir prim ödendiği için, hak sahiplerine bağlanacak olan gelir ölüm sigortasından bağlanacak gelirden daha yüksek. Eğer ölüm kapsamında değerlendirilirse SGK aylık bağlayacak ve daha düşük olacak. İş kazası meslek hastalıkları sigortası olarak değerlendirilirse, hak sahiplerine gelir bağlanacak ve ölüm aylığından daha yüksek olacaktır” dedi.