15 Mayıs 2020 01:15
/
Güncelleme: 05:16

Bağırsak gazlarının kültür tarihi-4: Selam söyle o yare!..

Konu bağırsak gazlarının kültür tarihi olduğuna göre tarih içinde başka duraklarda da kısaca durmak gerek. Örneğin Pythagorasçılar ruhun yanlış delikten çıkmaması için baklagil yemezlermiş.

Bağırsak gazlarının kültür tarihi-4: Selam söyle o yare!..

Fotoğraf: Pixabay

Şu haftaya kadar yazdıklarımı umarım gayrı ciddi bulmuşsunuzdur zira ciddiye alınmak insanı zaman zaman kasıntı yapar ki bu da gaz çıkışında sorunlara neden olabilir. Hatta fazla ciddi kişilerin kabızlıkla ilişkisinin olduğunu da düşünmekteyim. Kaldığımız yer dil kültür ilişkisiydi. Şaka gibi, ama spekülatif yanı yüksek olsa da ortada bir gerçek var. O da tarımla uğraşan ve yerleşik yaşama geçen halkların dilinde bağırsak gazı için kullanılan sözcük ile göçebe ve hayvancılıkla geçinen halkların kullandıkları sözcüklerin birbirinin sessel olarak karşıtı olması. Burada elbette bağırsak gazlarının oluşumu ve dışarıya çıkışının başka bazı parametrelere de bağlı olduğunu unuttuğumu sanmayın. Örneğin gazın miktarı ile çıktığı deliğin çapı arasında da elbette bir ilişki var. Ya da otururken, ayaktayken ya da yürürken veya koşarken hatta yüzerken çıkan gazın bile farklı olduğu da bir gerçek. At üstünde dolaşan bir göçebe hayvancı ile yürüyen bir tarımcının çıkaracağı gaz da farklı olabilir. Benim söylemek istediğim, bu kadar çok parametrenin arasına coğrafya ve iklimin bir fonksiyonu olarak beslenme, yaşam biçimi ve geçim ekonomisinin de eklenmesi gerektiği ve bütün bu gerekliliklerin dilsel yansımasının olabileceği.

Konu bağırsak gazlarının kültür tarihi olduğuna göre tarih içinde başka duraklarda da kısaca durmak gerek. Örneğin Pythagorasçılar ruhun yanlış delikten çıkmaması için baklagil yemezlermiş. Enis Batur’un yazdığı ve sayısını artık kendisinin bile bilmediğini sandığım kitaplarından biri olan Gövde’m*  adlı yapıtının son kısmını oluşturan ve Oğuz Demiralp’e ithaflı “Osurukname” isimli bölümde Batur, Roma’dan örnek vermekte. İmparator Claudius, tarihte osurmayı genelge yoluyla özgür bırakan ilk ve tek muktedir olup, başta Pompei olmak üzere Roma’nın birçok kentinde şölen salonlarının yanında dört bir yanı kapalı osurma odaları bulunurmuş. Roma’ya tekrar döneceğim ama burada Claudius’a nazire yaparcasına 2011 yılı içinde bir yasa teklifi hazırlayan Afrika ülkesi Malawi’nin Adalet Bakanı George Chaponda’yı anmadan da geçmemek gerektiğini düşünmekteyim. Chaponda’nın hazırladığı ve kamuya açık yerlerde gaz çıkarılmasını yasaklayan bir yasa taslağı parlementoya sunulmuş ve yasa 1929 yılında yine gaz çıkarılarak hava kirliliğine neden olunmasını önleyen bir yasanın devamı niteliğinde.

Malawi konusunda açılan parantezi kapatıp Roma İmparatorluğu’na dönecek olursak, Konu Roma imparatorluğu olunca ister istemez Roma Mitolojisi’nde bulunan bazı tanrılar da işin içine girmekte. Örneğin, Doç. Dr. Onur Gülbay, “Geçmişin Tuvalet Alışkanlıkları ve Latrinalar”adlı makalesinde bu konuya değinmekte. Stercutius adlı dışkı tanrısı ki kendisine tarlalarını gübreleyen çiftçiler dua ederdi, ayrıca Crepitus adlı tanrı da gaz çıkaramayan ve hazımsızlık çekenlerin tanrısı olarak kutsanır ve ‘mide gazı tanrısı’ olarak bu tanrıdan medet umulurdu. Acaba Kant bu tanrıyı bilse ona dua eder miydi? Zira Michel Onfray Filozofların Karnı adlı çalışmasının Immanuel Kant’a ayrılan bölümünde Kant’ın sindirim sorunu ve kabızlığından söz eder ve Freudcular buna ne kadar sevinirdi diyerek bir de inceleme alanı açar. Kantçı etiğin oluşmasında büzük ve büzüğün rolü… Roma tanrısına dönecek olursak, Crepitus esas olarak Mısır kökenli olup Roma Mitolojisi’ne sonradan girdiği Papa I.Clement’in yazdığı Recognitiones adlı eserde şu şekilde belirtilmektedir: “...crepitus ventris pro numinibus habendos esse docuerunt...” Diğerlerinden (Mısırlılar) öğrendik ki mide-bağırsak gazlarından gelen sesler bir tanrıya aittir.

Bu durumda kısaca Mısır’a da değinmekte yarar var. Mısır tanrıları arasında Horus’un oğlu olarak bilinen ve ölülerin bağırsaklarında yaşadığına inanılan Qebehsenuef adlı bir tanrı daha var. Ölü kültünün son derece önemli olduğu Mısır’da mumyalama işlemi gerçekleşmeden önce iç organların konulduğu ve kanopik kavanozlar denilen kavanozlardan biri de içine bağırsakların konulduğu ve Qebehsenuef’e adanmış kavanozdur. Bağırsak gazlarının kültür tarihi içindeki yeri görüldüğü gibi oldukça derin bir konu. Eşeledikçe yeni yeni olgular ve bilgiler ortaya çıkmakta. Konu üzerine gelecek hafta Salvador Dali, Joseph Pujol, İngmar Bergmann ve diğerleri var.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Saray iktidarı, Türk lirasının parasal egemenliğine darbe vuracak bir kararla, tüm satış sözleşmelerinin döviz cinsinden yapılmasının önünü açtı. Böylece enflasyonun en temel dinamiklerinden olan dolarizasyonun eksik ayağı da Mehmet Şimşek imzasıyla tamamlanmış oldu. Türkiye’nin, başta ABD doları olmak üzere yabancı paraya bağımlılığı daha da derinleşecek.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et