16 Mayıs 2020 00:44

Snop metal işçisi yazdı: Bizi değersiz gösteren, adaletsiz düzen…

"İşimiz ağır ama çalışmak zorunda olduğumuz için şükretmeye çalışıyoruz ama adil düzen istiyoruz. Biz değerli görülmek istiyoruz, haklarımız korunsun istiyoruz."

Fotoğraf: Spencer Davis/Unsplash

Paylaş

Snop Metal işçisi
Kocaeli

Nereden başlanır bilmiyorum bu süreci anlatmaya. İçimizdeki öfkeyi, nefreti anlatmaya kelimeler yetmiyor. Hangisine üzüleceğimizi şaşırdık. Kovid-19’u öne sürüp işten çıkarılan arkadaşlarımıza mı üzülelim? Ülke şartları sanki normalleşmeye gidiyormuş süsü veren ülke yönetenlere mi, bunu fırsata çevirip kârına kâr katan patronların tutumuna mı?

Üretime bir süreliğine ara verildi. Sonra dediler ki ‘Gelin çalışacaksınız’. Sosyal mesafe korunacak, maske kullanılacak, soyunma dolapları kullanılmayacak, molada yakın mesafe oturmak yasak… Tamam, güzel şeyler bunlar. Peki ya içeride hatlarda yan yana çalışmak! Adam preste yan yana parça diziyor, adam kaynak hatlarında, montaj hattında yan yana çalışıyor, robot hatları zaten ayrı bir kaos. Makinenin önünde 2 kişi yan yana. Yemekhanede, molada ‘Sosyal mesafeyi koruyun’ diye tehdit savuruyorlar ama içeride kimsenin sesi çıkmıyor. Sadece ‘Dikkat edin, bakın işten çıkma sebebidir’ diye tehdit ediyorlar, yani ‘yan yana çalışacaksınız ama yetkili biri görürse iş çıkışı olur’ demek oluyor bu.

Ağzımızda bir defaya mahsus olmak üzere (4’er adet) yıkayıp yıkayıp kullanacaksınız diye verdikleri siyah koruyuculuğu olmayan maske, hatların içinde havalandırmalar yok, çalışmıyor, kışın ısıtmaz, yazın serinletmez… İnsanlar robot gibi nasıl çalışıyoruz biliyor musunuz? Siperlik takanlar, onlar daha ayrı bir meziyet. Ama kadans yani parça sayısı yetişsin yeter. Kadans yetişmeyecek diye yanımızdaki insanla çarpışıyoruz. Eee hani molada takip ettiğiniz sosyal mesafe. Hepsi hikaye bunların. Ama yöneticilerimiz o kadar değerli ki, özellikle de canları. Kimse hatların arasında görünmüyor artık.  Çalıştığımız, hakkını verdiğimiz halde sırf başımıza gelip psikolojik baskı uygulayan yetkilileri, can korkusu sarmış, kimse yok meydanda. Eee hani işe verdiğiniz önem? Hani ekmek davamız? Hani biz birdik, hani sizin fabrika tutkunuz, egolarınız, hani tepeden bakan halleriniz? Fabrika benim, hepiniz bir cıvata parçasısınız gibi bakan bakışlarınız, yürüyüşleriniz, yürekleriniz, insanları böcek gibi ezmeleriniz, işleriyle tehdit etmeniz, hani nerede sayın müdürlerim? Ha, haksızlık etmeyeyim metot müdürünü ayrı tutuyorum bu konudan, adam sürekli hatlarda. Diğerleri, nerede sayın yöneticiler, neredesiniz siz? Ama odalarınız klimalı, her şekilde soğuk sıcak ayarlarsınız, virüs girse de onu kovma şansınız daha fazla, havalandırma derdiniz yok. Sosyal mesafeniz güzel!

Ya sen sendika temsilcisi, sen neredesin? Sen beni temsil edensin, senin temsilcilik yaptığın sendika (Türk Metal) benden her ay aidat kesiyor, benim canımı kim koruyor?  ‘Beni odada oturtan sizsiniz, bir şeyler söyleyin yapayım, çalıştırın beni’ diyorsun da, iş çıkmayacağını biliyoruz, söylenenlerin kaçını yapıyorsun? Hangi isteklerimize cevap veriyorsun? Niye bu kadar işveren sendikası olduğunu insanlara hissettiriyorsun? Hele bir de grup bilgilendirme diye paylaştığın yazı var aynen şöyle: “Şimdi hepiniz hardır hardır ramazan çekleri ne oldu, sabun, havlu, yardımlar ne oldu diye soracaksınız.” Bu nedir biliyor musunuz? Siz böyle yaptıktan sonra; bizi yok sayan, insan yerine koymayan çok olur.  İnsanca tutumunuz yok ama üzerimizden kazandığınız para katbekat zehir zıkkım olsun. Haram olsun size. Sen bizim temsilcimizsin, ezemezsin, hor göremezsin. Patron ve tayfasının yaptığını sen yapamazsın, onlar patronundan alıyor maaşını, sen bizim üstümüzden alıyorsun, senin patronlarında benden alıyor maaşını ve benim gibi binlerce işçiden.

Siz olmadan biz değil, biz olmadan siz bir hiçsiniz! Hepiniz can korkusuna düştünüz, kimseyle yolunuz kesişmesin istiyorsunuz. Oysa biz AIDS’li falan değiliz ama sizler çok korkunç hastalığa sahipsiniz. İşçiye bulaşmaz, yöneticiye bulaşır, garibana bulaşmaz, zengine bulaşır, çalışana bulaşmaz, çalıştırana bulaşır, bir virüs yapmışlar, adı ‘korona’dır. İnsanları can korkusuyla getirdiniz fabrikaya. Herkes mecbur, tabii ekmek korkusu... Dememiz o ki tüm işçiler adına düşündüğümüzde; biz şu anda hastalığı düşünemiyoruz. Onu unuttuk bile. Bizi bu kadar değersiz gösteren, adaletsiz düzene üzülüyoruz. Bizi bu kadar değersiz hissettiren, sözde haklarımızı koruyanlara, bizi yönetenlere üzülüyoruz. Bu yazılar onlar için hiçbir şey ifade etmeyecek aslında, hatta gülüp, içlerinden küfredip, geçecekler biliyorum. Ya da tam tersi öyle olmaz, böyle olur diye; vardiya amirleri ya da mühendisleri kullanıp, baskıları artıracaklar. Olsun, problem değil zaten sinek gibi eziyorsunuz, hiç demagoji olmasın ama insana ölürken tek kefen lazım, ama şu an Kovid-19’la ölen insanlar kefen de giyemiyor. Yani, işin özü nasip olmayınca 5 metre kefen de nasip olmuyor. Yaradan haksızlığı kim yapıyorsa ona da nasip etmesin o kefeni.

Bakın, biz fabrikamızı seviyoruz, işimiz ağır ama çalışmak zorunda olduğumuz için şükretmeye çalışıyoruz ama adil düzen istiyoruz. Biz değerli görülmek istiyoruz, haklarımız korunsun istiyoruz. Aslında sizin egonuzdan taviz veremeyeceğiniz bir düzen. Belki de şu an içinizden geçirdiğiniz gibi boş konuşuyoruz. Elle tutulur, savunulacak bir durumumuz yok bizim. Ama işyerimden övgüyle bahsetmeyi o kadar çok isterdim ki; ama sağlık olsun. Son sözü fabrikamdaki arkadaşlarıma söylüyorum, bunların değişmesi için birlik olma zamanı.

ÖNCEKİ HABER

HABAŞ işçileri: Çalıştığımız koşullar bize saygı gösterilmediğinin kanıtı

SONRAKİ HABER

İYİ Partili Cesur: Türkiye test yapma kriterlerini değiştirmeli ve genişletmelidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa