15 Mayıs 2020 23:23

Yönetmen Görkem Gül: Türkiye’de amatör futbol gönüllülerinin sesi duyulmalı

Yönetmen Görkem Gül “Amatörle Karşı Karşıya” belgeselini anlattı: Bu insanlar bu kadar büyük maddi manevi bedeller ödemeden spor yapmak istiyorlar.

Kaynak: Görkem Gül

Reklam

Hilmi MIYNAT 
İzmir

Amatör futbol kulüpleri tüm imkansızlıklar ve çeşitli zorluklara rağmen varlığını korumaya çalışıyor. Futbol hayatına atılan bir sporcunun ilk durağı amatör kulüpler futbol tartışmalarının çok gerisinde kalıyor. Oysa futbolun gelişmesi futbolcuların ilk durağı amatör kulüplerinden bağımsız değil.

Görkem Gül, çektiği “Amatörle Karşı Karşıya” adlı belgesel ile amatör kulüplerin sorunlarına dikkat çekerek talepleri ve çözüm beklentilerini görünür kılmaya çalıştı. Belgeseli, çekim sürecini ve amatör futbolun sorunlarını konuştuğumuz Gül, “Amatörlerin temel beklentileri çok net; profesyonel futbola ayrılan kaynaklar ve amatör futbola layık görülen ödenekler arasındaki korkunç uçurumun bir nebze olsun kapatılması” dedi.

NEDEN FUTBOLCU YETİŞMİYORA CEVAP ARANIYOR

Belgesel İzmir’in Bornova ilçesi Çamdibi Mahallesi’nden yola çıkarak Türkiye’de neden futbolcu yetişmiyor sorusuna cevap arıyor. Bornova’da 40’dan fazla kulüp olduğunu ve belgesel için 5 kulüple görüştüğünü anlatan Gül, kendisinin de o mahallede doğduğunu, dedesinin ve babasının Çamdibi Altınok isimli kulüpte yöneticilik yaptığını söyledi. Gül, kardeşiyle birlikte başka bir kulüpte amatörde futbol oynayınca uzun süre gözlemleme şansı bulduğunu ifade etti.

Soyunma odaları, tuvaletler, saha zemininin futbol oynamanın önünde birer engel olduğundan bahseden Gül, “Üstelik benim şartlarımdan çok daha kötü şartlar altında futbol oynamaya çalışan benden çok daha nitelikli oyuncular vardı. O çocuklar daha iyi şartlarda eğitim görselerdi eminim bugün iyi birer futbolcu olabilirlerdi. Bu şekilde devam ettiği sürece Türkiye’de kolay kolay futbolcu yetişmeyeceğinin farkındaydım. Ben de imkanı bulduğum ilk anda bu konunun üzerine gittim” dedi.

"NEREDEN TUTSANIZ ELİNİZDE KALIR"

Gül amatör futbolda yaşanan sorunlara ilişkin, “Belgesel 52 dakika, bir 52 dakika daha ayırsak inanın bitmez. Türkiye’de amatör futbol nereden tutsanız elinizde kalır” yorumunda bulundu. Amatör futbol kulüplerinin tek düzenli gelirlerinin belediyelerden ayrılan küçük ödenekler olduğunu aktaran Gül, ancak kulüplerin sadece organizasyonu gerçekleştirmek için harcaması gereken paranın bu gelirin en az 5 katı olduğunu ve yöneticilerin sırf bu açığı kapatmak için kapı kapı gezip, ceplerinden para verdiğini söyledi.“Futbolcuların sahada hiçbir güvenliği yok. Futbol oynadıkları zeminler berbat durumda. Sağlıkçı gelmiyor sahalara. Gelen sağlıkçıların sağlık çantalarındaki tek ekipman buz 10-11 yaşındaki çocukların şartları bunlar, akıl alır gibi değil durum” diyerek sorunlara değinen Gül; “Yani kısacası bu insanlar bu kadar büyük maddi manevi bedeller ödemeden spor yapmak istiyorlar” dedi.Amatör futbolu ayakta tutan şeyin gönül bağı olduğundan bahseden Gül konuşmasını şöyle sürdürdü: “Belgeselimizin ana kahramanı Yahya Başkan’dan örnek verebilirim bu gönül bağına. Bu işin yürümesi için evinden, cebinden, zamanından kısıp koşturuyor kulübüne. İnsanlar belgeseli izleyince görecektir. Bizler çok iyi statlarda çok kötü futbollar izliyoruz, yatırımları insanlara değil binalara yapıyoruz. Bugün tepede oynanan futbolda şiddet, kavga, gürültü eksik olmuyor. Bu işin başlangıcında 11-12 yaşındaki çocuklara yatırım yaparsak, onlara gerekli imkanları sunarsak hepimiz bu karanlık futbol ortamından çıkarız diye düşünüyorum."

"ŞAMPİYONLUK KUPASINI SAHADA BIRAKTI"

İzmir’de amatör futbol denince akla gelen ve haklı mücadeleleriyle sembol haline gelmiş bir isim Hilmi Bayer. Verdiği emek ve mücadeleleriyle birlikte 40 yılı aşkın süredir amatör futbolun içinde kendisi. Küçük yaş gruplarına antrenörlük yapmaktan tutun kulübün malzemeciliğini bile yapmış bir insan. Gül konuşmasının devamında belgeselde de öne çıkan, maça sağlıkçı atanmadığı için maça çıkmayarak boykot gerçekleştiren, bu mücadelede defalarca takımı ligden düşürülen Hilmi Bayer’in hikayesini anlattı.Gül, Bayer’in hikayesini şöyle aktarıyor: “15 yıl kadar önce takımıyla maça gidiyor. Aynı sahada oynanan bir önceki maçta sağlıkçı yokken bir çocuk sakatlık geçiriyor. Hilmi Hoca da eğer maçına sağlıkçı gelmeyecekse sahaya çıkmayacağını söylüyor. Sonuç olarak sağlıkçı gelmiyor ve Hilmi Hoca’nın takımı maça çıkmıyor. Bu olay sonucunda da takımı hükmen mağlup sayılıyor ve kendisi bir ay ceza alıyor. O tarihten itibaren sağlıkçı gelmeyen hiçbir maça çıkmayacaklarına dair karar alıyorlar. Bu mücadele yıllarca devam ediyor, 6-7 defa sahadan çekilmek zorunda kalıyorlar. Hilmi Hoca’nın en büyük mücadelesi yönetmeliğin değişmesi, tek talebi; sağlıkçı olmayan maçların oynanmaması.”

Bayer’in bir başka hikayesini de aktaran Gül, “Bir hafta öncesinde amatör bir futbolcu maç esnasında kalp krizi geçirerek vefat etmesine rağmen Hilmi Hoca’nın maçına yine sağlıkçı gönderilmiyor. Bu şartlar altında Hilmi Hoca yine maça çıkmak istemiyor. Bunun üzerine maç öncesi hakem, vefat eden futbolcu için saygı duruşu yapma talebinde bulunuyor. Fakat bunun 1 dakikadan sonra unutulup gideceğini bilen Hilmi Hoca işin kolayına kaçmayacaklarını, oturup boykot yapacaklarını söylüyor. Bu boykot sonrasında ise 3 ay ceza alıyorlar. Süreç bu şekilde devam ediyor ve bir noktada Hilmi Hoca’nın takımı küme düşürülüyor. Beni en çok etkileyen ise Hilmi Hoca’nın farkındalık yaratmak için şampiyonluk kupasını sahada bırakması”

"SESLERİNİN DUYULMASINA İHTİYAÇLARI VAR"

Gül son olarak, bu işe gönül vermiş, yıllarca insani şartlar için mücadele etmiş, içinde hâlâ umut taşıyan insanlara tek çağrısının mücadeleyi bırakmamaları olduğunu ifade etti. “Amatör futbol gönüllülerinin ne yapması gerektiğine dair bir öneriye değil seslerinin duyulmasına ihtiyaçları var. Bu projeyle bir nebze olsun seslerini duyurabildiysek, insanlar amatör futbolun arkasında yatan fedakarlıkları gördüyse ne mutlu bize” diye konuşan Gül sözlerini şöyle tamamladı: “Amatörlerin temel beklentileri ise çok net; profesyonel futbola ayrılan kaynaklar ve amatör futbola layık görülen ödenekler arasındaki korkunç uçurumun bir nebze olsun kapatılması.”

Reklam