Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan da veren de zorda
Salgın nedeniyle eğitimlerine ara veren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri iflasın eşiğine gelirken, her gün eğitim alması gereken çocukların 2 aydır evde kalması sağlık sorunlarını ağırlaştırdı
ARŞİV | Ali Rıza Alıçlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi | Fotoğraf: DHA
Adnan BİLEN
Özlem YAYAN
Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 16 Mart’tan bu yana kapalı olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri zor günler geçiriyor. Pandemi sürecinde kapalı oldukları için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) desteğini de alamayan merkezlerin çoğu iflasın eşiğine geldi. 2 bin 667 merkezin bulunduğu ülkede, bu merkezlerde 380 bini aşkın öğrenci eğitim ve rehabilitasyon hizmeti görüyor. 52 merkezin bulunduğu Van ve ilçelerinde ise zihinsel engelli, otizmli, fiziksel engelli ve öğrenme güçlüğü tanısı olan yaklaşık 7 bin 300 öğrenci bu merkezlerde eğitim alıyor. Söz konusu bu merkezlerde çalışan 980 kişinin büyük bir bölümü ise kısa çalışma ödeneği alarak yaşamını idare ediyor.
Merkezlerin kapalı olması sadece işletmeciler için değil, aynı zamanda orada eğitim gören çocuklar için de büyük bir kayba dönüşmüş durumda. Her gün düzenli olarak eğitim alması gereken öğrencilerin, 2 aydan fazla bir zamandır eğitim almamaları, birçok öğrencide sağlık sorunlarının ilerlemesine neden oldu. Çocuklara uzaktan eğitim verilmesi devreye konulsa da bu yöntem başarılı olmadı. Doğu Anadolu Özel Eğitim Merkezleri Dernek Başkanı Yusuf Ertaş ve 2 çocukları rehabilitasyon merkezinde eğitim gören Goral ailesi, çocukların ve ailelerin durumunu, kaygılarını ve taleplerini Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
ÖDENEK VERİLMİYOR
Türkiye’de bulunan 2 bin 667 özel eğitim kurumunun neredeyse tamamının iflasın eşiğine geldiğini söyleyen Ertaş, devletin kendilerine ödenek sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Salgın öncesi Milli Eğitim Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan verilen ücretlerle ayakta kalabildiklerini; ancak salgın sonrası öğrencilerin gelmemesinden kaynaklı bakanlıktan ödeme alamadıklarını ve zor durumda olduklarını dile getiren Ertaş, “Bu merkezler seans bazlı olduğundan dolayı öğrenciler pandemi, deprem veya başka bir tatil olduğunda seansa gelmedikleri için ücretler kesiliyor. Bizler dershaneler ya da özel okullar gibi parasını önceden alan kurumlar değiliz. Pandemi sürecinden dolayı maalesef 16 Mart’tan sonra kurumlar olarak hiçbir ödeme alamıyoruz ve ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz durumdayız” dedi.
İFLAS EŞİĞİ
Kurum sahipleri olarak 16 Mart’tan bu yana kira, elektrik faturası ve diğer birçok ödemeyi kendi bütçelerinden yapmak zorunda kaldıklarını ifade eden Ertaş, “Çoğu kurumlarımız 5 bin ila 10 bin TL arası kira ödüyor. Bunların elektrik faturası da kurum kapalı olduğu halde geldi. Kurumlarımız bu ay itibariyle Mart ayının 15’inden önce aldıkları ücretleri tüketmiş durumdalar. Eğer devlet geri ödemesiz veya faizsiz bir katkı yapmazsa, kurumlar açıldıktan sonra ne personele maaşlarını ne de kiraları ödeyemeyecek duruma geleceğiz. Devlet bize katkı veya avans şeklinde ödeme yapmazsa, kurumların yüzde 50 ila 60’ı iflas etme aşamasına gelir. Talebimiz bir an önce bu kurumlarımızın avans olayının çözülmesi. Bakanlık tarafından böyle bir çalışmanın olduğunu biliyoruz. Bunun hızlandırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
ÇOCUKLARIN HASTALIKLARI İLERLİYOR
Eğitim alan çocukların hastalıklarında ilerleme olmaması için bütün rehabilitasyon merkezlerinde ve kendi kurumlarında kış ara tatili ve yaz tatili yapmadıklarını belirten Ertaş, salgın sonrası birebir eğitim yapılmadığını hatırlatarak, en büyük endişelerinin ise çocukların hastalıklarının ilerlemesi olduğuna değindi. Ertaş, “Bu çocuklar her gün eğitim alması gereken çocuklar. Eğer bu durum daha da devam ederse bir çocuk için verdiğimiz 3 yıllık bir emeğinizin bir anda yok olur. En büyük endişemiz bu. Öğretmenlerimiz sürekli telefon üzerinden aileler ile irtibat kurup ne yapmaları gerektiğini, bazı kurumlarımız ise uzaktan eğitimle bu boşluğu kapatmaya çalışıyorlar. Maalesef özel eğitimde bunu doldurmanız imkansız oluyor. Mesela Serebral Palsi (SP) tipi hastalığı olan çocuklarımıza birebir yani manuel fizyoterapi ile tedavi uyguluyoruz. Bu çocuk tedaviye geldiği zaman ilk amaç bunun hastalığını durdurmak ve çocuğun hastalığının ilerlememesini sağlamaktır. Bunu evde aileye anlattığınız zaman yanlış bir tedaviyle kemiklerini kırabiliyor veya herhangi bir yerinde kırık çıkık olabiliyor. En büyük zorluklarımız şu an bunlar. Ailelerle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Fakat yüz yüze olduğu gibi faydasını göremiyoruz” şeklinde kaygısını paylaştı.
AİLELER ÇÖZÜM BEKLİYOR
Merkezlerin kapalı olmasından dolayı büyük sıkıntı çeken aileler ise bir çözüm bekliyor. Her gün eğitim alması gereken çocukları 2 aydır evde olan ailelerden biri de Goral Ailesi. Ailenin biri otizm, bir diğeri Serebral Parsi (Beyin felci) hastası 2 çocuğu bulunuyor. Salgından dolayı evde kalan çocuklarının hastalıklarında ilerleme olduğunu söyleyen anne Leyla Goral, her geçen gün giderek sıkıntılarının arttığını dile getirdi. Goral, “Oğlum otizmli olduğu için sürekli dışarı çıkıp gezmek istiyor. Her yer kapalı olduğu için bu sefer sinirleniyor ve şiddet uyguluyor. Eğitim merkezine gittiğinde daha sakin oluyordu. Ama şu an evde kaldığı için sakinleştirmek için ilaç veriyorum. Ona ilaç verdiğimde daha çok üzülüyorum. Çünkü ilacı aldıktan sonra akşama kadar yatıyor. Kızım Berfin ise Serebral Palsi hastası. Sürekli eğitim alması gerekirken 2 aydır eğitime gidemediği için hastalığında ilerleme oldu. Berfin’in şuan sürekli vücudu kasılıyor” dedi.
Salgından dolayı 2 aydır çocuklarının eğitimine ara verildiğini ifade eden baba Mehmet Zeki Goral ise bu durumun çocuklar açısından yarattığı sonuca dikkat çekerek, “Oğlum, otizmli ve eğitim almadığı için iki ay içerisinde her şeye takıntılı olmaya başladı. Eğitime gittiği zaman hiç olmasa kimseye karışmıyordu. Şuan sürekli annesine şiddet uygulamaya başladı ve evdeki eşyaları kırmaya başladı. Gece yarısı uyanıp bir şey istiyor ve biz istediklerini karşılamayınca çok kötü oluyor. Rehabilitasyon merkezine gittiğinde kafası rahatlıyor ve sakin kalıyordu. Eğitimlerin çok faydasını gördük ama bu iki aylık süre hastalığın ilerlemesine neden oldu. Bu süreçte evde eğitim verme imkanları olsaydı iyi olurdu. Kızım Berfin ve oğlum Barış’ın yaşadığı sorunlar hepimizi çok üzüyor. Buna bir çözüm bulunmasını istiyor, ailelerin seslerinin duyulmasını istiyoruz” diye konuştu. (Van/MA)