Korona günlerinde okul tatil, öğrenciler tarlada
Adana'da soğan tarlasında 40 derece sıcakta çalışan çocuklar uzaktan eğitime erişemiyor. İnternet yok, bilgisayar yok. Üstelik susuz, elektriksiz, maskesiz çalışma ortamında can güvenlikleri de yok.
Volkan PEKAL
Adana
Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Yakapınarı’da, 40 derece sıcaklıkta, güneş altında soğan hasadı yapan tarım işçileriyle birlikteyiz. Tamamı Urfa’dan gelmiş. Sigortası, sendikası, haftalık izni, yıllık izni olmadan çalıştırılan; elektriği, suyu olmayan sağlıksız çadırlarda yaşamak zorunda bırakılan yüz binlerce mevsimlik tarım işçisi gibi onlar da salgına karşı korumasız. Ne internet ne de telefonun olduğu bu yerde, işçilerin, tarlada çalışmak zorunda olan çocukları için uzaktan eğitim, gerçekten uzak. Kitaplar, testler ise paralı.
Sakine ve Mahmut Taş, ailenin geçimine destek olmak ve okullarına devam etmek için tarlada çalışan iki kardeş. Sakine, Şanlıurfa Harran Üniversitesinde Tıbbi Görüntüleme Bölümünde okuyor, Mahmut lise öğrencisi. 6 kardeşler ve hepsi okula gidiyor. Sakine, “Evde kal”amama sebeplerini şöyle anlatıyor: “Biz çalışmasak, okulu nasıl okuyacağız, nasıl geçineceğiz? Salgından dolayı her yer tatil edildi. Biz mecburen buraya geldik. Çünkü çok sıkıntı var. Buranın yarısı öğrenci. Bu öğrenciler çalışmasa olmuyor. Kendi hayatlarını kendileri şekillendirmek zorunda. Okumak için kendileri mücadele etmek zorunda. Çoğu okutmuyor ama bizimkiler ‘Bizim gibi olmayın’ diyerek bizi okutuyor. Biz de kendi emeğimizle çalışıp okul masrafları olsun, dershane parası olsun, geçim olsun, bunlar için buraya gelip çalışmak zorundayız.”
"UZAKTAN EĞİTİM VAR AMA…"
Çalışırken uzaktan eğitimi takip etmenin zor olduğunu belirten Sakine “Biz derslerimizi göremiyoruz çünkü çalışıyoruz. 2 hafta sonra bizim sınavlar olacak ama hocadan dinlediğimiz hiçbir şey yok. Ancak akşam gidip geç saate kadar kendimizi vermemiz lazım. Bu yorgunlukta ders çalışmamız lazım. Bu konuda hiç yardımcı olmuyorlar” diyor. Bu koşullarda sınavlara girmenin de zor olduğunu belirten Sakine, hem ailesinin hem de kendi geleceği için çabaladığını söylüyor.
"NE MESAFE VAR NE MASKE"
Çadırlarda da hayatın zor olduğunu anlatan Sakine, çadırlarda ne elektrik ne düzenli akan bir su olduğunu söylüyor. Eve gittiklerinde çamaşırları ellerinde yıkadıklarını dile getiren Sakine, “Bari elektrik olsa eve gidince çamaşırlarımızı makinede yıkardık” diyor. Koronavirüs nedeniyle tedirgin olduklarını söyleyen Sakine, şöyle devam ediyor: “Mesafe falan diyorlar. ‘Birbirimizden uzak duralım’ deniyor. Ama biz burada 75-80 kişiyiz. Hepimiz bir aradayız. 20-25 kişi bir arabada gidiyoruz. Maske yok, dezenfektan yok. Hiçbir şey yok. Hiçbir şeye ulaşamıyoruz. Virüs hakkında hiçbir önlem alınmıyor.” Geçtiğimiz günlerde yoğun yağmur nedeniyle çadır alanını su basınca bir okula yerleştirildiklerini aktaran Sakine, “Yerleştirildiğimiz okul, toz içindeydi. Temiz değildi. Hiçbir temizlik yapılmadı. Sözde virüs var ama maske dağıtımı bile olmadı. Dezenfektan yok. 19 kişi bir odada yaşadık” diye konuştu.
"ÇOCUKLARIN ÇALIŞMAMASI İÇİN BURS VERİLMELİ"
Birçok kişinin salgın nedeniyle evde kaldığını, kendilerinin ise evde kalanların yediği yiyeceği tarladan topladığını söyleyen 17 yaşındaki Mahmut Taş, “Tarım işçilerinin hakkını yiyorlar. Belli bir ücretleri yok. Sürekli değişiyor. Bir de çalışma sabahtan akşama kadar devam ediyor” diyor. Devletin okul imkanı verdiğini ancak masrafları kendilerinin karşıladığını anlatan Taş, “Test alıyoruz, kitap, çanta bile masraf. Hep bir, iki ay sonra gidiyorduk okula. Akşamları ders çalışıyorduk. Sırf arkadaşlara yetişelim diye. Benim hedefim eczacı olmak. Hedefimiz o yönde ama işe geliyoruz. Burada ne yapacağız biz de bilmiyoruz. Mevsimlik işçilere burs vermeleri gerekiyor. Buraya mevsimlik işçi olarak gelen çocukların çalışmaması, okullarını okuması, devletin yardım etmesi gerekiyor. Belli bir ücret verilmeli” diyor.
Uzaktan eğitime erişemediklerini söyleyen Mahmut, “Bizim ne internetimiz var, ne telefonumuz var. Biz nasıl yapacağız? Bu sene okul yarım kaldı. Seneye başlarsak nasıl yapacağız? Biz işteyiz, onlar kadar çalışamıyoruz. Burada test alacak, test çözecek paramız da yok. Paramız olsa zaten burada işimiz ne? Çadırlar yerine mevsimlik işçilere ev yapması lazım. Biraz bizi düşünsünler” diyor.
"TATİL DEĞİL ÇOCUK İŞÇİLİK"
SOĞAN hasadında ücretler kabala olarak, yani topladığın miktara göre belirleniyor. Böyle olunca çocuklar da dahil tüm aile yevmiyeyi çıkarmak için çalışıyor. Tarlada konuştuğumuz Mehmet, Mahmut, Diyar ve Helin isimli 8-9 yaşlarındaki çocuklar Eğitim Bilişim Ağına (EBA) ulaşamıyor. Salgınla birlikte geçilen uzaktan eğitim için MEB’in ‘Tatil değil, uzaktan eğitim’ sloganı tarım işçisi çocuklar için geçerli değil. Uzaktan eğitim sürecini aileleriyle tarlada çalışarak geçiren çocukların durumunu anlatan slogan her yaz olduğu gibi ‘Tatil değil, çocuk işçilik.’
EBA’ya ulaşıp ulaşmadıklarını sorduğumuz Mehmet, “Bizim defterimiz yok, kalemlerimiz yok, tabletimiz yok, telefonumuz yok” diye cevap verdi. Diyar da “Şimdi ders çalışamıyorum. Soğandayım. Bizde bilgisayar falan yok. Biz onları yapamıyoruz. Babama diyorum ‘Bilgisayar al’, diyor ‘Param yok.’ Burada olmak yerine okumak isterdim. Okula gitmek isterdim” dedi.
"DEVLET SUYU, ELEKTRİĞİ OLAN BİR YER YAPSA KÖTÜ MÜ OLUR?"
TARIM işçilerine aracılık yapan elçilerden Hüseyin, salgın nedeniyle sezona 15 gün geç başladıklarını söylüyor. Yol iznini almak için tarım ilçe müdürlükleri arasında mekik dokuduğunu anlatan Hüseyin, “Virüs önlemleri olduğu için iki kat fazla otobüs tutuk. Şimdi bir haftaya Hatay Reyhanlı’ya gideceğiz. Yine bizim cebimizden çıkıyor. Yine işçinin cebinden çıkıyor. ‘Tarım işi durmasın, tarım işi durursa şöyle olur böyle olur’ diyorlar ama şu tarım işçilerine de baksınlar. İzin kağıdı olmayanlara ceza yazılıyor. Devletin Hazine arazisi de çok. Tarım işçileri için bir yer yapsalar. Sağlık kabini olsa, suyu, elektriği olsa kötü mü olur?” diye soruyor.
Öte yandan salgın sürecinde valiliklerin kontrolünde Mevsimlik Tarım İşcileri Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Ancak çadır yerleşim alanlarının salgına uygun hale getirilmesi, hijyenin sağlanması gibi kararlar, mevsimlik tarım işçileri için daha önce alınan kararlar gibi kağıt üzerinde kaldı.