Bağırsak gazlarının kültür tarihi-5: Selam söyle o yare!..
Dolayısıyla osurmak iktidar sahiplerine aynı küstahlıkla verilen bir yanıt olarak ezilen/madun sınıfların elinde şiddet içermeyen ancak son derece etkili bir silaha dönüşebilir.
Fotoğraf: Leonard Rossiter’in yönettiği Le Pétomane adlı filminden
Geçen haftadan devam edelim. Örneğin deyimlere de konu olmuştur mide-bağırsak gazları. Çavdar ekmeği bahane deyimi buna en iyi örnektir. Bu deyimi bilenler bilmeyenlere söyleyiversin. Ayrıca “mangalda kül bırakmamak” deyimi de yine aynı ilişkiler ağı içinde değerlendirilebilir. Yazın alanından bir örnek. Umberto Eco’nun ilk romanı olan Gülün Adı’nda geçen gülme üzerine tartışmada gülmenin bir günah olduğunu savunan yaşlı rahip Jorge’ye William de Baskerwille’in verdiği yanıtlarla onu zor durumda bırakması üzerine Jorge’nin kızgınlıkla söyledikleri ilginçtir. Jorge, Fransisken keşişlere ait manzumeden bir dize ile yanıt verir William’a. “…tum podex carmen extulit horridulum…” ‘Anüs şiiri kabalığı över’ anlamına gelen bu sözle, William’ın hazır cevaplığıyla aslında ağzından yellendiğini söylemektedir Jorge. Elbette bunu söylerken bir başka noktaya daha vurgu yapmaktadır. O nokta da iktidar olgusudur. William’ın kendisini tartışmada mat etmesini içine sindirememiştir yaşlı rahip ve iktidarının sarsıldığını düşünmektedir. Dolayısıyla buradan yola çıkarak osuruk ile iktidar karşıtlığı arasında bir ilişki olduğunu söylemek olasıdır.
Bülent Somay’ın yazdığı gibi “uygarlık esas olarak bastırmalar üzerine kurulu, kalıcı bir kurallar dizgesi” ise ki genellikle böyle kabul edilir; uygarlığı yani kalıcı kurallar dizgesini kontrol altında tutan iktidara karşı gelmenin bir yolu da uygarlık olarak nitelenen bu kurallara karşı gelerek olabilir. Bir diğer deyişle iktidarı sarsacak ve onu komik duruma düşürecek silahsız eylemlerin başında iktidarın doğasında olan ve kendisinden fazlasıyla emin olmanın getirdiği kibir ve küstahlığa aynı şekilde yanıt vermek gelir. Bunun yollarından biri de katışıksız bir beden egemenliğinin hüküm sürdüğü yerde yani karnaval kavramında karşılığını bulur. Karnaval, tahakküm altında olmayan söylemin hüküm sürdüğü, kölece davranışların, sahte tavırların olmadığı bir yer olarak diğer canlılarla paylaştığımız yeme-içme, boşaltım, cinsel ilişki, gaz çıkarma gibi işlevleri odak noktasına alır ve herkesin aynı olduğu, kimsenin daha yüksek bir statüde olmadığını gösterir. Dolayısıyla osurmak iktidar sahiplerine aynı küstahlıkla verilen bir yanıt olarak ezilen/madun sınıfların elinde şiddet içermeyen ancak son derece etkili bir silaha dönüşebilir. Bu nedenle de uygar toplumlarda yasaklanması, ayıp karşılanması ve hakaret olarak kabul edilmesi yoluna gidilmesi şaşırtıcı değildir. Roma’da genelgeyle serbest bırakılmasını ise aynı mantık içinde açıklamak olasıdır. Serbest bırakan iktidardır ve insanlar, O, Cladius yani İktidar izin verdiği için ortalıkta rahatça osurabilmektedir.
Aynı şekilde iktidardan çekinmeden ve onun verdiği izinle osurmayı bir sanat haline getiren Joseph Pujol (1857-1945) ise bu konuda bir fenomen olmuştur. Konuyla ilgilenenler Leonard Rossiter’in yönettiği Le Pétomane/Osurukçu adlı kısa filmi izleyerek bu 19.yüzyıl sonu Fransız eğlence hayatının önemli ‘sanatçı’sını tanıyabilirler. Pujol’un, gösterdiği performans nedeniyle o dönemlerde Enrico Caruso gibi sanatçıların plak kaydını yapan Edison tarafından da bir icrası kayıt altına alınmıştır. Pujol, Fransız milli marşını bile ağzıyla değil ama kıçıyla sonuna dek icra edebilmekteydi. Osuruk-iktidar karşıtlığı üzerine Bergmann’ın Bir Soytarının Eşliğinde/In the Presence of a Clown adlı 1997 yılı yapımı filminin giriş kısmındaki diyalog osuruğun ve osurmanın özgürlükler bağlamında nasıl ifade edilebileceğinin de göstergesi olarak okunabilir. Filmin kahramanları Profesör ve Mühendis Uppsala’da akıl hastanesinde karşılaşırlar ve Profesör Mühendis’e uluslararası bir Osurma Özgürlüğü Derneği’nin onursal başkanı olduğunu, amaçlarının bireysel özgürlük alanını genişletmekten geçtiğini belirtir. Depresyonun dibine vurmuş Mühendis’in yüzüne o an tarifsiz bir mutsuzluk ifadesi oturur: “Bir seferde şamdandaki yedi mumu söndürebilecek güçte osurabiliyorum ben” der ve hemen derneğin fahri üyesi statüsüne geçer.
Konu, ‘derin’, uzun, icra eden için üç duyuya, maruz kalan için iki duyuya hitap eden, zaman zaman sessiz ama çoğunlukla gürültülü ve kokulu. Bağırsak gazlarının kültür tarihi ile ilgili son sözleri Salvador Dali’ye bırakıyorum.
Dali’nin yazdığı Bir Dahinin Güncesi adlı kitabın sonundaki bölüm, adıyla söyleyecek olursak osuruğa ayrılmıştır ve 19.yy’da basılmış bir kitaba ait olup adı: Osurma Sanatı veya Kurnaz Topçu Neferinin Elkitabı’ndan Alıntılar’dır. Yazarı ise, Kont Borazandır. Alt başlıksa Pirinç Atın Hekimi, Kabızlık Çeken İnsanların Rehber Kitabı’dır. Kitabın giriş bölümünden kısa bir alıntıyla konuyu kapatalım.
“Sayın okuyucu, uzun osurma deneyimlerinize rağmen nasıl osurduğunuz ya da nasıl osurmanız gerektiğini bilmeyişiniz utanç verici.
Ortak kanı, osurukların yalnızca hacim olarak farklılık gösterdiği ve esasen hepsinin aynı tip olduğudur. Büyük bir hata bu.
Şimdi size sunacağım, mümkün mertebe özenle analiz edilmiş konu son derece ihmal edilmiştir –dikkate değer görülmediği için değil, yöntemli olarak yaklaşılamayacağı, yeni buluşlara neden olabileceği sanılmadığındandır. Bu da yanlış.
Osurmak bir sanattır…”
Enis Batur’un Gövde’m* adlı kitabının son tümceleri ise şöyle:
“Osuruk, başlıbaşına, gizem dolu bir alem.
Erotizmin minör, Haz Dürtüsü’nün majör sahası.
Yuf onu aşağılayana. Hurra onun hakkını teslim edene.
Günümüz gecemiz onunla ünlensin.
Teneşirde bile.
Dost-okur: Sana uzattığım sol elimin işaret parmağını çekiver lütfen.”
- Baklava kime ait? - 3 14 Ağustos 2020 04:53
- Baklava kime ait? - 2 07 Ağustos 2020 06:49
- Baklava kime ait? - 1 31 Temmuz 2020 06:18
- Yapay diller ve Esperanto-III 23 Temmuz 2020 23:15
- Yapay diller ve Esperanto-II 18 Temmuz 2020 00:00
- Avcılığın antropolojisi - III 03 Temmuz 2020 00:27
- Yapay diller ve Esperanto - I 10 Temmuz 2020 00:28
- Avcılığın antropolojisi-II 26 Haziran 2020 00:45
- Avcılığın antropolojisi-I 19 Haziran 2020 00:20
- Kültürün tereyağlı tarihi-2 12 Haziran 2020 00:15
- Kültürün tereyağlı tarihi-1 05 Haziran 2020 05:30
- Corona günlerine nasıl geldik? 29 Mayıs 2020 00:10
- Bağırsak gazlarının kültür tarihi-4: Selam söyle o yare!.. 15 Mayıs 2020 00:15
- Bağırsak gazlarının kültür tarihi-3: Selam söyle o yare!.. 08 Mayıs 2020 00:00
- Bağırsak gazlarının kültür tarihi-2:Selam söyle o yare!.. 01 Mayıs 2020 07:57
- Bağırsak gazlarının kültür tarihi-1 Selam söyle o yare!.. 24 Nisan 2020 03:57
- Arkeologların işi zor… 17 Nisan 2020 00:46
- Mu kıtası ve Tahsin Mayatepek raporu 09 Nisan 2020 23:45
- Gerçekten Atlantis nerede? 03 Nisan 2020 00:40
- Atlantis Menemen’de bulundu!... 27 Mart 2020 08:09
- Peki, ama nerede bu Atlantis ve Mu kıtası? 19 Mart 2020 20:20
- Anason 12 Mart 2020 20:20
- Fatih hayatında tütün kullanmadı 06 Mart 2020 00:20
- Fatih’in yiyemedikleri-4: Domates 28 Şubat 2020 05:56
- Fatih’in yiyemedikleri-4: Patatese devam 20 Şubat 2020 23:14
- Fatih’in yiyemedikleri-2: Patates 13 Şubat 2020 23:37
- Fatih’in yemedikleri - 1: Hindi 07 Şubat 2020 00:00
- Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u aldığı günün akşamı sofrasında ne vardı? 31 Ocak 2020 00:00