Trump’ın gündemi ekonomi ve seçim, ABD halkları için kriz sürüyor
Trump, çarkları eski hızıyla döndürmeye uğraşırken seçim hedefli söylemi öne çıkıyor. ABD’li emekçilerin gündemi işsizlik ve artan yoksulluk. Sağlıkçılar arasındaki intiharlar ise kaygılandırıyor.
Fotoğraf: AA
Ekim KILIÇ
New York
ABD’de Kovid-19’dan kaynaklı vaka sayısı 1 milyon 601 bini ve ölü sayısı 95 bini geçerken* ülkenin kademeli olarak açılıp açılmayacağı tartışılıyor. Bir kısım eyaletler halihazırda planlarını hayata geçirmeye başlarken diğerleri ise daha temkinli. Ancak açmayan eyaletler de, ekonomiyi açmak için hazırlanıyor.
Kaliforniya Üniversitesinde halk sağlığı alanında Doçent Andrew Noymer, “Elli farklı vali elli farklı şey yapıyor. Çok yakında bazı eyaletler veya başka bir deyişle çok muhafazakar olan eyaletler açılacak” dedi. Örneğin Kentucky’de hediye dükkanları açılırken Alaska’da kısmi servis veren restoranlar, barlar ve spor salonları tam kapasiteyle açılmaya hazırlanıyor. Salgının ABD’deki merkezi olan New York ise geçtiğimiz günlerde önlemleri hafifletme tarihi olan 1 Haziran’ı 13 Haziran’a erteledi.
ABD Başkan Donald Trump’ın sorumsuz ve biri diğerini tutmayan açıklamaları ise çeşitli liberal çevreler tarafından dahi “Ne yapacağını şaşırmakla” hatta “Kendi yalanına kanmakla” suçlanırken, ABD Kongresi, şirketlerin ve genel olarak halkın krizden aldığı büyük darbeyi kontrol altına almak adına yeni paketler açıklıyor.
Trump’ın açıklamalarına basından gelen yorumlarda ise asıl olarak kasım 2020 başkanlık seçimlerine “Oynadığı” belirtiliyor.
Çin’le yürüttüğü virüs polemiği ABD iç politikasında da boyut kazanıyor. Hatta Trump’ın seçim kampanyası reklamlarından birisinde “Çin’i durdurmak için Joe Biden’ı durdurmak zorundasın” diye bir söylem yer alıyor.
Trump’ın Çin politikasını New Yorker dergisindeki yazısında eleştiren Evan Osnos, Çinli yetkililerin, Tiananmen Meydanı Katliamı’ndan beri ABD ile ilişkilerin ilk kez bu kadar kötü olduğunu belirttiklerini atardı: “Trump yönetimi, Çin ile çatışmasını artırmak için koronavirüsü kullanıyor. Sadece ABD tarihinin temel bir dersini göz ardı etmekle kalmıyor; Amerika’yı açıkça hazırlıksız olduğu başka bir krize maruz bırakacak” diyor.
SİYAHLAR VURULURKEN IRKÇILARIN DERDİ TIRAŞ
ABD’de koronavirüs kriziyle yaşanan “ironiler” ise akıl almaz boyutlara varmış durumda.
Bir yandan orta sınıf sağcıların ağırlıklı olarak katıldığı “Önlemleri kaldırın” talepleriyle başlatılan eylemlerde “Saç tıraşına ihtiyacım var” pankartları taşınıyor. Öte yandan geçtiğimiz günlerde 25 yaşındaki siyah genç Ahmaud Arbery’nin beyaz ırkçı baba oğul tarafından vurularak katledilmesi siyahlarda “Yaşamak istiyorum” talebini yükseltiyor.
“Ekonomiyi açalım yoksa ABD diye bir şey kalmayacak” histerisi ise Başkan Trump’ın geçtiğimiz salı günü federal kurumlara “Ekonomik iyileşmeyi engelleyen gereksiz düzenlemeleri feragat etmek, askıya almak ve ortadan kaldırmak için her türlü yetkiyi kullanma talimatını veren” emri imzalamasına kadar gitti.
Cumhuriyetçilerin taban hareketlerine öncülük eden başta Çay Partisi (Tea Party) olmak üzere irili ufaklı ırkçı ve dinci gerici örgütlenmeler, ülkenin dört bir yanında Trump’ın çağrısına karşılık ve destek veriyor. En son Michigan’da eyalet hükümet binasında ağır otomatik silahlarla boy gösteren ırkçı güruhlar, ABD’de “Ya gelecekte bir iç savaşı tetiklerse” şüphelerine bile sebep oldu.
İŞSİZLİK RAKAMLARI DUDAK UÇUKLATIYOR
Bu arada dünyaya adını oldukça duyuran New York Valisi Andrew Cuomo, kira grevi ve kiraların bir süreliğine iptal edilmesi çağrılarına kulak tıkıyor. En büyük hamlesi ağustos sonuna kadar kiraların ertelenmesini sağlamak oldu.
New York kentinde yaşayan 560 bin dokümansız göçmenin 342 bini ise “vazgeçilmez işçiler” kategorisinde yer alsa da hiçbir finansal desteğe sahip değiller.
ABD’de son işsizlik rakamları da dudak uçuklatıyor. Nisan ayını işsizlik rakamlarına 20.5 milyon yeni işsizle kapatan ABD’de işsizlik oransal olarak yüzde 14.7’ye vardı. Martın ortasından nisan sonuna kadar 30 milyon ABD’li ise işsizlik ödeneği başvurusu yaptı. Bu rakamlar 1929’daki Büyük Bunalım’dan beri en yüksek rakamlar olarak nitelendiriliyor.
Öte yandan yine Vali Cuomo’nun öncülük ettiği sağlıkta neoliberalleşmeyi ileri götüren ve kamu hastanelerinin kaynaklarını kesecek olan yasanın da önü salgın döneminde daha belirgin olarak ortaya çıkan gerçeklere rağmen kesilmiş değil.
MEDYA VE PARTİLERİN GÖZÜNDE AMERİKAN İŞÇİ SINIFI
Fox News ve Wall Street Journal gibi sermaye yanlısı ve muhafazakar medya ise koronavirüs krizinin büyüttüğü ekonomik belirsizlik ve işsizlik gibi işçi sınıfına dair sorunları kullanarak sağcı protestocuları işçi sınıfı imajıyla sunuyor, ya da bu işçilerin derinleşen sorunlarını “Ekonomiyi kurtaralım” söylemine, dolayısıyla sermayeyi kurtarma planına dayanak yapan bir yayıncılık sürdürüyor.
ABD ana akım liberal medyadan işçi sınıfına daha ciddi destek sergileyen cılız sesler çıksa da bu sınırlı kalıyor.
Ülkenin geleneksel işçi imajı daha çok otomotiv işçileri ve “Beyaz, erkek, tek başına, güçlü kuvvetli” işçi şeklinde ve Cumhuriyetçi/muhafazakar kesimlerce bu imaj öne çıkarılmaya devam ediliyor. Buna karşı liberal demokratların işçilere yaklaşımı da “umutsuzlar” ve “politikadan anlamazlar” olmayı sürdürüyor. Amerikan Emek Federasyonu ve Endüstriyel Örgütler Kongresi (AFL-CIO) Eski Politik Direktörü Michael Podhorzer, New Yorker’dan Isaac Chotiner’e verdiği bir röportajda Cumhuriyetçi veya Demokrat adaya oy vermenin eğitimlilik veya eğitimsizlikle alakası olmadığını, aksine değerler sistemiyle bağlantılı olduğunu söylüyor.
Podhorzer, “Örneğin, güncel Biden-Trump seçim anketimize göre laik, üniversite eğitimi almamış beyazların Biden’a desteği yüzde 55, Trump’a ise yüzde 38 gözüküyor” diyor.
SAĞLIKÇILAR ARASINDAKİ İNTİHARLAR ENDİŞELENDİRİYOR
İşçilere ve emekçilere bu dönem için yakıştırılan “kahramanlar” ve “vazgeçilmezler” ifadeleri ise bir nevi gönül alma çabasından öteye geçmiyor. Hatta ilan edilen geçici ekonomik yardım paketlerine rağmen, hangi sektörde kimin ne gibi teçhizata ihtiyacı olduğu, sağlık emekçilerinin hangi koşularda çalışmaya devam ettiği gibi kaygılar, ülkenin elitlerince görülmüyor.
Krizin sağlık emekçilerinde yarattığı ruhsal bunalımın boyutu ise oldukça yüksek. Nisan ayının son haftasında New York’ta iki hemşire ve bir acil servis doktoru, intihar etti.
Sağlıkçıların içinde bulundukları durumla ilgili New York Times gazetesinde çıkan bir haber etkili oldu.
Örneğin St.Louis’den bir sağlık çalışanı sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda “Hepinize lanet olsun, tam olarak neden geriye kalan tek şeyin intihar olduğunu anlıyorum” dedi.
New Jersey Paterson’dan Acil Servis Doktoru Andrew Cohen’in kayınbabası ve annesi ise virüsten kaynaklı olarak aynı gün yaşamlarını yitirdi. Cohen: “Şu an gerçekten hasta olan bütün insanların hastaneye geldiklerini görüyorum. Ve belki bunlardan birisi bir gün ben olabilirim. Çok bilinmeyenler var. Aklımın bir köşesinde evimde yaşananların düşüncesiyle anksiyetem büyüyor” dedi.
“Savaşçı psikolojisiyle” olaylara yaklaşması zorlanan emekçilerin hastalığa yenik düşenlerin ölüm anlarında yanlarında olmaları ve son sözlerini söylemeleri için hastaların aileleri ile görüntülü konuşmalarını sağlamaları gibi durumlar emekçilerde ağır bir yük bırakıyor.
Newark Christiana Hastanesi Hemşiresi Christina Burke, “Kabuslarımda koruyucu teçhizata sahip olamadığımı görüyorum. Hastalarım, çalışma arkadaşlarım, ailem ve kendim için endişeleniyorum. Beynimi kapatamam” diyerek kaygısını ifade ediyor.
AMERİKAN YERLİLERİ SALGINDAN EN ÇOK ETKİLENEN KESİM
NEW York kentinde koronavirüse bağlı vaka ve ölüm sayısı bazı ülkeleri dahi geçen sayılara vardı. ABD gibi çok uluslu bir ülkede krizin en kötü etkilediği kesimlerden birisi ise Amerikan yerlileri oldu. Şu an resmi rakamlarla ABD’deki yerli topluluklarından Navajo ulusundaki koronavirüs vaka oranı New York’u geçmiş durumda.
2010 nüfus sayımına göre 173 bin 667 nüfusa sahip olan ve Utah, Arizona ile New Mexico eyaletlerinde yaşayan Navajolar, 100 binde 2 bin 304 dolaylarında vaka sayısına sahipken, New York eyaletinde bu rakam 100 binde 1806.
*22 Mayıs verileridir