25 Mayıs 2020 00:22

Karantina günlerinde evden radyo yayını: 'Radyo karantina'

Anıl Yurdakul yazdı: "Tüm sesler ve müzik dosyaları Radio Karantina’da herhangi bir ön yargı olmaksızın kesişir."

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Anıl YURDAKUL
İstanbul

Sanatçı Nasri Sayegh, Lübnan’da pandemi nedeniyle sokağa çıkamayan insanların can sıkıntılarını, oturma odasında kurduğu radyo ile gidermeye çalışıyor. Radyo Karantina adını verdiği radyo 15 Mart’tan bu yana yayında. DJ setleri düşüncesiyle başlayan, görsel ve video da kullanan, podcast (dijital ses dosyası) yayınları paylaşan bir platform olan Radyo Karantina, hem sanatçıların oturma odalarından dünyaya açılan bir pencere hem de insanların kısıtlamalardan dolayı her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu yakınlaşmayı karşılayan bir platform olmuş.

Dinleyiciler, Radyo Karantina’ya mesaj, istek ve aşk ilanlarını gönderiyor. Bir şehirden diğerine, bir ülkeden başka bir ülkeye, bazen balkonundan oturma odasındaki yakınına. Ya da Tunus’taki bir hastane odasından ABD’deki bir odaya.

Nasri Sayegh, Radyo Karantina’yı kurduğunda insanlardan büyük bir ilgi beklemiyordu. Sayegh, pandemi nedeniyle arkadaşlarını evde ağırlayamıyordu. Bu durumun daha da uzayacağını anlayan Sayegh, oturma odasını dünyaya açtı ve ummadığı bir ilgiyle karşılaştı.

SOMALİ’DEN BREZİLYA’YA

Radyo Karantina’nın yayına başladığı ilk gün, Fransız Yazar Marguerite Duras ve Artisti Delphine Seyrig’in sözleri, filmlerden ve eski Lübnan reklamlarından gelen diğer ses kaynaklarıyla “müzik mixleri”i yayımlanır. Radyoya ilgi hızla yayılır. Birçok sanatçıdan, Radyo Karantina’da müzikleriyle yer alma istedikleri gelir. Nasri Sayegh’in kabul etmesiyle Radyo Karantina dünyaya açılır. Süreci Nasri’den dinleyelim: “Yayının ikinci günü, Berlin’deki evinde karantina da olan Jessica Khazrik radyoya ev sahipliği yaptı. 4. gün Beyrut’tan Mahmoud Merjan, 7. gün Rayya Badran, 8. Gün Ghassan Salhab yayın yaptı. 20 Mayıs’ta 66. yayını yapan radyomuz Milano’dan ses verdi.

“Radyo Karantina’nın internet sayfasının, yalnızlık ve eve hapsedilme hakkında paylaşılan hikayeler ve yolculuklar gibi müzikal bir alan yaratan farklı insanlar tarafından yapıldığını söyleyen Nasri Sayegh, “Setler zaman zaman elektronik, kitsch veya biraz ürkütücüdür. Bir şekilde bu programlar sayısız yalnızlığın kişisel günlükleridir. Radyo Karantina her türlü müziğe ve sese açıktır. Türleri ve etiketleri bozmak için bir an varsa, şimdi olurdu. Birisi paylaşmakla ilgileniyorsa, takip edilen tek kriter gerçekten onların mix üzerinde çalışmaktan zevk almasıdır” diyor.

Filistin ve Yemen’den Amerika Birleşik Devletleri’ne, Fransa’dan Tunus’a, Türkiye’den Avustralya’ya, Suudi Arabistan, Brezilya, Mısır, İtalya, Somali… Talepler ve özveri kıtaları birleştiriyor. Paylaşılan müzik ve sesler ister caz, ister deneysel, ister elektronik, ister klasik müzik olsun hepsi Mısır’ın ’80’ler popundan ve Asmahan, Oum Kalthoum veya Najat el Sağira’nın ikonik sesleriyle birleşiyor.

SÜRREALİST ZAMAN KOLAJLARI

Tüm sesler ve müzik dosyaları Radio Karantina’da herhangi bir ön yargı olmaksızın kesişir. John Cage, Amr Diab ile Adawiya, Feyruz, Freddie Mercury gibi müzisyenlerin müzikleri iç içe geçebiliyor, Kabyle ilahileri Françoise Hardy’nin hitleriyle buluşuyor. Yayınlanan video kolajlarının nasıl oluştuğunu ise Nasri Sayegh şöyle anlatıyor:

“Sürrealist zamanlarda, müziğin çoğuna eşlik eden oluşturduğum video kolajları sese görüntü katar. Çoğu zaman bizi yeni yerler ve yeni bir kolektif bellek yaratan yüzler keşfetmeye götürür. Görsel bir sanatçı olarak, izleyici taleplerine bağlı olarak bu video kolajlarını saatlik olarak oluşturuyorum.”

Öz-tecrit uygulaması, duvarların, sokakların ve kasabaların yaşamı yeniden beklediği zamanımızın bir testidir diyor Sayegh ve ekliyor; “Bekleme odasında (odalarımızda) Karantina Radyosu belki de duvarlarımızın sınırları dışında, yolculuk edebileceğimiz bir alan olabilir.”

Radyo Karantina Soundcloud sayfasında olduğu gibi Facebook ve Instagram üzerinden de dinlenebilir.


POSTMODERN FİLİSTİN RADYOLARI

Filistin de karantinayla mücadelede internet radyolara sarılmış durumda. Radyocular “halkın, pasif bir kültür tüketicisi olarak deneysel film izleyecek veya sanal sergileri ziyaret edecek modda olmadığını” söylüyor. Bugün, evlerinden, dizüstü bilgisayarlarından yayın yapan “internet radyo”cuları, Filistinli DJ’ler, mimarlar, grafikerler, ses tesisatçıları, sinemacılar ve onlarca Ortadoğulu sanatçı bir araya gelerek KOVID-19 nedeniyle oluşan kısıtlamaların ardından kolektif bir hareket içerisinde “internet radyo”ları kurdu.

Tüm arşivlerini de bu yayınlar aracılığıyla halka açan radyocular, insanların evde oturmaları için iyi bir neden sunuyor ve özgürlüğün bulunabileceği en iyi dönemde üretken ve protest olmaya davet ediyor! Sansürü kırıp geçen ve kısa sürede milyonların takibe aldığı bu radyolar günümüzün “korsan radyoları”!

RADYO AL HARA

Aralarında mimar ve grafik tasarımcılarının olduğu beş arkadaşın kurduğu Radyo Al Hara, “mahalle radyosu” anlamını geliyor. Geçtiğimiz 20 Mart’tan bu yana yayın yapmaya devam eden radyonun milyonlarca takipçisi var.

Radyo Al Hara ekibinde Mimar Elias Anastas, Filistin’de sıkı bir sokağa çıkma yasağıyla karşılaştıklarını, radyonun, kendi aralarında iletişim kurmanın aracı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Müziğimizi değiştirmeye ve Ortadoğu ve dünyanın durumu hakkında konuşmaya çalışıyoruz”

Radyo Al Hara projesi, Anastas ve kardeşi Yousef, Yazan Khalili, Saeed Jaber ve Mothanna Hussein ile birlikte, bir Facebook konuşması sırasında ortaya çıkıyor. Ramallah’ta bir sanatçı olan Khalili, “19 Mart’ta konuştuk ve 20’sinde program başladı” diyor.

Grup, Beyrut ve Tunus’ta platformlara ev sahipliği yapan Yamakan radyosu ile temasa geçmiş ve üçüncü bir istasyon kurmayı istediklerini belirtmiş. Amman’da yaşayan Grafik Tasarımcı Jaber ve Hussein bir logo yapmışlar ve Radyo Al Hara böylelikle doğmuş.

YAYIN, EVLERİMİZDEN, HAYATLARIMIZDAN GELİYOR

“Bir çevrim içi istasyon kurmak basit, tek ihtiyacınız olan bir dizüstü bilgisayar” diye açıklıyor Yousef radyo kurmayı. Grup hem canlı hem de kayıtlı segmentleri çalıştırmalarına izin veren bir yazılım olan Radiojar’ı kullanarak yayın yapıyor. Arapça ve İngilizce olan yayınlarını sırayla evlerinden yapıyorlar. Bu nedenle dinleyiciler mikrofonun açılma kapanma sesini, Khalili’nin bağıran oğlunun sesini duyabiliyor. Khalili; “Bence bu çok güzel bir şey. Yayın, evlerimizden hayatlarımızdan geliyor. Bu bir stüdyo değil, kapalı bir yerden yayın yapmıyoruz” diyor. Seyirci profili ise Ürdün, Fransa, ABD, Kanada, gibi değişmektedir.

Bir ev, ses ortamı olarak adlandırabileceğiniz taze bir nefestir. Ama sokağa çıkma yasakları veya izolasyon nedeniyle evde oturmalar sırasında tekrarlar ortaya çıkar: Her gün aynı kıyafetler giydiğinizi fark edersiniz, yatak odasından mutfağa, aynı konularda aynı kişilerde aynı konular hakkında görüşmeler yapma gibi. Ama Radyo Al Hara, duvardaki bir çatlak gibi içeri sızarak yeni bir pencere açmaktadır.

Radyo Al Hara ekibi, sokağa çıkma yasaklarına aşina olan Filistinlilerin koronavirüs karantinasını şöyle anlatıyor: “Yirmi yıl önce İsrail tarafından evlerine hapsedilmiş olan Filistin halkının o dönemde sosyal medyası yoktu. Günde yalnızca bir saat internet kullanmak için neredeyse savaşıyorlardı. Filistin halkı, sokağa çıkma yasağını kırmayı hedefliyor, arkadaşlarıyla görüşebilmek için kullanabilecekleri sokakları buluyorlar. Koronavirüs ise evrensel bir endişe. Geleceğin bilinmediği bir zaman içerisindeyiz. İnsanların evlerinde can sıkıntısı içerisinde olduğu bu dönemde, Radyo Al Hara insanlara iletişim olanağı sağlıyor. Brezilyalı yerel müzisyenlerden İktisatçı Raja Khalidi’nin pandemi sonrası Arap dünyasının ekonomi hakkındaki düşüncelerine, Afro Funk’tan disko müziğe ve tabii ki klasik Arap müziğine dek çeşitli programları, müzik listeleriyle yeni bir dünya sunuyor. 

ÖNCEKİ HABER

CHP Milletvekili Özgür Karabat: Köprüler yoksul halkın kamburuna dönüştü

SONRAKİ HABER

İTÜ hazırlık öğrencileri pandemi döneminde sınav istemiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...