24 Mayıs 2020 20:55

Patronların istediği önlem mi sömürü mü? 

ODTÜ İktisat 1. sınıf öğrencisi yazdı: Tüm işçi sınıfını göz önünde bulundurursak; yetkililer her zaman olduğu gibi üretimi, daha doğrusu kendi ceplerini düşünüyorlar.

Arşiv fotoğraf: DHA

Paylaş

ODTÜ İktisat 1. Sınıf Öğrencisi

İşverenler, onların sözde sendikaları ve serbest piyasa ekonomisi adı altında kapitalizm, gün geçmiyor ki bizleri şaşırtmasın. Covid -19 ile mücadele ettiğimiz; hatta çalışmak zorunda olan tüm sağlık personeli, market zincir çalışanları, kuryeler ve işe gitmezse işten çıkarılacak olduğu için gitmek zorunda bırakılan tüm işçi sınıfını göz önünde bulundurursak; yetkililer her zaman olduğu gibi üretimi, daha doğrusu kendi ceplerini düşünüyorlar.

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası'nın (MESS) MESS-SAFE isimli uygulaması ve MÜSİAD ın ‘çalışma kampları’ projesi Covid-19 bahane edilerek iş gücü sömürüsünü çok farklı boyutlara taşıyacak olan iki farklı uygulama. İçinde bulunduğumuz karantina günleri bittiğinde dünyanın düzeninin değişeceği ve üretim araçlarını elinde bulunduran sınıfın lehine bir değişim olacağı şimdiden anlaşılan bir gerçek.

İşçilerin sosyal mesafe kurallarına uyup uymadığını kontrol etmek için yapıldığı söylenen, çalışanlara adeta hayvan muamelesi yapılarak boyunlarına takılan bir cihazla hareketlerinin gözetlenecek olması aslında çalışanlardan maksimum verimi almak ve izlendiğini bilen çalışanları huzursuz edip daha çok çalışmalarını sağlamaktan başka bir amaç gütmemektedir.

Aynı şekilde çalışma kampları şeklinde şehirden uzak bir bölgeye kurulması düşünülen olan mini kasabalar, sözde işçileri ve ailelerini virüsten korumak ve üretimi devam ettirmek adına muhteşem(!) bir proje. Ancak işin özüne baktığımızda amaç, sosyal yaşamdan uzak sakin bir hayata sahip işçilerden yine ve yine maksimum verimi almak.

Bunları aslında derslerde de görüyoruz. Genellikle kârı maksimize etmek ve verimli üretim yapmak olarak sunulan ‘piyasa ekonomisi’ne bir de bu yönden bakmak lazım. İçinde bulunduğumuz ekonomik düzende amaç her zaman kârı maksimumda tutmak. Firmaların ve işverenlerin giderleri asgari düzeyde tutarak en çok kazanç elde ettiği durum denge noktası, yani en verimli durum olarak gösterilirken, buradaki verim yine ve yine işçinin cebinden eksiltip kapitalistlerin cebini doldurmaya endeksli. Ve bunu yaparken insanlık dışı yöntemler kullanmaktan asla çekinmezken bunu verimlilik adı altında allayıp pullayıp bizlere sunmaya da hiç utanmıyorlar. Bu tip uygulamaları gördükçe kafamda derslerde gördüğümüz iktisadın hayatla bağları gittikçe kopuyor.

Yaşamın ve ekonomik kalkınmanın sürekliliği için üretimin devam etmesi gerektiğini biliyoruz ancak üretimin tek yolu sömürüyü artıracak bu saçma projelermiş gibi davrananların da, adeta zekamızla alay eden bu sistemin de karşısındayız.

ÖNCEKİ HABER

İTÜ hazırlık öğrencileri pandemi döneminde sınav istemiyor

SONRAKİ HABER

DİSK/Tekstil Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen: Hayatımız için örgütlenmek zorundayız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa