Seçimle gelen, kayyumla gider!
Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi Kemal Özcan, HDP'li belediyelere yönelik kayyum atamalarını yazdı.
Fotoğraf: MA
Kemal ÖZCAN
Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi
Demokrasi, eşitlik, özgürlük, seçme ve seçilme hakkı AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın insanlığa bir lütfu değildir. Emekçi halkların insanlığa armağanıdır.
Bu haklar, kendisinin de her başı sıkıştığında demokrasi adına referans verdiği birçok ülkede, işçi sınıfının ve ezilenlerin kitle hareketlerinin mücadeleleri sonucu kazanılmıştır. İşçi sınıfı bugün demokrasi kavramının içini dolduran birçok hakkı mücadele ederek kazanmıştır. Bu özgürlük ortamının oluşmasında 1871 Paris Komünü etkili olmuştur. 1800’lü yıllarda oy hakkı için genel grevler bile yapılmıştır. Demokrasiyi Birinci Dünya Savaşı sonunda Avrupa'yı sarsan işçi hareketlerine ve İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen insan hakları hareketlerine borçluyuz.
Kolay olmadı tabi. Çok ciddi bedeller ödendi. Sermaye baktı pabuç pahalı, mal elden gidiyor, işçi sınıfı iktidarı ele geçiriyor, yani ayaklar baş oluyor, hemen dümeni demokrasiye doğru kırdı. Demokrasi işçi sınıfının eseridir diyebiliriz. Bugün adına burjuva demokrasisi dediğimiz sisteme razı olunmuştur.
Ülkemizde Cumhuriyet’ten sonra 67 hükümet seçimle iş başına geldi. Son 9-10 hükümet aynı partinin iktidarı. Demek ki iktidar onlarca kez değişmiş. Bazen seçimle gelen hükümetleri askeri darbeler iktidardan indirmiş. Seçilmişler bağırmış ‘seçimle gelen seçimle gider’ diye. Evet doğrusu buydu, halkın oyuyla gelenler gene halkın oylarıyla gitmeli.
Dün ‘seçimle gelen seçimle gider’ diyenler bugün ‘kayyum hukuksuzluktur’ diyenleri hemen darbecilikle suçlayıveriyorlar. “Öyle demekle PKK’ya yardım ve yataklık yapıyorsun. Hainsin, teröristsin” diyorlar.
FETÖ denen dinci, ağlak sümüklüye eğitimi, yargıyı, silahlı kuvvetleri, velhasıl devleti teslim edenler, Türkçe olimpiyatlarında ağlayanlar, adına hatıra parası bastıranlar, 2010 referandumunda okyanus ötesine selam gönderenler, onlara ‘Ne istediler de vermedik?’ diyenlerin alayı vatansever, bu sözüm ona vatanseverleri eleştirenler ise darbeci oluyor öyle mi?
Ben de Erbakan hocalarının ifadesiyle ‘Hadi ordan, hadi ordan’ diyorum. AKP iktidarını eleştiren, saltanatı sorgulayan herkes darbeci. Çünkü seçimle geldi ya beyler ondan. Seçimle gelen sadece AKP iktidarı mı? Tabi ki hayır! Belediye başkanları ve mahalle muhtarları da seçimle gelirler. İstifa ettirilen AKP’li belediye başkanları Reis’in seçimiyle geldiler, gene Reis’le gittiler.
Ancak muhalif belediyelerde durum daha farklı, onlar seçimle gelirler, kayyumla giderler. Kayyum milli iradeye vurulan darbedir. İleri demokrasi hayali ile yatıp kalkılan bu ülkede, halkın yarısı kendi seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmiyor.
Demokratik ülkelerde seçim yapılır ve birileri yönetime gelir. Bütün mesele sonrasında yönetimden seçimle gidebilmektir. İşte bu varsa demokrasiden söz edebiliriz. Parça parça kayyum atayacağınıza HDP’yi kapatın gitsin. Niye seçim yapıp yoruluyoruz ki onu da anlamış değilim.
Ne gerek var o kadar masrafa ve zaman kaybına? Kayyumu her yere ata geç, olsun bitsin işte! Seçime sokarken sıkıntı yok da seçimden sonra kayyum üstüne kayyum. Görevden alınan, istifa eden veya ölen belediye başkanının yeri meclis üyesi tarafından doldurulurdu eskiden. Seçilen suçlu mu, suçluysa alırsın içeri. Ancak yerine de belediye meclisinin atayacağı bir başkası geçer.
Mesela zamanında Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken hapse girdiğinde yerine kayyum atanmadı, Ali Müfit Gürtuna atandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina vefat ettiğinde kayyum atanmadı, Aziz Kocaoğlu atandı.
4 gün önce Siirt Valisi HDP’li Siirt Belediyesine kayyum olarak atandı. Arkadaş dedim, hâlâ kayyum atanmayan belediye mi varmış? Siirt Valisi atanır atanmaz ilk icraatı belediye binasına devasa bir Türk bayrağı astırmak olmuş. Ne diyelim, hayırlı olsun. 20 tane korumayla birlikte astıkları yarım dönüm bayrağın altından gururla gelir geçerler artık.
Batman Belediyesine kayyum olarak atanan vali yardımcısının gelmesinden önce güvenlik kuvvetleri, çıkabilecek olaylara karşı önlemlerini almışlar. Dün akşama kadar şehrin her yerini dezenfekte etmekle uğraşırken sabahına kayyum atanıyor. Milli iradeyi dillerinden düşürmeyenlere salgın bile engel olamıyor. İnsanlar canıyla uğraşırken antidemokratik usullerle belediyelere el konuyor.
Seçimlerden bu yana HDP’nin 65 belediyesinden 51'ine el kondu. 6 belediye başkanına KHK'li oldukları gerekçesiyle ta başından mazbata verilmemişti. O mazbatalar AKP’li adaylara verildi. Bu sayı, HDP'nin kazandığı belediyelerin yüzde 78.5'ine tekabül ediyor.
Burada sorulması gereken soru şu: Seçimler yapılalı daha 1 yıl oldu, bu 1 yıllık süre zarfında tespit edilen bir duruma istinaden mi bu kayyum atamaları gerçekleşti?
Yöntem değişti artık, sen suçluyu göster adalet ona uygun bir suç bulur nasıl olsa... Gizli tanık mı yok memlekette? Muhalifleri hapse tık, iktidar aleyhinde yayın yapan tüm yayın organlarına ceza yağdır, yargıyı ele geçir, bu ülkenin avukatları bile adil yargılanma ve adalet talebiyle ölüm orucunda ve siz hâlâ seçimle gelen seçimle gider diye yırtının. Son günlerde darbe söylentilerini yayarak kendilerinden bir mağdur yaratmaya çalışanlar yapıyor bunu.
Görevden alınan belediye başkanları, 31 Mart seçimlerinde seçmenlerin yarısında fazla oy alarak seçilmişlerdir. Seçmenin iradesi ve seçme-seçilme hakkının korunması Anayasal meşru haklardır. Asıl olan halkın iradesiyle gelenlerin, halkın iradesiyle yani seçimle gitmesidir. Seçimle gelen kayyumla gidiyor! Ülkede demokrasi kalmadığı için seçilmişleri seçimsiz göndermek normal hale gelmiştir.
İktidar Kürtlerin seçtiğini kişiler yerine kafasına göre kayyum atarken, CHP ve İYİ Parti’nin sesinin daha gür, daha azimli çıkması gerekir diye düşünüyorum. 2020 yılında hâlâ seçme ve seçilme hakkı açıkça belirli bir kesimden sakınılıyorsa bunu tüm muhalif partiler oturup düşünmeli. Demokrasi varsa herkese eşit olmalı, doğuda farklı batıda farklı olmamalı. Susarsanız tüm muhalif belediyeleri kapsayacak şekilde bu hukuksuzluğu genişletirler. Sarı öküzün hikayesini bilmeyen yoktur.
AKP’nin muhalifleri yok etmek için kullandığı aynı sloganlarla, muhalifler birbirini şeytanlaştırıp iktidarın uygulamalarını normalleştiriyorlar. Demokrasi anlayışını yitiren despotik bir iktidarın, bir rejimin ömrünü uzatıyorlar. İktidar, kayyum atamalarını bir yönetme biçimi haline getirdi.
Bu partiye 6 milyon kişi oy veriyor bu ülkede, 6 milyon kişi. Terörist diyorsanız sokmayın o zaman seçime. En azından seçmene saygınız var gibi gözüksün. Neyse kayyum atanacak belediye kalmayınca neler olacak onu çok merak ediyorum?
Başka yolu yok!
Ya karanlıkta yürümeyi öğreneceğiz ya da kendimiz aydınlatacağız yolumuzu.
Hoş kalın, inançla ve dirençle kalın!