26 Mayıs 2020 07:45

DİH: Polis ve bekçi şiddeti son bulsun!

Salgınla birlikte artan polis şiddetine dair açıklama yapan Demokrasi için Hukukçular "Geçmişten beri süre gelen cezasızlık pratiği, polis şiddetinin devam etmesine neden olmaktadır" dedi.

Ali Osman Önder'in paylaştığı videodan ekran alıntısı.

Paylaş

Koronavirüs tedbirleri ve sokağa çıkma yasaklarının uygulanması sırasında polis ve bekçilerin vatandaşlara uyguladığı şiddette artış yaşanıyor. Demokrasi için Hukukçular (DİH) yazılı açıklama yayımlayarak "Bayram günü kendilerini en güvenli hissetmelerini gereken yer olan evlerinin önünde, ailelerinin yanında kişileri darp edip insanlık onurunu ayaklar altına alma rahatlığı ve cüretini gösteren polisler en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır. Siyasi iktidar, suç işleyen polise sahip çıkan açıklama ve uygulamalara son vermelidir" dedi.

Çorlu'da evlerinin önünde oturanlara yönelik polis şiddetini ve Ankara Etimesgut’ta çöp dökmeye çıkan bir gencin dövülmesinin yer aldığı açıklamada Nusaybin’de polisin havaya ateş açarak sokakta oynayan çocukları kovalaması ve Adana’da polis tarafından göğsünden vurularak öldürülen Ali El Hemdan hatırlatıldı. Toplumun tüm kesimlerinin polis şiddetinden nasibini aldığını belirten Demokrasi için Hukukçular, polislerin siyasal iktidardan cesaret aldığına vurgu yaptı. 

"POLİS CESARETİNİ SİYASİ İKTİDARDAN ALMAKTA"

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun HDP Genel Merkezi önünde uğradığı polis şiddetine dair "Bir milletvekili, ülkenin başkentinde, basının, yurttaşların gözü önünde güpegündüz polisler tarafından tartaklanmıştır. Sıradan bir polis memuru, milletvekilline saldırma cesaretini hukuktan değil siyasi iktidardan almaktadır" diyen DİH, İzmir’deki bir camiden Çav Bella çalınması sonrası siyasi iktidarın kullandığı dili eleştirdi. DİH, "İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 'O şahsı buluruz, caminin yanına götürür ezanı da dinletiriz' şeklindeki hukuk dışı yöntemleri meşrulaştıran açıklamaları, görev ve yetkilerinin dışına çıkma hususunda polise cesaret vermektedir" dedi. 

"GÖRÜNTÜ KAYDI YOKSA, İNKAR VE MEMURUM SAVUNMASI YAPILIYOR"

DİH'in açıklaması şöyle devam etti:

"Ülke çapında yaşanan benzer nitelikte olayların çok azının ortaya çıktığı ve bilinebilir hale geldiği düşüncesindeyiz. Burada bir kısmını aktardığımız gibi olaylarda Emniyet, eğer kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan şiddete dair bir görüntü kaydı yoksa inkar yoluna gitmekte; polisin, bekçinin haklı olduğu, orantılı bir güç kullanıldığı, yönünde açıklamalar yapmaktadır. Şayet görüntü kayıtları kamuoyuna yansımış ve polisin eylemi savunulamaz duruma gelmiş ise de, olaya karışan polislerin görevden alındığı yönünde bir açıklama yapılmaktadır. Bunu yaparken de, Adana, Nusaybin ve Çorlu’da olduğu gibi, polisin müdahalesinin haklı, orantılı ve yerinde olduğu yönünde beyanlar da bu açıklamalara eklenmektedir.

Salgınla ilgili tedbirler istismar edilerek, Anayasal olarak hukukiliği tartışmalı sokağa çıkma yasakları, polis şiddeti ile olağan hale getirilmeye çalışılmaktadır. Suç işleyen polisler, meslektaşları, amirleri, teşkilatları ve siyasi irade tarafından kollanacaklarından emin bir şekilde hareket etmektedir.

Geçmişten beri süre gelen cezasızlık pratiği, polis şiddetinin devam etmesine neden olmaktadır. Bayram günü kendilerini en güvenli hissetmelerini gereken yer olan evlerinin önünde, ailelerinin yanında kişileri darp edip insanlık onurunu ayaklar altına alma rahatlığı ve cüretini gösteren polisler en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır. Siyasi iktidar, suç işleyen polise sahip çıkan açıklama ve uygulamalara son vermelidir.

Bizler yeni mağduriyetlerin önüne geçebilmek için kolluk kuvvetlerinin neden olduğu hak ihlallerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Mülteci işçiler yazdı: Tercih şansı bırakmadılar, direkt açlığı reva gördüler

SONRAKİ HABER

ORÇEV: Altınordu kıyı dolgusu ve Gülyalı çevre yoluna itirazlarına bilirkişi onayı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa