Sistemin görünmezlik pelerini kalkıyor
“Tek adam tek parti yönetimi” son yıllarda sömürü politikalarını yoğunlaştırarak, sosyal ve siyasal baskıları arttırarak, içeride-dışarıda savaş politikalarına hız vererek yoluna devam ediyordu.

Fotoğraf: Pngtree
Hazan İlik
YTÜ
Pandemi tüm dünyada kapitalist sistemin üzerindeki görünmezlik pelerinini kaldırmaya devam ediyor. Böyle bir sistemin sürdürülemeyeceğine ilişkin tartışmalar yapılıyor ve önümüzdeki günlerde hem bu tartışmaların daha fazla yoğunlaşacağının, hem de sınıf mücadelesinin sertleşeceğinin belirtileri bugünden görülebiliyor.
HIZ KESMEDEN DEVAM EDEN BASKI POLİTİKALARI
Erdoğan-AKP iktidarı ise TTB, TMMOB gibi emek ve meslek örgütlerinin etkisizleştirmeye yönelme, beş HDP’li belediyeye daha kayyum atama, darbe tartışmaları gibi söylem ve adımlarla gerilimi tırmandırıyor. Salgın koşullarını fırsat bilerek geleceğe dönük yatırımlarını hızlandırıyor. Salgından öncesinde de sermaye egemenliğinin politik biçimlerinden biri olarak “tek adam tek parti yönetimi” son yıllarda grev yasakları, iş cinayetleri, güvencesiz çalışma gibi sömürü politikalarını yoğunlaştırarak, sosyal ve siyasal baskıları arttırarak, içeride-dışarıda savaş politikalarına hız vererek yoluna devam ediyordu.
Bugünse pandeminin dünya ekonomisinde yarattığı daralma, Türkiye’deki mevcut krizin yeni özellikler kazanarak derinleşmesine sebep oluyor. Henüz pandeminin ekonomik sonuçlarını resmi veriler ile görmesek de TÜİK’in şubat ayına dair açıkladığı veriler gençlik nezdinde yaklaşan karanlık hakkında ip uçları veriyor. 15-29 yaş arası 5 milyon 400 bin kişi ne işte ne de eğitimde, hiçbir faaliyette bulunmuyor. Bu sayı, 15-29 yaş arasındaki gençlerin yaklaşık %30’una denk geliyor, yani her üç gençten biri toplumsal yaşamın nerdeyse tamamen dışında. 1.7 milyon üniversite mezunu ise iş gücünün dışına çıkmış, yani artık iş aramayı bırakmış. Erdoğan ve AKP iktidarı ise var olan ve salgınla birlikte daha da ağırlaşan bu yıkım koşullarını fırsata çevirmekten bahsederken bu dün uyguladığı sömürü ve baskı politikalarını daha da arttırmaktan geçiyor.
İKTİDARIN SALDIRGANLIKTAN BAŞKA ÇARESİ YOK
İktidar salgının başından beri “ölen ölsün, çarklar dönsün” çizgisinden ödün vermeyerek pandemiyle katmerlenmiş ekonomik krizin yükünü işçi sınıfı ve emekçilere yükleyerek, sermayenin en vahşi ve saldırgan çıkarlarının ifadesi olan programı hayata geçiriyor. Bu gerçeğin görülmesinin önüne geçmek, gerçeğin ufak tezahürlerine karşı bile olsa tepkileri engellemek için yasakları, cezaları, baskıları yönetim tarzı olarak devreye sokuyor. Fakat baskının envai türüne rağmen iktidarın uyguladığı politikalar aynı zamanda emekçiler ve gençlik kesimleri içinde hoşnutsuzluğu ve öfkeyi arttırmaya devam ediyor. Dolayısıyla bugün açısından tek adam rejimi ve arkasındaki sermaye güçlerinin iktidarını korumak için saldırganlığı arttırmaktan başka çaresi yok.
Virüsle mücadelenin ortaya çıkardığı koşulları dayanarak yapan iktidar ve egemen sınıflar bugünden geleceğe dönük bir hamlelerle “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” derken sömürü sistemini ayakta tutmak ihtiyacıyla baskıların, yasakların, her tür özgürlük ve demokrasi talebini sınırlamanın kalıcı hale geleceği bir “yeni normal” inşa etmeye çalışıyorlar.
Bugünden iktidarın muhalefeti ezmek için attığı adımlar, keskinleşen çelişkiler ve giderek ağırlaşan yaşam koşulları düşünüldüğünde, tek adam tek parti yönetiminin emekçilere ve gençliğe vadettiği karanlık geleceğin karşısında tıpkı iktidarın yaptığı gibi, yarın için bugünden birleşmek ve mücadele etmekten başka yol görünmüyor.
Evrensel'i Takip Et